Nükleer Krizde Felç Edici Güvensizlik



12 Mart akşamı Fukuşima Daiçi nükleer santralinin en eski reaktörü, bir hidrojen patlamasından zarar görerek tümüyle erime tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Başbakan Naoto Kan danışmanlarına gidip reaktörü soğutmak amacıyla içine soğuk su sıkılmasının yaratacağı riskleri değerlendirmelerini istedi. Bu kritik noktada, siyasi kariyerini Japon sanayisiyle bürokrasisi arasındaki gizli ilişkilerden duyduğu şüphe üzerine inşa eden başbakanın neredeyse hiç bilgi alamadan hareket ettiği ortaya çıktı. Danışmanlarının ifadesine göre Kan güvenmediği, ateşli bir nükleer yanlısı akademisyen olan nükleer enerji denetleme kurumu başkanından kafa karıştırıcı bir risk değerlendirmesi aldı. Başbakan ayrıca santrali işleten ve geçmişte sorunları gizlediği bilinen şirkete karşı da tedbirli davrandı. Kan tesis müdürünün çoktan deniz suyu basmaya başladığından habersizdi. Başbakanın ofisindeki ruh haline yönelik bir tahmin yapan şirket, tesis müdürüne durmasını emretti. Ama o müdür, Japon şirketlerinde düşünülmesi imkânsız bir şey yaparak emre karşı gelip gizlice deniz suyu basmaya devam etti. Uzmanlara göre çok daha ciddi bir erimeyi engelleyen bu karar, onu alışılmadık bir kahraman yaptı.

Bu karmaşık drama, Japonya'nın Çernobil'den sonraki en kötü nükleer faciayı idare etmesinin ardında yatan temel anlaşmazlıkları gözler önüne serdi. Kriz santralin altı reaktöründen dördünün patlamasıyla sonuçlandı. Başbakanın yardımcıları, hükümet bürokratları ve şirket yetkilileri arasındaki karşılıklı şüpheye dayalı ilişkiler, düzgün karar almayı engelledi. Kan, nükleer krizi yönetmek için mücadele verdi çünkü tam da seleflerinin bu tür krizlere müdahale etmek için kurduğu mekanizmalara güvenemeyeceğini hissediyordu. Bu durumda başlangıçta nükleer santrallere dair çok az bilgisi olan, santralin işleticisiyle ve nükleer enerji denetleyicileriyle hemen hiç bilgi alışverişi yapmayan, en yakınındaki birkaç danışmana güvendi. Kişisel olarak santrale müdahale etmekle, santral hakkındaki kararları Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi'ne (Tepco) bırakmak arasında kararsız kaldı.

Başlangıçtaki kargaşa ABD'yi öyle endişelendirdi ki, Japonlara daha kararlı davranmaları ve bilgi paylaşımında daha açık olmaları için baskı yaptı. Kan'ın önceleri ABD yardımını almak istememesi, işleri iyice kötüleştirdi. Kan'a danışmanlık yapan milletvekili Manabu Terada, "Gittikçe batmaya başladık ve bu da ABD'yle ilişkilerimizi bozdu. Biz ABD'nin, Tepco da bizim güvenimizi kaybetti" diyor. Bazı destekçileri bile, Japonya'nın mevcut kriz yönetim sistemini kullansaydı Kan'ın daha hızlı ve kararlı davranmış olabileceğini söylüyor. 1986'da oluşturulan sistem sonradan, başbakanın daha fazla yetki alması için uğraşan Japon liderlerce güçlendirildi. Kan'ı destekleyenler de eleştirenler de, onun kriz yönetim sistemini atlayıp bu ölçekteki bir krizi yönetme tecrübesi çok az olan, güvenilir birkaç danışmana yönelmesinin facianın ciddiyetini çabucak anlamasını engellediğini söylüyor.

Gözden kaçan şeylerden bir şey de, Çevresel Acil Durum Doz Bilgisi Tahmin Sistemi veya Speedi olarak bilinen, ulusal radyasyon detektör ağının varlığıydı. Terada ve diğer danışmanlar sistemin varlığından krizin beşinci günü olan 16 Mart'a kadar haberdar olmadıklarını söylüyor. Mayıs sonunda parlamentoda ifade veren Kan, danışmanlarına reaktöre deniz suyu basmanın "yeniden kritikleşme"ye (depo havuzunun tabanındaki veya reaktör çekirdeğindeki erimiş nükleer yakıtta çekirdek bölünmesinin yeniden başlaması durumu) neden olma riskini ölçmelerini istediğini söyledi. Kan'ın yardımcıları, Başbakanlık'ta nükleer denetleyici olarak çalışan Nükleer Güvenlik Komisyonu Başkanı Haruki Madarame bunun gerçekleşme olasılığının "sıfır olmadığı" uyarısını yaptığında kaygılandıklarını söylüyor.

