Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti ve Sabancı Üniversitesi'nde
kurulu İstanbul Uluslararası İklim ve Enerji Merkezi (IICEC) Uluslararası
Danışma Kurulu Başkanı Dr. Fatih Birol, petrol fiyatlarının hem cari
açığa hem de enflasyona baskı yapması konusunda çok önemli risk olduğunu
belirtti.
Birol, IICEC Enerji Forumu kapsamında düzenlenen basın toplantısında yaptığı
konuşmada, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmelerin ve Fukuşima'daki nükleer
kazanın petrol piyasasına etkilerini değerlendirdi.
Fukuşima'daki nükleer kazadan sonra birçok ülkenin mevcut nükleer programını
revize etme durumunda olduğuna işaret eden Birol, nükleer enerjinin maliyetinin
artacağını söyledi.
Nükleer kapasite artışının dörtte üçünün gerçekleşmesinin beklendiği Çin,
Hindistan ve Rusya'nın mevcut nükleer programlarında önemli değişikliğe
gitmediğini ifade eden Birol, ''Nükleer büyümezse başka bir şey büyüyecek. Üç
aday var; kömür, doğalgaz ve yenilenebilir enerji... Bu, daha fazla kömür ve
doğalğaz tüketimi ve bunların fiyatlarının yukarıya doğru gidebileceği demek.
Elektrik üretiminde nükleerin payı şu anda yüzde 14 civarında, bu aşağı doğru
giderse enerji çeşitliliği açısından iyi bir haber değil. Sepette daha az
yumurta olacak'' dedi.
Soruları da yanıtlayan Birol, en büyük artışın doğalgazda olacağını, bunu
yenilenebilir enerjinin takip edeceğini belirtti.
Fatih Birol, petrol fiyatlarına ilişkin olarak da şunları kaydetti:
''Petrol fiyatları şu an itibariyle son derece yüksek ve ekonomileri tahrip
ediyor. En büyük kaygım şu, dünya petrol talebi önümüzdeki 6 ay içerisinde üç
faktörden dolayı hızlı şekilde artabilir; birincisi ABD'de insanların tatile
çıkmaya ve arabalarını daha çok kullanmaya başladıkları döneme giriliyor. ABD'de
talep artacak. Avrupa'daki rafinerilerin bir çoğu bakımdaydı, bunlar bakımdan
çıkıyorlar ve burada günlük 2.5-3 milyon varil artış olacak. Libya petrolüne
ihtiyaçları var. Üçüncüsü ise Çin'de büyük bir kuraklık var ve bu yaz Çin'de
önemli elektrik kısıtlamaları olacak. Bunu gidermenin yolu dizel jeneratörleri
kullanmak. Bu da Çin'in petrol talebinin artışına neden olacak.
Üretim artmazsa bununla birlikte fiyatların bugünkü fiyatlardan daha da fazla
artacağını düşünüyorum. 8 Haziran'da petrol ihraç eden ülkeler toplanacak.
Umuyorum ki petrol üreticileri şu andaki petrol fiyatlarının dünya ekonomisine
zarar vermekte olduğunu görüp, hızlı gelişen talebe uygun kararlar
alırlar.''
ABD'nin denizin dibindeki kayaları delerek oradan gaz elde etme şeklinde bir
teknoloji geliştirdiğine de dikkati çeken Birol, bunun son derece düşük
maliyetli olduğunu ve bütün dünyada bulunduğunu söyledi.
Birol, başka bir soruya karşılık da önümüzdeki 20 yılda dünya temiz enerji
teknolojlerinin en büyük artışının Çin'den geleceğini belirtti.
Çin'in 1.5 yıl önce Türkmenistan ile masaya oturduğunu ve Türkmen gazının
Çin'e aktığını ifade eden Birol, ''Biz 20 yıldır tartışıyoruz 'A yolu mu, B yolu
mu C yolu mu?' diye. Çin bunu 1.5 yılda bitirdi. Doğalgazda Çin ile Hazar
bölgesi ülkeleri arasında yeni bir ticaret aksı kurulacağını düşünüyorum''
dedi.
Güler Sabancı'nın toplantıda yaptığı konuşmada ''Türkiye gaz fiyatlarının
tespit edildiği bir nokta olabilir'' sözlerinin hatırlatılması üzerine de Birol,
''Türkiye'nin böyle bir potansiyeli var. Rusya, Azerbaycan ve Nabucco projesi
ile Türkiye'den gaz geçebilir. İran, Irak'ta gaz rezervleri var. Bütün bu
şartlar bir araya gelirse Türkiye buna çok önemli bir aday'' diye konuştu.
''Orta vadede enerji ve bununla bağlantılı iklim problemleri,
dünyadaki büyümenin önündeki en büyük engeller haline gelebilir''
Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası
Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, etkinliğin ''Küresel Enerji Forumu'' adlı son
panelinde yaptığı konuşmada, "Orta vadede enerji ve bununla bağlantılı iklim
problemleri dünyadaki büyümenin önündeki en büyük engeller haline gelebilir.
İklimle ilgili sorunlar ciddi bir sıkıntıya dönüşecek. Şu anda bir karbon
sıkıntısının zaten eşiğindeyiz. Dünyanın düşük karbonlu enerji sürecine girmesi
gerekiyor. Bu, üçüncü sanayi devrimi anlamına geliyor'' dedi.
Nükleer enerjinin, denklemin bir değişkeni olduğunu düşündüğünü söyleyen
Derviş, dünyanın farklı yerlerindeki siyasi direnci de hafife almamak
gerektiğini vurguladı.
Yenilenebilir enerji konusunda güneş enerjisinin büyük potansiyeli
bulunduğuna dikkati çeken Derviş, ''Bu potansiyeli seferber etme konusunda hala
gerideyiz. Çevre ile ilgili problemlerin tek bir uluslararası anlaşma ile
çözüleceğine inanmıyorum. Bütün ülkeler bir şekilde bir araya gelecek ve
bölgesel anlaşmalar burada önemli rol oynayacak, belki sektörel yaklaşımlar
başarıya ulaşacak'' diye konuştu.