Nemrut Heykelleri Adıyaman Üniversitesi'nde Yaşatılıyor



Foto: Fetit Binzet (AA)

Nemrut Dağı'ndaki tanrı heykellerinden 9'unun mermerden yapılan aynı boyuttaki örnekleri, Adıyaman Üniversitesinin girişine yerleştirildi. Üniversite tarafından, 2009 yılında başlatılan 2. Work-Shop Atölye Heykel Çalışmaları'nın bu yılki bölümü kapsamında tamamlanan 5 heykelle, toplam 9 heykel, üniversitesinin ana girişini süslemeye başladı.

Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Bulat başkanlığındaki bir ekip tarafından başlatılan çalışmada, 9 heykel asıllarıyla aynı boyutta, mermerden yapıldı. Üniversitenin ana girişi olarak tasarlanan, Cendere Köprüsü simülasyonu giriş yollarında, dev vinçlerle kaideler üzerine yerleştirilen Nemrut Dağı'ndaki heykeller, kampüs alanını adeta açık hava müzesine dönüştürdü.
    
''Binlerce yıl yaşayacak''
    
Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gündüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Nemrut Dağı'ndaki heykellerin üniversitede yeniden hayat bulduğunu, taş heykellerin Muğla'dan getirtilen mermerlerle birebir örneklerinin yeniden yapıldığını söyledi. Proje kapsamında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü heykeltıraşlarının Adıyaman'a gelerek, çalışmalara katıldığını ve tatil yapmadan çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Gündüz, şöyle konuştu:

''Adıyaman Üniversitesinin girişinin tasarlanması sürecinde 'Cendere Köprüsü simülasyonu' ana giriş olarak görüşülürken, Doç Dr. Mustafa Bulat ve eşleri Serap Bulat Atatürk Üniversitesinden benim çok değerli dostlarımdı. Onlarla bir görüşmemiz sonrasında Nemrut Heykelleri'nin taştan yapıldığı doğa koşullarından ve benzeri koşullardan yıprandıkları, bir süre sonra siluetlerinin kaybolabileceği tehdidine karşılık, mermerden en az 5 bin yıl dayanabilecek birebir ölçülerinde heykellerin yaptırılması projesinin çok doğru olacağı ve üniversitenin sadece bugüne değil geleceğe bin yıllar ötesine önemli bir hizmet sunabileceği fikri ile bu projeye başladık.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa bir proje geliştirdik. Sevgili dostum Mustafa ve eşleri Serap hanımın öğrencileriyle birlikte bu projeyi üçayakta devam edecek şekilde ve üç çalıştayda tamamlayabileceklerini gördük. Bu çalıştayın da önemli bir bölümü de tamamlanmış durumda. Üniversitesinin ana girişinden itibaren 9 tane Nemrut Dağı'nda bilinen ve en öne geçmiş olan heykellerin mermerden birebir olarak yapılmış olanlarını selamlayarak girecek insanlar. Böylelikle Nemrut Dağı'nda belki birkaç yüzyıl sonra göremeyeceğimiz taştan yapılmış olan o heykellerin Adıyaman Üniversitesi aracılığı ile binlerce yıllık birebir kopyaları çıkarılmış olacak.''
    
''2000 bin yıllık miras aslına uygun yaşatılacak''
    
Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Bulat da, çalışmanın kendisini heyecanlandırdığını, projede yer almaktan mutlu olduğunu ifade etti. Önceki yıl Muğla bölgesinden getirtilen mermerlerle Nemrut Dağı'ndaki doğu terasta bulunan heykellerden 4 tanesinin yapımını gerçekleştirdiklerini belirten Bulat, şu bilgileri verdi:

''Commagene, Herakles, Antiochos ve kartal başlarını çalıştık. Bu proje ikinci yılında yine Work-Shop çalıştayı olarak devam etmektedir. Bu dönemde de tokalaşma sahnesi yüksek rölyef kabartma, Horoskop Aslan, Apollo ve oturan aslan ile Zeus heykelinden oluşan 5 heykel daha yaparak bunları Üniversite açık hava müzesine yetiştirip girişin sağında ve solundaki yollarda sergilenecek. Seneye de bu projeyi tamamen sonuçlandıracağız. Bu çalışma 2 bin yıllık Nemrut Uygarlığının Anadolu yerel halkının ve sanatçılarının bıraktığı mirası asıllarına uygun olarak yaşatacak.

Asılları Nemrut Dağı'nda yıpranmış bir durumda. Biz bunların kopyalarını üniversiteye yaparak gelecek kuşaklara bırakmak istedik. 2 bin yıl önce Anadolu'da sanatçıların orada yaptıkları şaheserleri incelemek ve onları yapmak, büyük bir iş. O heykellerin aslında müthiş bir ders de alıyoruz. O heykellere büyük bir anıtsallık kazandırmışlar. Biz o birikimlerimizi burada paylaştık ve onları yine aynı duygularla onların yaşadıklarını bizler de yaşayarak bu heykelleri ortaya koymak heykeltıraşlar için anlamlı bir çalışma olsa gerek.''