Muğla'nın Tarihî Kapı Tokmakları Yok Oluyor



Kim bilir, kaç el değdi eski kapı tokmaklarına. Kim bilir, kaç kere dövdü kapıları, her biri sanat eseri olan bu tokmaklar. Kimlerin beklediği sevinçli haberlerin işareti oldu, endişeyle bekleyen kaç kişinin de içini cız ettirdi? Vurma sayısına göre gelenin kim olduğunun anlaşıldığı, üstüne bağlanan iplerin misafirlere ince mesajlar verdiği Muğla'nın tarihî kapı tokmakları, temsil ettikleri koca bir kültür ve yaşam biçimiyle beraber yok olmak üzere. Yaklaşık 150 yıl önce, çoğunlukla Rum ustalar tarafından yapılan, zarafeti ve şıklığıyla göz dolduran, bir dönem mukaddes bile sayılan kapı tokmakları, şimdilerde yaşam savaşı veriyor. Çok azının günümüze ulaşabildiği bu sanat eserleri, teknolojiye yenik düşerek yerini otomatik kapı zillerine bıraktı.

Muğla'nın en güzel sivil mimari örneklerinden tarihî evlerin çoğunda, kuzulu kapı bulunur. İki kanatlı büyük bir kapının içinde yer alan ve "kuzu" olarak adlandırılan, aile mahremiyetini esas alan bu ahşap kapılar, içeriye doğru açılır. Üzerinde bulunan ve aksesuar gibi görünen kapı tokmakları, ev halkının sosyal, kültürel ve estetik duyguları hakkında birçok manayı ihtiva eder.

Muğla evlerindeki kapı tokmaklarının çoğunluğu kadın eli şeklindedir. Üç defa çalındığında gelen misafirin erkek, iki defa çalındığında ise kadın olduğunu haber veren tokmaklar, yakın döneme kadar yerel kültürün bir parçasıydı. Yaklaşık 150 yıl önce yapılan tokmaklar, zenginliği ve batıya dönük mimari tarzını da yansıtırdı.

Dövme demirden yapılmış olan tarihî tokmaklar, son yıllarda antikacıların ve hırsızların gazabına uğradı. Muğla'nın kentsel sit alanı içinde bulunan 4 bin kapı tokmağından, günümüze sadece 20-30 tanesi ulaşabildi. Mimarlar Odası Muğla Şube Başkanı Ertuğrul Aladağ, "Hurdacılar, demirden veya bakırdan yapılmış her şeye talip olduğu için biraz parasız kalan ev sahipleri, tokmakları sökerek satıyor. Tarihin izlerini taşıyan kapı tokmakları, bu şekilde kaybolup gidiyor." diyor.

Aladağ, şehirdeki tarihî binaların ortalama 150 yıllık olduğunu aktarıyor: "Muğla evleri, 19. yüzyıldan itibaren Rum ustalar tarafından yapılmaya başlanmış ve toprak ağaları tarafından tercih edilmiş. Yan ve arka duvarları taş, ön ve iç kısımları ahşaptır. Avrupa ve özellikle İtalya'dan gelen neo klasik akımlar da mimari tarzlarını etkilemiş. Sadece Muğla'ya özgü değil fakat şehrin coğrafi özellikleriyle uyum sağlamış. Muğla evlerinin önemli bir özelliği de bacalarıdır. İnşası kolaydır, dört tarafı açıktır, dumanı iyi çeker. Eğik başlığı da yağmurun içeriye girmesini engeller."

Tokmaklarda çok fazla çeşit yok. Birtakım motifler, ördek, halka ve genellikle de el biçiminde. Muğlalı Ahmet Bayrak, kapı tokmaklarının vuruş şekillerini şöyle anlatıyor: "Evin hanımı, kapıyı açmadan kimin ve ne için geldiğini anlayabiliyordu. Evin beyi geldiğinde tokmak iki kez çalınırdı. Çocuklar hızlı ve sert aralıklarla vurur, misafirler ise daha yavaş ve aheste vurmayı tercih ederdi. Art niyetli birinin geldiği ise kapı sesinin şiddetinden anlaşılırdı. Kapılar birbirine yakın olsa da hangi evin tokmağının çalındığı tınısından belli olurdu."

Bayrak, kapı tokmaklarının diğer ilginç bir yönünün de üzerlerine ip bağlanması olduğunu dile getiriyor: "Ev sahibi, kısa bir süre için bir yere gittiyse tokmağın üzerine kısa, uzun süre dönmeyecekse uzunca bir ip asardı. Yatıya gittiyse, kalın bir ip asar ve düğüm atardı. Gelen misafirler de ipe bakarak ne zaman döneceği hakkında bilgi sahibi olurdu."