Neoliberalizm ve İstanbul



Etkileri hala görülmekte olan ekonomik kriz nedeniyle neoliberalizmin bunalıma girdiğini, neoliberal iktisatçılar dahi kabul etmişken, sistemin bu çıkmazdan ne gibi bir yöntem ile çıkacağı iktisatçılar arasında tartışıladursun II. İstanbul Kent Sempozyumu objektiflerini 1980’lerden itibaren kentte uygulanagelen neoliberal politikaların başta kentin bütünü olmak üzere “sağlık”, “kültür”, “ulaşım”, “afet”, “peyzaj”, “ekoloji” gibi pek çok alandaki yansımalarına çevirdi.

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun “Kentin sakini değil sahibi olalım” çağrısıyla İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Taşkışla binasında düzenlediği sempozyum bugün, genel bir bakış açısı sunmak amacıyla “Neoliberalizm, İstanbul ve Planlama” başlıklı oturum ile açıldı.

“Neoliberalizm ve İstanbul” üzerine konuşan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir Bölge Planlama bölümünden Doç. Dr. Binnur Öktem, neoliberalizmin önerdiği kentleşme modelini ve bu modelin İstanbul’daki yansımalarını anlattı. Öktem kenti’i, kapitalizmin kurucu öğelerinden biri olarak tanımlayarak, kentsel mekanın metalaşması aracılığıyla sermaye birikimine çözüm bulan kentlerin, kapitalizm için yaşamsal bir unsur olduğunu söyledi.

Keynesyen ve neoliberal politikalar altında planlama

Bu bağlamda 19. yüzyılda ortaya çıkan “planlama”nın, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yine dünyanın içine girdiği bunalımdan kurtulmak üzere hayata geçirilen Keynesyen politikalar kapsamında kurumsallaştığını ifade eden Öktem, şöyle konuştu:

“Keynesyen politikalar altında planlama, göreceli olarak daha ilerici bir rol oynamaya başladı. Göreceli olarak sosyal çatışmaları giderici, kamu yararını önem veren ve kaynakların eşit dağılımını sağlayan bir uygulama alanı oldu. Fakat 1960’ların sonunda Keynesyen politikaların tıkanmasıyla, 1970’lerin başı itibariyle hayata geçirilen neoliberal politikalar ile ise planlama, Keynesyen politikalar ile kazandığı işlevlerini terk ederek doğrudan sermayeye hizmet eder hale gelmiştir.” 

Öktem, serbest piyasa ekonomisini ve özelleştirmeyi savunan neoliberal politikalar sonucunda yoksulluğun ve işsizliğin arttığını vurguladı.

Neoliberal politikaların önerdiği kent modelinin sanayisiz finans kentleri olduğunu dile getiren Öktem, Mike Davis’in Gecekondu Gezegeni kitabında neoliberal politikalar altındaki kentleşmeyi “ekonomik büyüme olmadan kentleşmek” olarak tanımladığını hatırlatarak, Asya ve Latin Amerika’da ortaya çıkan metropollerdeki kent yoksulluğuna dikkat çekti. Ökten, kent mekanını ayrıştıran neoliberalizmin suç oranını da arttırdığını sözlerine ekledi.

En neoliberal AKP!

1980 darbesi ile Türkiye’ye davet edilen neoliberal politikaların, 1983 yılında göreve gelen ANAP iktidarı hızlandığını, fakat 1992-2002 yılları arasında da İstanbul’u yöneten partilerin bu politikaları sahiplenmesine karşın yeteri kadar ekonomik ve politik destek bulamadıkları için bu politikaların İstanbul’da krize girdiğini söyleyen Öktem, 2002’den sonra başa gelen AKP iktidarının neoliberal politikaları şimdiye kadar en çok sahiplenen ve bu politikaların gereğini en hızlı biçimde yerine getiren iktidar olduğunu vurguladı.

Peki ya bundan sonra?

Öktem, bundan sonrası için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Neoliberal politikaları, mutlaka uyulması gereken birer yasa gibi kabul eden siyasetçilerin, bir an önce, bunların siyasi tartışmalar sonucu alınan kararlar olduğunu hatırlayarak işsizlik, sağlık, barınma ve sosyal politikalar konularında çözüm bulmaları; plancıların ise neoliberal politikaların getirdiği ‘planlama anlayışı’nı terk ederek, kamu yararı gözetmeleri gerekiyor!”

Pek çok başlığın tartışılacağı toplam 16 oturumdan oluşan sempozyum, 4 gün sürecek.