TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Japonya depremi sonrası başlayan nükleer santral tartışmasıyla ilgili görüşlerini 16 Mart 2011 tarihinde paylaştı.
“Japonya’da meydana gelen 9.0 büyüklüğünde deprem sırasında nükleer
santrallerde patlama meydan gelmiş, patlamalardan bir süre sonra santrallerde
yangın çıkmış ve ne yazık ki Fukusima’daki nükleer santral ile Daiichi
santralinden radyasyon sızıntısı başlamıştır.
Japonya, tarihinin en büyük
doğal afetiyle yüz yüze gelirken, dünya yeni bir nükleer tehlikeyle karşı
karşıya kalmıştır. Dünya haber ajanları, radyasyon sızıntısı ile ilgili haberi
‘korkulan oldu’ başlığıyla okuyucularına duyurmuştur.
Çünkü nükleer santraller her zaman nükleer tehlike potansiyeli taşımakta, nedeni ne olursa olsun, yapımında ve işletilmesinde yapılacak küçük bir hata, telafi edilmesinin mümkün olmayacağı sonuçlara yol açmaktadır. Kaldı ki, Japonya gibi güvenli yapı üretiminde ileri düzeyde bir ülke bile nükleer patlamaya engel olamamış ve insanlığı gelecek tehlikesiyle baş başa bırakmıştır.
Çernobil nükleer kazasının derin ve kalıcı etkileri henüz varlığını devam ettirdiği zaman diliminde insanlığın yeni bir felaketi kaldırabilmesi mümkün değildir.
Dünya ülkeleri bunu görmüş olacak ki radyasyon sızıntısının paniğini yaşamaya
başlamış, önlem alma süreci hızlanmış, tek tek ülkelerde kurulu santrallerin
kaldırılması, planlananların iptal edilmesi doğrultusunda tartışmalar
yoğunlaşmıştır. Ülke kamuoyları toprakları üzerinde kurulu nükleer santrallerin
acilen devre dışı bırakılması çağrısında bulunmaktadır. Bundan sonraki süreçte
insanlık aleminin nükleer santraller konusu üzerinde önemle duracağından kuşku
yoktur.
Ülkemizde ise durum bambaşkadır. ‘Bir musibet, bin
nasihatten evladır’ sözü ülkemiz sınırlarına girmeyi başaramamıştır. Çernobil ve
Japonya felaketleri nükleer konusunda görüş değişikliklerine neden olurken,
bizzat Başbakan Erdoğan sözlerinden anlaşılmaktadır ki, siyasi iktidar nükleer
santral konusunda inat edecektir. Nükleer santrallerin savunulması, içerdiği
tehlikenin hafifsenmesi, hatta evlerde bulunan tüplerle karşılaştırılması ve
benzeri görüşlerin ciddiye alınacak bir tarafı yoktur elbette. Ancak söz konusu
görüşlerin sahibi bir ülkenin başbakanıysa, bu yaklaşımın ne anlama geldiği ve
ülkemizi nasıl bir tehlikenin beklediği üzerinde durulmalıdır.
Başbakana hatırlatmakta fayda bulunuyor: Bilim dallarının ilgi
alanına giren konular bu yaklaşımla ele alınamaz. Dünya, insanlığın geleceğiyle
nükleer santraller ilişkisini tartışırken, nükleer tehlike ‘tüp patlaması’
düzeyine indirilemez. Sokaktaki vatandaş bu yorumu yapabilir ancak başbakanlık
sorumluluğu taşıyan biri konuya böyle yaklaşamaz. Kar ve para insanlığın
geleceğinden daha önemli değildir, insan hayatı ticarileştirilemez.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak, Başbakanı bilime ve yaşama
saygılı olmaya, nükleer santral sevdasından vazgeçmeye çağırıyoruz.
Sinop ve Akkuyu nükleer santrallerinden kazanacağınız para,
üreteceğiniz enerji insan hayatından, insanlığın geleceğinden daha mı
önemlidir?”