12 Mart'ta tsunaminin vurmasından 28 saat sonra Tepco yöneticileri, işçilere 1 numaralı reaktöre deniz suyu basmaya başlamalarını emretti. Ancak 20 dakika sonra, tesisin müdürü Masao Yoshida'ya işlemi durdurma emri verildi. Yöneticiler Tepco'nun başbakanla irtibatı sağlayan yetkilisinin verdiği, Kan'ın bu işleme karşı olduğu izlenimi uyandırdığına dair bilgiye güvendi. Tepco'nun Başkan Yardımcısı Sakae Muto bunu, "İrtibat görevlisi oradaki havanın veya ruh halinin böyle olduğunu söyledi" diye açıkladı. Hükümet Güvenlik İşleri Dairesi'nin eski başkanı Atsuyuki Sassa, "Ruh hali mi? Şaka mı bu?" diye tepki veriyor. Ancak Yoshida emri dinlemedi. Reaktörü soğutmak için geriye kalan tek yol su basmaktı ve uzmanlara göre bunu durdurmak muhtemelen daha şiddetli bir erimeye yol açardı. Emri dinlemediğini Mayıs ayında açıklayan Yoshida, "Deniz suyu basmayı durdurmak, tesistekilerin ölümüne neden olabilirdi" dedi. Yoshida'nın açık sözlülüğü Kan'ı etkiledi. Kan'ın danışmanı Matsumoto "Başbakan birkaç gün sonra, Tepco'da güvenebileceği tek kişinin Yoshida olduğunu söyledi" diyor.

Kan'ın muhalifleri de destekçileri de, onun Tepco'yla ilgili şüphelerinin haklı nedenlere dayandığını belirtiyor. Onlara göre 11 Mart'ta yaşanan facianın ilk günlerinde başbakanlıkla sadece sınırlı bilgileri paylaşan Tepco, bunun yerine tesisteki riskleri önemsiz göstermeye çalıştı. Tepco, üst düzey yöneticilerin bu haber için konuşmasına izin vermedi. Ancak Terada ile diğer danışmanların söylediğine göre, Kan hükümeti kriz yönetimini hayati öneme sahip ilk üç günde esasen Tepco'ya devretti. Derken 14 Mart'ta, bu kez 3 numaralı reaktörde ikinci bir patlama oldu ve Tepco'nun Başkanı Masataka Shimizu kokutucu bir istekte bulundu: Tepco'nun tesisteki çalışanlarını çekmesine izin verilmesi. O sırada yanında bulunan yardımcılarının anlattığına göre, Kan öfkeden deliye döndü. Tesisi terk etmek, felakete uğrayan dört reaktörün kontrolünü kaybetmek demekti. Ertesi gün geriye kalan iki aktif reaktör olan 2 ve 4 numaraları reaktörlerde patlamalar oldu. 15 Mart'ta erkenden acil bir toplantı düzenleyen Kan, danışmanlarına reaktörleri kurtarmak için daha neler yapılabileceğini sordu. Kan sabah 5.30'da Tepco'nun genel merkezine giderek en güvendiği danışmanlarından Goshi Hosono'yu şirketi izlemesi için oraya yerleştirdi. Kan şirkettekilere, "Tesisten çekilmek söz konusu değil" dedi. Hosono'nun Tepco'ya yerleştirilmesi bir dönüm noktasıydı. Başbakan böylece, tesisteki hasar kontrol girişimlerini doğrudan kontrol etmeye başladı.

Tokyo Teknoloji Enstitüsü'nde çalışan ve Kan'a danışmanlık yapan atom mühendisi Masanori Aritomi , Hosono'nun Tepco'ya yerleştirilmesine rağmen, şirketin Mayıs ortasına kadar önemli bilgileri hâlâ vermediğini belirtiyor. Bu bilgiler arasında, tesisteki dört aktif reaktörden üçünün eridiğine dair nihai teyit de vardı. Aritomi, "Daha hızlı hareket etmeliydik" diyor.

NORIMITSU ONISHI ve MARTIN FACKLER