Raporda, İstanbul için ideal bir yönetim-planlama-ulaşım ilişkisi ve sürdürülebilir politikaların uygulanabildiği bir süreci esas alan ulaşım sistemi yaklaşımı, yukarıda sıralanan bir dizi kapsamlı politika adımını beraberinde getiriyor. Bununla birlikte 3. Boğaz Köprüsü yapılmaksızın, nasıl bir “Boğaz Geçişi”ne ihtiyaç duyulduğu sorusunun da yanıtlanması gerekiyor. Bu sorunun cevabı ise; köprü geçişlerinin toplu ulaşım temelli olmasının önemli bir öncelik olduğu gerçeği.
Kent içi ulaşımda otobüslere ayrılmış şerit uygulamaları
• Her iki köprüde de sabah ve akşam saatlerinde, trafiğin en yoğun olduğu saat dilimlerinde İETT ve Özel Halk Otobüsleri’ne (ÖHO) öncelikli geçiş imkanı tanıyan “ayrıcalıklı şerit” ve benzeri uygulamalar
• Her iki yakada da, köprü trafiğinin geri bölgelerinde “ayrıcalıklı şerit” uygulaması ile entegre olacak şekilde aktarma merkezleri oluşturularak özel araçtan toplu ulaşıma (Metrobüs, İETT ve ÖHO) geçiş imkanının (Park Et-Devam Et uygulaması) sağlanması ve yolcuların toplu ulaşımla kentin merkezi iş ve yaşam alanlarına erişimleri
• Yaka geçişlerinde deniz ulaşımının payının arttırılması
• Kentin her iki yakasında kurulmaya çalışılan nüfus-istihdam dengesini bozacak ve köprüler üzerinde ek ulaşım talebi doğuracak projelerden kaçınılması
• Marmaray projesi, mevcut boğaz köprüleri üzerindeki toplu ulaşım öncelikli uygulamalar ve deniz ulaşımının payının arttırılması gibi politikalarla taban tabana zıt düşen İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi Projesi ve benzeri yatırımların uygulamadan kaldırılması
• Deniz ve demiryolu ulaşımının karayolu ile birlikteliğini ve daha verimli bir taşıma kapasitesi sağlayan Ro-Ro ve Ro-La uygulamaları ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerindeki transit trafik yükünün azaltılması
Rapor, 3. köprü projesinin gerçekleşmesi halinde, bu kentte yaşayan insanlar için yazılan bir gelecek senaryosu ile bitiyor: “3. Köprü Projesi bugün veya gelecekte bir gün yapıldığı takdirde, yaratacağı her türlü tahribatla sadece bu projeye karşı olanları değil, bu kentin havasını soluyan, suyunu tüketen, kuzey rüzgarlarıyla serinleyen, vaktini yollarda geçirmek istemeyen ve varlığını her anlamda arttırmak isteyenleri, kısacası bütün bir kent halkını aynı derecede etkileyecektir. Aynı olmayacak belki de tek şey, bu kenti terk etme zamanlarımız olacaktır.”
ŞPO İstanbul Şubesi'nin web sayfasındaki raporu görmek için tıklayınız