“Moloz Sıkıntısı Uzun Vadede Hatay’ı Türkiye’nin Çernobil’i Yapar”



Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli iki depremin en büyük yıkıma uğrattığı illerden Hatay’ın Baro Başkanı Hüseyin Cihat Açıkalın’ı konuk etti. Burada Aksoy’un sorularını yanıtlayan Açıkalın, Hatay’da yıkılan ağır hasarlı binalarda yaşayan vatandaşların mülkiyet haklarından, moloz döküm işlemine birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.

Depremin ardından ağır hasarlı binaların yıkımında koordinasyonluk olduğunu bildiren Açıkalın, “Doğru bilgilendirme, bilgilendirmenin içerdiği hukuki gerekçeler, hukukun yaşam, insan haklarını önceleyen onu merkezine alan bir yapıda olursa daha hızlı toparlarız daha hızlı ilerleriz.” dedi.

Hatay’da yapılacak yeni binalar ile ilgili proje sahibi firma ile görüştüklerini söyleyen Açıkalın, İstanbul’da bilgilendirme toplantısı yapıldı. İstediği kadar iyi niyetli bir bilgilendirme toplantısı olsun, siz Hatay’la ilgili bir konuyu 1200 km uzaklıkta bilgilendirmesini yapıyorsanız; depremden etkilenmiş zaten malını mülkünü kaybetmiş insanları adeta ayağınıza çağırarak aslında bilgilendirme yapmak istemiyorsunuz demektir.” ifadelerini kullandı.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Bölgede binlerce depremzede vatandaşın şikâyet dilekçesinin bulunduğunu belirten Açıkalın, “Günde ortalama 100-150 başvuru alıyoruz bazı günler 300’ü buluyor. Toplam 8260 deprem soruşturmasının takibini yapıyor. 33 ayrı insan hakları ihlali içeren özellikle kolluğun, idarenin uygulamalarıyla ilgili suç duyurularımız var 5 ayrı idari davamız var.

İlay Aksoy ile Hüseyin Cihat Açıkalın’ın söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:

Tam olarak Hatay halkı şu an kaybettikleri depremde kaybettikleri mülklerle ilgili ne sorunlar yaşıyor?
"Aslında en temel problem koordinasyonsuzluğa bağlı olarak bir bilgilendirme sorunu. Konumlandırmayı ve planlamayı doğru yapmadığınız için; bu tür kriz anlarında en başta yapılması gereken doğru koordinasyon. Yurttaşlar doğru bilgilendirmeye sahip olmadığı için depremden sonraki sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda bir fikre sahip değiller. Doğru bilgilendirme, bilgilendirmenin içerdiği hukuki gerekçeler, hukukun yaşam, insan haklarını önceleyen onu merkezine alan bir yapıda olursa daha hızlı toparlarız daha hızlı ilerleriz.

Zemin etütlerin doğru yapıldığı, riskli alan içerisinde kalan mülkiyetinin doğru değerlendirildiği yani mülkiyetten kaynaklanan anayasayla güvenceye alınan haklarının elinden alınmadığı mağduriyet yaşatılmadığı, bilimi hukuku referans alan, anayasadan kaynaklanan mülkiyet hakkının güvence altına alındığı bir çalışma olsa ve bu doğru anlatılsa bu yaşadığımız kaos olmayacak.

Yakın zamanda bu projelendirmeyle ilgili anlaşılan firmayla bir görüşmemiz oldu. İstanbul’da bilgilendirme toplantısı yapıldı. İstediği kadar iyi niyetli bir bilgilendirme toplantısı olsun, siz Hatay’la ilgili bir konuyu 1200 km uzaklıkta bilgilendirmesini yapıyorsanız; depremden etkilenmiş zaten malını mülkünü kaybetmiş insanları adeta ayağınıza çağırarak bilgilendirme yapıyorsanız aslında bilgilendirme yapmak istemiyorsunuz demektir."

