Aslan, "Kentsel dönüşüm yasasının boşluğundan faydalanarak önce bir apartmandan daire satın alıyor, ardından bizzat kendileri başvurarak, apartmanı riskli alan ilan ettiriyorlar. Sonra da binanın riskli olduğuna ve üç ay içinde boşaltılması gerektiğine dair diğer hak sahiplerine tebligat gönderip işi oldubittiye getiriyorlar." dedi.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Aslan, Türkiye'nin birçok şehrinde birbiri ardına yapılan ancak ilgili kanunun çıkmasının üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen henüz İzmir'de bir tek örneği oluşturulamayan şehir dönüşümünde çarpıcı bir gerçeği gözler önüne serdi. Kanunun çıktığı ilk günlerde bazı müteahhit firmaların, rantı yüksek bölgelerdeki hak sahiplerini türlü bahanelerle kandırarak bina ve arsalarını ucuza kapattığı yönünde uyarılarda da bulunan Aslan, yeni yöntemin bundan daha vahim olduğunu ileri sürdü. Aslan, "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve sonra çıkarılan yönetmeliklere göre bir tek hak sahibi bile ilgili kuruma başvurarak, mevcut binanın analizini yaptırabiliyor ve riskli alan ilan ettirebiliyor. Bunu fırsat bilen bazı açıkgöz müteahhit ve firmalar, gözlerine kestirdikleri bölgedeki bir apartmandan önce daire satın alıyorlar, ardından bizzat başvuru yapıp apartmanı riskli alan ilan ettiriyorlar. Sonra da binanın riskli olduğuna ve üç ay içinde boşaltılması gerektiğine dair diğer hak sahiplerine tebligat gönderip işi oldubittiye getiriyorlar." iddialarında bulundu.
'Belediyeler oldubittiye seyirci'
Bu duruma İzmir'deki belediyelerin seyirci kaldığını, insanların hakkını nerede ve nasıl arayacağını bilmediğini vurgulayan Aslan, şöyle konuştu: "Kentsel dönüşümde en önemli görev belediyelerindir ancak İzmir'de belediyeler, kentsel dönüşüme seyirci konumundalar. Kentsel dönüşüm, eski binaları yıkıp yerine yeni bina yapmak değildir. Hele kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme dönüştürmek hiç değildir. Kentsel dönüşüm TOKİ marifetiyle değil, halkın seçtiği ve halkın temsilcisi olan belediyelerin öncülüğünde olmalıdır. TOKİ finansman sağlamalı, belediyeler ise operasyonel olmalıdır. İzmir'de son 10 yıldır gözle görülür tek bir çalışmadan söz edilemez. Eğer dönüşümde halkı hiçe sayarsanız baştan kaybeder, başarısız olursunuz."
'Arsa yoksa konut da yok'
Aslan, İzmir'deki konut ihtiyacının da yine belediyelerin arsa üretmemesinden kaynaklandığını ileri sürdü. "Bir yandan nüfus artışı, diğer yandan aşırı göç, konut üretimini zorunlu kılıyor." diyen Aslan, "Buna karşın planlı, altyapılı konut alanı yok. Belediyeler imarlı, altyapılı konut arsası üretme görevini, maalesef son 15 yıldır yerine getirmiyor. Dar ve sabit gelirli gelirliler, ancak bu olursa konut sahibi olabilirler." şeklinde konuştu.