İnsanları konut sahibi yapacak ve inşaat sektörünü canlandıracak 'Mortgage sistemi' (ipotekli konut kredisi) günlerdir kamuoyunun gündemini oluşturuyor.
Hazırlanan yasa taslağının içeriği gerek Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ve gerekse SPK Başkanı Doğan Cansızlar tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Sözkonusu sistemin halen uygulanan, bankaların konut kredisi sisteminden farklı, uzun vade ve düşük faiz içeren bir sistem olduğunu açıkladılar. Hatta Başbakan Erdoğan bile ev sahibi olma hayalini kuranlara 'Mortgage' müjdesini verdi.
'Mortgage' yasalaşmadan, sistemin delinmesini sağlayacak kulis faaliyetleri başladı.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde de uygulanan 'Mortgage sistemi'nde genelde değişken ve sabit ödemeli faiz sistemi tercihi tüketicinin önüne konulur. Tüketici, faiz değişikliği riskini almak istemezse sabit ödeme sistemini tercih eder. Sabit ödeme sisteminde faizler düştüğü zaman tüketiciler, yükseldiği zaman finans kuruluşları zarar edebilir. Değişken faizi tercih edenler ise, değişikliklerin yansımalarını peşinen kabul eder.
Yasa taslağını hazırlayan SPK da dünya uygulamalarına paralel olarak sabit ve değişken faizli iki ayrı alternatif öngörmüş.
Bazı etkin kesimler değişiklik için daha şimdiden kulise başladı . Yasada değişiklik talep ederek, geri ödemenin sadece değişken faizli olma koşulunun yasada yer almasını arzu ediyorlar. Buradaki amaç faiz artışından kaynaklanan riskin tüketiciye yansımasını sağlamaktır. Oysa, 'mortgage' ın amacı uygun koşullarla insanları ev sahibi yapmaktır.
Bankalar ne istiyor?
Bankalar, mortgage yasasına değişken faizli sistemin olmasını arzu ediyor. Gerekçeleri; sabit sistemde muhtemel faiz yükselmelerinde risk bankaların üzerinde kalır, bunu tüketiciye yansıtamazlar. Dolayısıyla bu yükün faturası bankalara çıkar.
Peki tersi olunca, yani 'faizler düşünce bu kez yük tüketicilere yansımıyor mu?' sorusu akıllara gelebilir. Böyle bir durumda, tüketiciler yeni düşük faiz oranları ile başka bir finans kuruluşundan kredi alır ve eski kredisini kapatabilir. Çünkü vadesinden önce kredisini kapatana her hangi bir cezai şart yok.
Madem gelişmiş ülkelerde uygulanan bir sistemi getiriyoruz, o zaman o ülkelerdeki gibi, tüketicilerin önüne alternatifli çıkmakta yarar var. Yani hem sabit sistem, hem de değişken sistemin yasada yer alması daha uygun olur. Tüketiciler tercihi özgür iradeleri ile kullanmalıdır. Sabit sistemi seçen tüketiciler, gelirine uygun taksitlendirme seçerek bütçeleri ile uyumlu harcama yapma imkanı buluyor. Tüketici Yasası'na 2003'te eklenen bir madde ile mevcut uygulamada tüketici ve konut kredilerinde sabit faiz sistemi uygulanıyor.
Mortgage sistemi ile alınacak evlerin deprem yönetmeliğine ve imar mevzuatına uygun olma koşulu var. Depreme dayanıklı olmayan ve imar mevzuatına aykırı yapılan inşaatlar satılamayacağı için, bunlarda ya depreme dayanıklı hale gelir ya da yıkılmak zorunda bırakılır. Erdoğan Hükümeti'nin gerek inşaat sektöründeki canlanmayı ateşleyecek ve gerekse ev hayali kuran vatandaşların ev sahibi olmalarını sağlayacak mortgage yasasını, etkili çevrelerin kulisleri doğrultusunda deldirip deldirmeyeceğini önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.