Reklam Goruntulenme Bolumu

Hatay halkını temsilen kim gitti oraya?
"Çevre komisyonumuz, baromuzdan oluşturduğumuz bir heyet, esnaf odaları, buradaki halktan riski alan içerisinde mülkiyeti kalan yurttaşlarımızın bir kısmı oradaydı ve çok yüksek katılımlı bir toplantı oldu, sanırım böyle bir toplantı onlar da beklemiyordu. Bana gelen bilgilere göre 200’ü aşkın insan oradaydı.

Biz ihtar çektik bu firmaya. Toplantının Hatay’da yapılması gerektiğini söyledik. Mimarlık ofisine bu iş nasıl hangi koşullarda verildi. Burada yapılması planlanan iş nedir, bu yapılacak işle beraber Hatay halkını orada riski alan ilan edilen bölgedeki insanımızın mülkiyet hakkı ne olacak? Şimdi siz yeni bir yaşam inşa ederken hukuku öncelemeden, inşa edecek yaşamın içerisine hukuku konumlandırmadan nasıl ilerlemeyi düşünüyorsunuz böyle bir şey olabilir mi?"

Hatay üzerinde çok büyük bir demografik değişime neden oluyor, bunu siz nasıl değerlendiriyoruz ve bu yeni imar da bu projenin bir parçası mı?
"Sadece yapılması planlanan imar, orada düşünülen TOKİ dairelerinden tutun da güvenlikten bugüne kadar gelişen süreçten üst üste koyduğumuz zaman bu demografik yapının korunması gerektiği halde korunmadığının ve korunmayacağını görüyoruz. Yani siz yaşam kültüründe mutfağı çok önemli bir yere koyan, misafir ağırlamaya kadar tüm ev içi fonksiyonlarını mutfaktan yürüten bir aileye 5 metrekarelik mutfaklardan oluşan daireler yapıp teslim etmeyi planlıyorsanız bu aslında o aileye, orada oturma demektir. Sözde demografik yapıyı koruyacağız demek yetmez, saha çalışmasında bunu görmek istiyoruz biz.

Moloz depolama işi var. Çevre yasasının tarif ettiği şekliyle moloz depolanmayan ve insan sağlığını riske eden enkaz kaldırma çalışmalarının aslında bir anlamda hem buradaki çalışmaların verimliliğine zarar verdiğini, oradaki insanlara burada yaşama git anlamına geldiğini, bunun da demografik yapıya zarar vereceğini söyledik. Bu üç ayaklı bir şeydir, burada yapılan hukuksuz işlem hem demografik yapısını değiştirir buranın hem halk sağlığını tehdit eder uzun vadede Hatay’ı Türkiye’nin Çernobil’i yapar. Siz buradan yetişen ürünlerin uzun vadede söylüyorum, oradaki alışveriş yapan insanların da sağlığına zarar verme olasılığını söylüyorum bunu bilim insanları söylüyor.

Reklam Goruntulenme Bolumu

“Çevre komisyonundaki arkadaşlarımız basın açıklamasında biber gazı yedi”
Şimdi acil olarak evet yıkım büyük depolama için yer bulanamadı o zaman bulunana kadar önce enkazı alelacele kaldırmak yerine ilk yapmanız gereken şey doğru koordinasyonla bunu bilim insanların önderliğinde hazırlarsınız, depolama tesisleri nerede olacaksa, önce o yerler bulunur, o yerlerin zemin etütleri yapılır öyle koyarsınız.

Daha 40 gün geçmeden kaldırılan enkazların sulak alanlara, yerleşim yerlerine dökülmesi, hukukta mantıkta bilimde vicdanda karşılığı yok. Hukuka aykırı iş yapıyorsunuz dediğimizde biz eleştiri alıyoruz. Baro dava açtı, bilimi hukuku takip ediyoruz. Sorgulanması gereken hukuk uygulansın diyen değil hukuku uygulamayan sorgulanmalı. Hukuku uygulayın dediğimiz için Çevre komisyonundaki arkadaşlarımız basın açıklamasında biber gazı yedi. Meslektaşlarımız gözaltına alındı."