Türk ekonomisinin dünyaya açılmasında en önemli adımlar yurtdışı müteahhitlik hizmetleriyle atıldı. Yaklaşık 20 yıl önce başlayan bu atak sonucu Türk müteahhitlik firmaları dünyanın her bölgesinde 85 milyar dolarlık proje gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan verilere göre ise Türk müteahhitleri dört kıtada, 63 ülkede 3 binden fazla projeye imza atmış durumda. 2003 yılında 3.5 milyar, 2004 yılında 5.4 milyar dolar iş üstlenen müteahhitlerin 2005 yılında üstlendiği proje tutarı 9.3 milyar dolar 2006'da ise 12.5 milyar dolara ulaşmış. 2007 hedefi ise 15 milyar dolar.
Türk müteahhitleri, 2006 yılında yurtdışında en fazla projeyi 2.8 milyar dolarla Rusya'da üstlenmiş. Katar, Kazakistan, Ortadoğu, Bağımsız Devlet Topluluğu da büyük projelerin üstlenildiği ülkeler arasında ilk sıralarda geliyor.
Türk müteahhitlerinin dünya pazarlarında uzun soluklu varolmaları markalaşma yolunda önemli bir kazanç.
Ancak sektörün geleceği açısından ciddi endişeler de başlamış durumda.
Büyük projeler alındığı, sektöre yönelik büyük umutların beslendiği bir dönemde endişe de nereden çıktı derseniz, anlatayım.
Tekfen Grubu inşaat alanında dünyanın farklı coğrafyalarında 300'ün üzerinde projeye imza atan önemli bir grup. Taahhüt sektörü grubun lokomotif alanlarından birini oluşturuyor.
Türkiye'nin bu önemli sektörüne ilişkin endişeleri işte bu önemli şirketin başındaki kişi yani Tekfen Şirketler Grubu'nun Başkanı Erhan Öner dile getiriyor.
O dile getirince de kulak vermek gerekiyor.
Öner, Türkiye'nin önemli bir sektörü olan taahhüt sektöründe yeni bir döneme girilmesini öneriyor.
"Evet Türk müteahhitleri dünyanın her tarafında çalışıyor ama dünyada aynı işi yapan yüzlerce firma var. Rekabet de giderek artıyor" diyor.
"Müteahhitlik sadece taahhüt alıp inşa eden değildir" diyen Öner, taahhüt sektörü için işin kremasını mühendislik ve tedarik yönü gelişmiş, yüksek teknolojiye sahip firmaların yediğini, bu yönü gelişmeyen firmaların işinin giderek zorlaştığını anlatıyor.
Öner, şu anda Türk firmalarının durumunu ise "Hamallık bizde kremayı onlar yiyor" sözleriyle özetliyor.
Tekfen'in üç yıldır bu tür müteahhitlik hizmetlerine döndüğünü ancak hala petrokimya gibi tesislerin mühendisliğini yapamadıklarını söyleyen Öner, "Türk firmaları artık bu alana para yatırmak zorunda" diyor.
Türkiye'nin birçok sektörde olduğu gibi bu alanda da araştırma geliştirme çalışmalarına önem vermesi gerektiğini, mühendislik çalışmalarının derinleştirilmesi gerektiğini, gençlerin bu alana yönlendirilmesi gerektiğini sıralayan Öner'in şu eleştirisi de ilginç:
"Türkiye'nin genel sorunu bu. Biz teknolojiyi hep satın alıyoruz. Aldığımızı geliştirmiyoruz, üzerine ilave yapmıyoruz."
Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren de tedarik ve müşavirlik alanlarında gelişme olmazsa sıkıntı yaşanacağını belirtiyor.
Türk firmalarının projelerin alınması konusunda artık önemli adımlar atması gerektiğine işaret eden Eren, "Projeyi yapan firma tabii ki kurallarını da kendi belirliyor. Onlar malzemeyi belirliyor, biz satın alıyoruz. Onlar projeyi elimize veriyor, biz inşaa ediyoruz. Örneğin Rusya'da yapılacak bir inşaatta İtalyan mermeri ya da Japon çeliği kullanılmasını şart koşuyor. Bizler de Türk inşaat sektörünü hareketlendirecek adımı atamıyoruz" diyor.
Eren'e göre de mühendislik firmaları yeterli değil ve acilen geliştirilmeli...
Aslında sorunlara yönelik bir farkındalık da söz konusu. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in yaptığı açıklamalara göre müşavirlik hizmetleri için devlet yardımı programı planlanıyor. Katma değerin arttırılmasına çalışılıyor.
Müteahhitlik sektörü de Türkiye'nin yıldız sektörü olarak tanımlanan sektörlerden biri.
Dünyanın dört bir tarafında imza attığı dev projelerle, bunu hak ediyor.
Ancak Türkiye'nin diğer yıldız sektörlerinde olduğu gibi bu sektöründe de ciddi bir strateji ihtiyacı görünüyor. Sektörün önemli isimlerinin söylediği de bu...