Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 3 Ekim tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Sektör temsilcileri yönetmeliğe tepki göstererek düzenleme dolayısıyla on binlerce müteahhidin meslekten men edilebileceğini belirtti.
Sözcü’de yer alan habere göre; İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu Genel Başkanı ve TOBB Türkiye İnşaat Müteahhitleri Meclis Başkanı Tahir Tellioğlu konu hakkında yaptığı açıklamada, hafta sonu Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe tepki gösterdi.
Tellioğlu, yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması ve kayıtlarının tutulmasına dair yapılan yönetmelik değişikliğinin, yasal mevzuatlarla tıkanmış olan inşaat sektörünün önünü açmadığını belirtti.
Tellioğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Başından beri inşaat sektörünün en büyük çatı kuruluşu olarak konfederasyonumuzun yapı müteahhitlerinin sınıflandırılmasını, dolayısıyla sektörün disipline edilmesini, sektörün gelişmesi, güçlenmesi ve sürdürülebilir yapıya kavuşması adına, düzenleyici bir yol haritası olarak tasarlanan yönetmelik sektörün ulusal ve uluslararası standartlara ulaşması için bizim de talebimiz olan hedeflenmiş bir düzenlemedir.
Ancak; ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle on binlerce tecrübeli müteahhidin (kalite standardının artırılmasına faydası olmayan) yönetmelik şartlarından kaynaklı olarak müteahhitlik mesleğini icra etmesi imkansız hale geldiği veya müteahhitlik mesleğinden men edildiği bir düzenlemeye dönüşmüştür.
Örneğin; Kayseri'de 4 bine yakın kayıtlı müteahhit olmasına rağmen, bu zamana kadar H grubu hariç, farklı gruplarda belge alabilen müteahhit sayısının ancak 300 civarında olduğunu, toplamda 5-10 projede bin konut yapan bazı meslektaşlarımızın yeni sistemde 100 konut yapmalarına bile imkan tanınmayarak sınıflandırma belgesi verilmediğini görüyoruz.
Bunların bir kısmı haklı sebeplere dayalı olsa da; önemli bir kısmının sistemin kalite standardına faydası olmayan gereksiz düzenlemelerden ve sahadaki reel işleyişinin dikkate alınmadığından kaynaklandığını müşahede etmekteyiz.
Dolayısıyla; bu şartlarda 250 alt sektörü hareketlendiren, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü ve istihdamın dinamik gücü olan inşaat sektörü için tehlike çanları çalmaktadır.”