Müzeciliğimiz mi? Bildiğiniz gibi!



Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından bu yıl ilki organize edilen Uluslararası Müzecilik Toplantısı , 10 Nisan Cuma günü üniversitenin Umuttepe yerleşkesinde gerçekleştirildi. Devlet ve özel müzelerindeki kalıcı ya da geçici sergilemeler ile yurt dışından müzecilik örneklerinin ele alındığı toplantıda, yeni yönetim sorunları ile hızlı değişim karşısında yetersiz kalan kanun ve yönetmelikler de tartışıldı.

Müzelerin günümüzde sergileme ve korumanın ötesinde başka işlevler de taşıdığına işaret eden İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nden Dr. Şeniz Atik, İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin geleceği açısından oldukça karamsar bir tablo çizdi. "Çağdaşlarıyla karşılaştırınca, müzenin şu anki durumunu ve geleceğini pek de parlak görmüyoruz" diyen Atik, müze yapılarının üzerine oturduğu alanın genişletilemediğini, ayrıca tescilli olan yapılara da müdahale edilemediğini sözlerine ekledi. Atik, 12 bin metrekare teşhir alanı olan ve bünyesinde 1 milyonu aşkın eser barındıran müzenin tıkanmış durumda olduğuna işaret etti ve bir laboratuar olmamasından, uzman sayısının yetersizliğinden ve depolarının bile ihtiyacı karşılayamamasından yakındı. British Museum, Louvre Museum, Museo del Prado, Royal Ontario Museum gibi tarihi dokunun modern eklentilerle harmanlandığı örnekler üzerinde duran Atik, İstanbul Arkeoloji Müzeleri için de alternatifler üretilmesi gerektiğini belirtti. Atik, müzenin yanındaki binaların (Darphane) bir seçenek olabileceğini, Gülhane Parkı'nın üzerinde durulabileceğini ya da yapılışından bu yana tartışma konusu olan yeni binanın yıkılarak oraya yeni bir proje geliştirilebileceğini söyledi.

Madrid 'sanat üçgeni'

Dr. Şeniz Atik'ten sonra söz alan Prof. Dr. Gil Jesus Fuensanta ise büyük çoğunluğu devlet bünyesinde 1327 müzesi olan İspanya'nın Madrid kenti üzerinden bir 'müzecilik' okuması yaptı. Madrid'in 40 müzesi ile İspanya'daki müze toplamı içinde önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Gil Jesus Fuensanta, kent içinde 'sanat üçgeni' olarak tanımladığı bölgeye odaklandı. İspanyol müzelerinin genelde mekan olarak manastır, konak gibi eski yapıları seçtiğine değinen Fuensanta, koleksiyonların da tablo ağırlıklı olduğunu ifade etti. Museo del Prado, El Museo Reina Sofía ve Thyssen-Bornemisza Museum'un güncel sergilemelerinden örnekler de veren Fuensanta, İspanyol müzelerinin segilemenin ötesinde bir sanat merkezini çağrıştıran program çeşitliliğine de değindi.

Ayasofya; Obama'yı mest eden yer

Ayasofya Müzesi Müdürü Mustafa Akkaya da 'ABD Başkanı Obama'yı mest eden yer' olarak tanımladığı Ayasofya Müzesi'nde 2002 - 2008 yılları arasında yapılan müzecilik faaliyetlerini özetledi. Ayasofya'yı 'sekizinci harika' yapan önemli adımlardan birinin müzeye dönüştürülmesi kararnamesi olduğuna değinen Mustafa Akkaya, 2002 yılında kat kat sıva olan dış narteksin duvarlarının Ayasofya Bilim Kurulu kararıyla temizlendiğini, yapının üç döneminin 14 panoda anlatıldığını belirtti. Yine aynı yıl tanıtma ve yönlendirme levhalarının çağdaş müzeciliğin gerektirdiği şekilde yenilendiğini anımsatan Akkaya, 2003 yılında galeri katına bir tanıtım panosu yapıldığını, batı galerisine yönlendirme planı yerleştirildiğini söyledi. 2004 yılında taş eserler deposunun yeniden düzenlendiğini ve iklimlendirme yapıldığını anlatan Akkaya'nın verdiği bilgilere göre 2007 - 2008 yılları çalışmaları ise şöyle: Dış nartekste altı dilde yayın yapan sistemin kurulması, kuzeydoğu rampasının onarılması ve hizmete alınması, idari bina ve modern tuvaletlerin yapımı, kubbe mozaiklerinin koruma ve onarım çalışmaları için kurulan iskelenin kaldırılması.