Nüfus Artışı ve ‘Sosyal Güvenlik’

Dünyanın geri kalmış ve gelişmekte olan toplumlarındaki “insan manzaralarının” hiç de iç açıcı olmadığı gözlenmektedir. Küreysel ısınma ve ekonomik krizlerin kaynağını “hızlı nüfus artışında” aramanın doğru olacağı görüşündeyiz. Bu nüfus artışı sürdüğü sürece, sorunların ve küresel krizlerin önüne geçmenin çok zorlaşacağı görüşündeyiz. Çok geç kalındığında ise engellenemez konuma gelmesi kaçınılmaz olacaktır.

Ekilebilir tarım alanları hızla azalmakta, küresel ısınma ile birlikte azalan yağışlar, dünyanın her yöresinde suyu, en kıymetli madde olarak ortaya çıkarmıştır. Ayrıca küresel kapitalin “gözü doymayan azgınlığı”, dünyayı, özellikle de geri kalmış ülkeleri yoksulluk, açlık ve susuzlukla baş başa bırakmıştır. Bugünün verileri, yoksul ve geri kalmış bazı ülkelerin, gelişmiş ülkelerin “organ fabrikaları” konumuna gelmek üzere olduğunu göstermektedir..

Yoksulluk, açlık, susuzluk, barınmak, eğitim gibi temel sorunların kaynağı, kişisel görüşümüze göre geri kalmış ülkelerdeki her geçen gün hızını arttıran nüfus artışıdır. Türkiye de dünyada oluşan “hızlı nüfus artışı”ndan payına düşeni yeterince almıştır ve almayı da sürdürmektedir. Bu konuda en geçerli kanıt da “nüfus istatistikleri”dir.

1930’lu yıllarda 2 milyar olan dünya nüfusu, 70 yıl sonra, 2000’li yıllarda 4 milyar artarak, 6 milyara ulaşmıştır. Bu 70 yıllık sürenin dünya nüfusunun tarihte en fazla yükseliş gösterdiği dönem olarak yorumlanmaktadır.

Robert Thomas Malthus (1788-1834), yıllar önce nüfus artışının denetim altına alınmasının gerektiğini savunan bir İngiliz ekonomistidir.

Malthus’a göre nüfus artışı denetim altına alınmayan toplumlarda nüfus, “geometrik dizi” olarak (1, 2, 4, 8, 16, 32) artarken, insanların yaşamlarını sürdürmeleri için en gerekli olan gıda, barınma, eğitim vb. temel gereksinimler “aritmetik dizi” (1, 2, 3, 4, 5 …) olarak artacağı için, sonuçta toplumlar açlık, savaş ve salgın hastalıklarla karşı karşıya kalacaktır.

Malthus’un bu görüşü ortaya attığı 1800’lü yıllarda istatistiklerce tüm dünya nüfusunun 1 milyar kişi olduğu açıklanmaktadır. Bugünkü istatistiklere göre dünya nüfusunun 6 milyar 500 milyona ulaştığı varsayılmaktadır. Bu nüfus artışı sürdüğü sürece, gelecekteki “insan manzaralarının” pek de iç açıcı olamayacağı görüşündeyiz. Bu gidişten en büyük payın da “sosyal güvenlik” sistemine düşeceği görüşündeyiz.