Nikelde Karmaşık İlişkiler



Turgutlu'da, İngiliz şirketi Bosphorus Nickel tarafından işletilmek istenen nikel madeninin yöneticileri arasında 1997-2001 yılları arasında İngiltere'nin Türkiye Büyükelçiliği'ni yapan Sir David Logan'ın da yer aldığı ortaya çıktı. Sir Logan'ın, şirket yönetimine alınmasının tek nedeninin Türkiye'deki bağlantıları sayesinde, madenin önündeki bürokratik engellerin kaldırılmak istenmesi olduğu vurgulanıyor.

Turgutlu'da yer alan Çaldağı'nda konuşlanan ve deneme üretimi adı altında çalışmalarına başlayan Bosphorus Nickel'e, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2 milyon 56 bin metrekarelik orman alanı tahsis edilmesi, beraberinde bir dizi soru işareti yarattı. Tamamı ormanlık alan olan bölgede, söz konusu madencilik faaliyeti adına yaklaşık 300 bin kızıl çam ağacı kesileceğine vurgu yapan kitle örgütleri, konuyla ilgili devam eden yargılamaya dikkat çekiyorlar.

Felaket kapıda

Firmanın yılda 2.4 milyon ton nikel elde etmek için adı geçen alan üzerine aldığı ÇED olumlu raporu, Manisa Bölge İdare Mahkemesi'ne taşındı. Öncelikle yürütmenin durdurulması, sonrasında raporun tümden iptal edilmesi istemiyle açılan dava, yerel mahkemenin olumsuz karar vermesi üzerine Danıştay'a taşındı. Halen yüksek mahkemede görülmekte olan yargılama sürecinde Çevre ve Orman Bakanlığı'nın, adı geçen firmaya yer tahsisinde bulunması ve binlerce ağacın kesilecek olmasının, hukuku yok saymak olduğu vurgulanıyor.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu imzasıyla 3 Nisan 2009 tarihinde yayınlanan tahsis belgesine göre Bosphorus Nicel Madencilik Şirketi'ne, 4. grup maden adı altında 2026 tarihine kadar şu miktarlarda yer tahsisi yapıldı:

“46 bin 224 metrekare kırma, eleme ve boru konveyor tesisi, 6 bin 807 metrekare atık bertaraf tesisi, 44 bin 814 metrekare sülfirik asit üretim ünitesi, 5 bin 525 metrekare kireç taşı kırma ünitesi, 8 bin 489 metrekare stoklama ünitesi, 965 bin metrekare liç alanı ve cevher zenginleştirme tesisi, 118 bin metrekare liç havuzları, 115 bin metrekare kırma eleme tesis alanı, 745 bin metrekare zenginleştirme tesis alanı olmak üzere toplam 2 milyon 56 bin 880 metrekare.”

Çevreciler, Çaldağı'ndaki binlerce ağacın kesilmesi durumunda Danıştay'ın, ÇED olumlu belgesini iptal etmesi halinde, yöneticilerin ortaya çıkacak çevre katliamı sorumluluğunun altından kalkamayacağını belirtiyor. Turgutlu'daki kitle örgütleri, kapılarının eşiğine gelen felakete dikkat çekmek amacıyla bu ay içerisinde geniş katılımlı açık hava gösterisine hazırlanıyorlar.

Çevre katliamının salt Turgutlu'yla sınırlı kalmayacağına vurgu yapan Turgutlu TEMA Temsilcisi Ayla Yönet, “İlçemize komşu olan tüm yerleşimler, açık liç yöntemiyle kullanılacak sülfürik asitten etkilenecek. Gediz Havzası daha da kirlenecek. Topraklar ve su kaynakları tükenecek. Bu anlamda Turgutlu'daki gelişmeler tüm bölgeyi ilgilendiriyor. Bu kapsamda Mayıs ayı içerisinde düzenlemeyi planladığımız mitinge tüm Ege Bölgesi'nden katılım bekliyoruz” diyor.

TMMM'de bulunduğu dönem Turgutlu'da yaşanan gelişmelere dikkat çeken CHP'nin bir önceki dönem milletvekili Hasan Ören, “Bosphorus Nickel'in, Turgutlu'daki faaliyeti için Bülent Arınç başta olmak üzere AKP'nin üst düzey tüm isimleri seferber olmuş durumda” diyor.

Gine örneği

Ören, Turgutlu'da işletilmek istenen madenin tüm Gediz Havzası'nı olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyerek şu görüşlere yer verdi:

“Bölgemizde uygulanmak istenen madencilik modelini daha önce Yeni Gine'de uygulamışlar. Açık liç yöntemiyle sülfürik asit kullanarak, nikel elde etme yöntemini uygulayacaklar. Bununla ilgili izinleri birer birer alıyorlar. Yeni Gine'deki örnekte büyük çevre felaketi yaşanmış. Geçmiş dönemlerde Arnavutluk'ta benzer yöntemle maden işletmek için başvuruda bulunmuşlar. O dönem Arnavutluk'ta Çevre Bakanlığı olmadığı için izinleri kolay biçimde almışlar. Ardından Arnavutluk Çevre Bakanlığı kurulduktan sonra izinleri iptal edilmiş. Şimdi biz Bosphorus Nickel'e istediği tüm izinleri, hiçbir güçlük çıkarmadan veriyoruz”.

Ören, İngiliz şirketinin Turgutlu'daki faaliyetleri sonucunda 20 milyar dolar gelir elde edeceğine de dikkat çekerek, “Bu paranın 1 milyar doları Türkiye'ye kalacak. Ardında da, katledilmiş bir çevre bırakacaklar. Verimli topraklar, su kaynakları yok olacak. Önceki yıllarda İngiltere'nin Türkiye Büyükelçiliği'ni yapan David Logan'ın adı geçen şirketin yönetim kurulunda yer alması ilişkiler ağını da ortaya seriyor” yönünde görüş belirtiyor.