Nükleerde Git Kore Gel Japonya



Milliyet’in geçen ayın başında haber verdiği gibi Enerji Bakanlığı’nın Kore Elektrik Enerjisi Şirketi KEPCO ile Sinop’ta yapılması planlanan nükleer santral konusunda sürdürdüğü görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı. Bir Enerji Bakanlığı yetkilisinin sözleri ile şimdi “Yeni rota Japonya’yı gösteriyor.”

Daha spesifik olmak gerekirse bakanlığın Sinop’ta yaptırmayı düşündüğü santral ile ilgili görüşmeler konusunda KEPCO’nun boşalttığı koltuğa dünyanın en büyük nükleer şirketlerinden biri olan Toshiba oturacak. Ama Toshiba o koltukta ne kadar oturursa otursun sonuç değişmez. KEPCO’nun işi kabul etmemesinin nedenleri -ki bu nedenler geçerlidir- Toshiba ve diğer bütün ticari nükleer şirketler için de geçerlidir. Bu nedenle bu görüşmeler de er geç başarısızlıkla sonuçlanacak. Ve bu kısa bir süre içinde olacak.

Çünkü: KEPCO ve Mersin nükleer santralını ihalesiz kazanmış olan Rus AtomstroyExport-Inter Rao konsorsiyumu (a) santral kuran, işleten, satan
(b) arkalarında ciddi devlet desteği olan şirketlerdir.

Bu işte bir çelişki var

Toshiba ve Batı’nın diğer nükleer şirketleri ise bu ikisi gibi entegre değildir. Toshiba Japonya’nın nükleer enerjiden elde ettiği elektriğin üçte birden fazlasını üreten santralların kurucusudur. Dünyada faal olan 440 nükleer santralın yarıya yakını da Toshiba’nın bir uzantısı olan American Westinghouse teknolojisi kullanıyorlar. Ne biri ne diğeri Kore ve Rus şirketleri gibi elektrik üretme ve satma işinde değildir. Toshiba teknoloji ve ekipman satıcısıdırlar. Karşısında bu teknoloji ve ekipmanı satın alacak bir şirket olması gerekir. Türkiye’de böyle bir kurum yoktur.

Bunun kadar önemli bir başka eksiklik hukuki altyapının yetersiz olmasıdır. Bu iki eksiklik, yapılacak işin bankalar tarafından kredilendirilmesini, dolayısıyla işin kendisini imkânsızlaştırmaktadır.

Rusya sürpriz yapabilir

Bu iki konuyu halletmeden girişilecek müzakereler aynı fasit dairenin tekrarından başka bir şey olmayacak. Türkiye gibi nükleer enerjiye yabancı olan bütün ülkelerin izlediği bir yol var: Danışman tutup altyapıyı hazırlamak ve profesyonelce hazırlanmış bir ihale dokümanı ile piyasaya çıkmak.

İşin benim için en esrarengiz tarafı şu. Benden çok daha akıllı olduğuna emin olduğum Enerji Bakanı Taner Yıldız bu seçenek varken neden imkânsızı denemekte ısrar ediyor?

Acaba Rusya ile imzaladığı anlaşma onda benzer bir mutabakatın Batılı şirketlerle de mümkün olduğu izlenimini mi yarattı? Ama bu mümkün değil. Ruslarla varılan anlaşma bir elektrik alım anlaşmasıdır. Nükleer santral anlaşması değil. Ticaret değil siyasetin, ulusal çıkarlar değil kişisel dostlukların sonucudur. Eğer köklü bir politika değişikliği olmazsa Türkiye dönüp dolaşıp Sinop santralı için de Kremlin’in kapısını çalacaktır.