Mühendisler Doğanın Sırlarını Çalmak İçin Yarışıyor

Doğanın sırları, tohumdan esinlenilen rüzgâr türbinleri ve böcekten esinlenilen deniz suyu arıtma ünitesi gibi buluşlarla daha yaşanabilir bir çevre yaratmak için kullanılıyor.

Amerikan çınarı tohumları
‘Yeşil teknoloji şirketleri’, radikal ancak kanıtlanmış fikirleri, mühendislik alanında devrim yaparken kullanıyorlar. Tasarımcılar, projelerinin enerji kaynaklarını dönüştüreceğini ve karbon emisyonunu önümüzdeki 20 yılda keseceğini umuyor. Bu tasarımlara, sahilden 20 mil açıkta denize yerleştirilen, daha önce görülmemiş güçte rüzgâr türbinlerini, daha az güç kullanmak üzere ulusal elektrik şebekesini görüntüleyen buzdolaplarını, aynı zamanda tiyatro binası olarak kullanılabilen bir deniz suyu arıtma tesisini ve elektrik üretirken gel-gitlere karşı koruma sağlayan lagünü örnek göstermek mümkün.

Bu yeni şirketler, doğal objeleri büyük altyapı projelerinde kendilerine esin kaynağı olarak kullanıyorlar. Örneğin önümüzdeki yıl denizde yapılacak denemeler öncesi laboratuar testlerinden geçmekte olan rüzgâr türbinleri, en küçük bir esintide bile pervane gibi dönen ‘amerikan çınarı’ tohumlarından esinlenilerek tasarlandı. Deniz yüzeyinden yaklaşık 140 metre yükseklikte olması ve bir petrol platformunu andırması beklenen türbinin iki ayağının her birinin Eiffell Kulesi yüksekliğinde olması öngörülüyor.

Eden Project
İngiltere Cornwall’daki ‘Eden Project’ teki şeffaf ‘biomes’u tasarlayan Grimshaw Architects’den Martin Pawlyn, her türbinin şu anda mevcut olan herhangi bir rüzgâr türbininin yaklaşık beş katı anlamına gelen 20 megawatlık bir enerji üreteceğini söylüyor. Pawlyn, bu türbinlerden 100 tanesinin Okyanusa kurulması halinde Britanya’nın tümünde rüzgâr enerjisinden elde edilen elektrikten daha fazlasının üretileceğini söylüyor. Pawlyn, “doğal eko-sistemlerden öğrenmeye devam ettiklerini” ve “temel prensiplerden aldıkları ilhamla tasarılarını büyük ölçeklerde uyguladıklarını” belirtiyor.

Deniz suyu arıtma tesisi, Las Palmas
Su kaynakları sınırlı olan ülkeler için cankurtaran niteliğindeki deniz suyu arıtma tesisleri de yeniden ele alınıyor. Kutu şeklindeki tasarımları ve çok enerji harcamaları nedeniyle genellikle sevilmeyen ve kent çeperlerine itilen bu tesisler, Grimshaw ofisi tarafından tasarımcı Charlie Peton’un da yardımıyla Kanarya Adaları’ndaki Las Palmas kenti için, enerji gerektirmeyecek ve aynı zamanda bir açıkhava tiyatrosu olarak işleyecek şekilde yeniden tasarlanıyor.

Çelik ve camdan bir duvar olarak görünen strüktür, büyük miktarlarda arıtılmış su üretmek üzere buharlaştırıcı ve yuğunlaştırıcıları kullanıyor. Pawlyn, projede Namibya’da yaşayan ve kabuğunu havadaki nemi yoğunlaştırmak için kullanarak çölde hayatta kalmayı başaran bir tür kabuklu böcekten esinlendiklerini belirtiyor. Pawlyn’e göre, şu anda yüzleşmek zorunda kaldığımız çevresel sorunu aşmak için bu gibi pek çok sayısız örnekten yararlanmak mümkün.

Bu fikir, Ortadoğu’da üç ticari serada tuzlu suyu kullanarak besin yetiştirmekte kullanıldı. Deniz suyu seradaki havayı soğutup nemlendiririken, güneş ışığı suyu damıtıyor.

Kuzey Galler’de gerçekleşecek bir başka tasarımda ise, 15 kilometre uzunluğunda gel-git enerjisini kullanan bir sistem öneriliyor. Bu sistemle 450 megawata kadar elektrik üretilmesi planlanırken, kıyı şeridinin erozyon ve şiddetli fırtınalardan korunması planlanıyor. Bu strüktür; taraklanmış kum, deniz dibindeki maddeler ya da Galler’de kullanım dışı taş madenlerindeki kayrak taşından inşa edilebilecek. Uzun sıralar boyunca yerleştirilen hidroelektrik jeneratörleri, gel-git hareketi sırasında elektrik üretilmesini sağlayacak. Kuzey Galler, dünyada gel-git etkisinin en fazla olduğu bölgelerden biri.

Öneri, aynı zamanda doğal ve neredeyse görülmesi olanaksız bir korunak yaratırken, bir marinanın inşa edilmesine de olanak tanıyarak Kuzey Galler’in iç karartıcı bir bölgesinin dönüşümünü sağlayabilir. Pawlyn, işlevselliği ön planda olan bir altyapı projesini başka bir düzeye taşımayı hedeflediklerini, doğayı kutlamaya ve çevresel problemleri yeniden ele alabilmek için ondan ders almaya çalıştıklarını ifade ediyor.

Geliştirilen diğer fikirler arasında normalden % 20 daha fazla elektrik üretebilen atık su arıtma sistemi, güneş panellerinin şu anda ürettiklerinin 30 katı elektrik üretmelerini sağlayacak gün ışığını yoğunlaştırıcı büyük güneş ısıtıcıları da bulunuyor.

Yeşil teknoloji şirketlerine 50 milyon sterlinlik bir kaynak aktarmayı hedefleyen ‘Low Carbon Acelerator’ (Düşük Karbonu Hızlandırma) adlı girişimci sermaye şirketinin yöneticisi Mark Shorrock, yaratıcı ve alternatif yenilenebilir enerji teknolojileri pazarının yükselişte olduğunu ve gelecek yıllarda iki kat büyüyeceğini belirtiyor. 2015’te güneş enerjisinin pazardaki payının 50 milyar Sterlin’e çıkacağı tahmin ediliyor.


Derleyen: Sena Özfiliz