Nasıl ‘Kadın Dostu’ Olunur?



İzmir’in, Kars, Nevşehir, Şanlıurfa, Trabzon ve Van illeriyle birlikte Türkiye’de Kadın Dostu Kent ünvanı alan altı kentten birisi olması gerçekten sevindirici. İzmir’in bu ünvanı alması pek “doğal’’ görülüyor; ne de olsa İzmir’in kadınları şarkı ve şiirlerle pek ünlüdür. Ancak İzmir öne çıkarılırken diğer kentlerin adları, nedense bu konudaki yazı ve haberlerde birazcık göz ardı ediliyor gibi görünüyor. Oysa tüm avantajlarına karşın İzmir’in bu ünvanı hak etmesi için daha çok çaba gerekiyor.

Yan gelip yatmadan

Bilindiği gibi, “İzmir’in kızı deniz, denizi kız, sokakları hem kız hem deniz kokar’’. Sezen Aksu’nun “İzmir’in kızları’’ adlı şarkısı da bu kentin kadınları ile ilgili şöhretini epeyce pekiştirdi. Ancak, bütün bunlar bir yana “Kadın Dostu Kent’’ olmanın başka bir sürü gerekliliği var. Yani Kadın Dostu ünvanı, İzmir’in güzel kızlarının hatırına verilmiyor ve ‘’bu ünvanı aldık, yaşasın!’’ deyip yan gelip yatmak olmuyor.

“İzmir’de kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddetin önlenmesi, kadınların ekonomik olarak güçlenmesi, çalışma hayatı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden eşit yararlanmaları, göç ve yoksulluğun önlenmesi, eşitlik için zihniyet değişikliği ve farkındalık yaratmak’’ gerekiyor. Kentin kadınlar için yaşanabilir kılınması amacıyla özellikle kadınların yerel karar mekanizmalarına katılması ve kadınların kentsel hizmetlerden eşit yararlanması için çalışmalar yapılması gerekiyor.

Toplu taşım ve yaya ulaşımının; sokak, park, spor alanı, durak gibi yerlerin kadınlar tarafından kullanımını kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılması; sosyo-kültürel mekanlar ve etkinliklerin sayılarının ve ulaşılabilirliklerinin artırılması gerekiyor.

TMMOB İzmir il Koordinasyon Kurulu Kadın Çalışma Grubu’nca bu konuda hazırlanan rapora göre, bu ünvanın alınmasına yönelik Kadın Erkek Eşitliği Komisyonları kuruldu, Yerel Eşitlik Eylem Planları yapıldı ama daha alınması gereken pek çok önlem var. Özellikle de bu ünvanın gereklerinin yerine getirilmesi için yerel yönetimlerde “karar alıcı’’ mevkilerde kadın sayısının artırılması gerekiyor. Raporda, İzmir’in bu konuda pek parlak olmadığı vurgulanıyor, yapılması gerekenler şöyle özetleniyor: Kadınların yerel karar alma organlarına katılımı ve temsili; kadınlara özel yerel yönetim hizmetlerinin verilmesi; tüm yerel yönetim hizmetlerinin kadın-erkek eşitliği açısından değerlendirilerek uygulanması.’’

Sokakta yürümek

Herkesin, ancak özellikle kadınların, “güvenli, sağlıklı bir çevrede, ihtiyacına yeterli bir konutta yaşama, uygun bir işte çalışma, rahatça dolaşma, sosyal faaliyetlerde bulunma, dinlenme, spor yapma, eğlenme, tarihi ve doğal çevreyi koruma, tüm mal ve hizmetlerden yararlanma, yerele dair alınan kararlara katılma’’ hakkı var. Kadın Dostu olmak demek böyle bir şey.

Sokaklarında bastonlu yaşlı kadınların rahatça yürüyebildikleri, otobüse binebildikleri; genç kız ve kadınların gece geç bir saatte güvenle evlerine dönebildikleri; her mahallede kadın danışma merkezleri ve sığınma evlerinin bulunduğu; iş çıkışı evlerine ve çocuklarına yetişebilme telaşında olan kadınların en kısa ve konforlu toplu taşım araçlarına ulaşabildikleri; tek başlarına spor yapabildikleri, sinemaya gidebildikleri, kafelerde oturabildikleri bir kent olmak demek.

Yani kısaca, “İzmir’in kadınları pek güzeldir bu yüzden de İzmir kadın dostudur’’ demek yetmiyor. İzmir’i, Karşıyaka, Alsancak ve Kordon Boyu’ndan ibaret görmemek gerekiyor.