Mısır'ın Terkedilmiş Otelleri Bir Fotoğraf Sergisine Dönüştü
Beş yıldızlı otel komplekslerinin beton iskeletleri bir serap gibi yükseliyorlar. Sultan'ın Sarayı, Sindbad, Sunnestra veya Magic Life Imperial: Hepsi Mısır Peninsulası'nda konumlanan, tamamlanmamış ve terkedilmiş otel komplekslerinin isimleri. Oryantal esintili bir tatili çağrıştırması gereken bu İsimlerinin parlaklığından ise eser yok. Fotoğrafçı ikili Haubitz+Zoche'nin 2002-2005 yılları arasında görüntüledikleri bu yapılar, Viyana Mimarlık Merkezi'nde bir şova dönüştü.
Bu seri, çarpıvı açıklığı içinde tatil noktalarının gettolaşmış farklılıklarını gözler önüne seriyor. Kozmopolit bir imgelem oluşturması gereken Asya, Antik Yunan, Roma ve Modern sonrası melezi üslupsal alıntılar, boş bir mekansızlıktan başka bir şey üretmiyor. Bu otel yapılarının tamamlanamamasının kötü yatırımdan artışa geçen vergi yüklerine, terörist saldırıların balta vurduğu turizm sezonlarına kadar birbirinden çok farklı sebepleri var.
Haubitz+Zoche bu anıtları başarısız yatırımlar olarak izole ediyor; bu arkitektonik heykeller bir dağın veya boş bir çöl manzarasının ortasında tasvirleniyor. Çevrede görselleri manipüle eden hiç bir müdahale olmadığı için sanatçılar, çekimlere başlamadan önce, net şekillenmiş parametrelerle çalışmaya karar vermişler. Yapılar aydınlatmada hiçbir dramatik kontrast olmaksızın, homojen bir maviliğin önünde fotoğraflanmışlar. Çekimler daima sabit bir göz seviyesinden yapılmış. Oldukça minimize edilmiş renk aralığı taş grisi, gök mavisi ve toprak tonlarıyla sınırlı tutulmuş. Çoğu görüntü herhangi bir dramatik anlatım veya bağlamdan sıyrılmış ve böylelikle izlenimcinin yapıların yalnızlığına odaklanması istenmiş.
Viyana Mimarlık Merkezi'nde görülebilecek çalışma 12 Mayıs tarihine kadar açık kalacak.
Beş yıldızlı otel komplekslerinin beton iskeletleri bir serap gibi yükseliyorlar. Sultan'ın Sarayı, Sindbad, Sunnestra veya Magic Life Imperial: Hepsi Mısır Peninsulası'nda konumlanan, tamamlanmamış ve terkedilmiş otel komplekslerinin isimleri. Oryantal esintili bir tatili çağrıştırması gereken bu İsimlerinin parlaklığından ise eser yok. Fotoğrafçı ikili Haubitz+Zoche'nin 2002-2005 yılları arasında görüntüledikleri bu yapılar, Viyana Mimarlık Merkezi'nde bir şova dönüştü.
Bu seri, çarpıvı açıklığı içinde tatil noktalarının gettolaşmış farklılıklarını gözler önüne seriyor. Kozmopolit bir imgelem oluşturması gereken Asya, Antik Yunan, Roma ve Modern sonrası melezi üslupsal alıntılar, boş bir mekansızlıktan başka bir şey üretmiyor. Bu otel yapılarının tamamlanamamasının kötü yatırımdan artışa geçen vergi yüklerine, terörist saldırıların balta vurduğu turizm sezonlarına kadar birbirinden çok farklı sebepleri var.
Haubitz+Zoche bu anıtları başarısız yatırımlar olarak izole ediyor; bu arkitektonik heykeller bir dağın veya boş bir çöl manzarasının ortasında tasvirleniyor. Çevrede görselleri manipüle eden hiç bir müdahale olmadığı için sanatçılar, çekimlere başlamadan önce, net şekillenmiş parametrelerle çalışmaya karar vermişler. Yapılar aydınlatmada hiçbir dramatik kontrast olmaksızın, homojen bir maviliğin önünde fotoğraflanmışlar. Çekimler daima sabit bir göz seviyesinden yapılmış. Oldukça minimize edilmiş renk aralığı taş grisi, gök mavisi ve toprak tonlarıyla sınırlı tutulmuş. Çoğu görüntü herhangi bir dramatik anlatım veya bağlamdan sıyrılmış ve böylelikle izlenimcinin yapıların yalnızlığına odaklanması istenmiş.
Viyana Mimarlık Merkezi'nde görülebilecek çalışma 12 Mayıs tarihine kadar açık kalacak.