"İstanbul'un da diğer büyük kentler gibi mimarlık rehberleri var. Çoğu yabancı dilde basılmış olan bu rehberlerde genel olarak modern zamanlarda yapılmış mimari ürünlerin fotoğrafları, adresleri, mimarlarının adları vb. bilgiler yer alıyor. Rehberlere alınan yapıları türlerine göre sınıflandırmaya çalışırsak başlıca iki başlık altında toplandıklarını kolayca görürüz. Kamu yapıları ve özel kurumsal yapılar. Bir grup oluşturmayacak kadar az sayıda konutun ise geçen yüzyılın ilk çeyreğinde, pek pek ilk yarısında yapılmış olması ise dikkat çekici. Bu da son elli-altmış yılda mimarinin konutlardan dışlandığını düşündürüyor. Arkitera'nın son olarak gerçekleştirdiği AMV Genç Mimar Yarışması'nda ödül alan mimarların işlerine bakınca bu düşünce iyicepekişiyor.Ödül alan genç mimarların tasarladıkları konutların neredeyse tamamı gelir piramidinin tepesinde yer alanların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik 'müstakil' yapılar... Oysa, Avrupa'nın en küçük metropolünde dahi mimar elindençıkmaapartman örneklerine rastlamak zor değil. Mimarlık oralarda insanların toplu olarak yaşadıkları yerlerin tam ortasında yer alıyor. Bu saptamadan sonra, İstanbul için nasıl bir poli-topya sorusunun cevabına geçebiliriz.
50 gönüllü mimarla yola çıkmak gerekiyor. Arkitera'nın sunduğu platformdan yararlanarak mahallelerdeki imar durumu ve inşaat taahhüt piyasasının verili koşulları içinde mimarlık 'eseri' apartmanlar tasarlamaya gönüllü 50 mimar. Sonra yapılacak olan Büyükşehir Belediyesi'nin koordinasyonuyla ilçe belediyeleri tarafından saptanacak 50 aday 'gönüllü' mahalle bulmak. Bundan sonra o mahallelerde yap-sat apartman işine girecek müteahhitlerle gönüllü mimarların bir araya getirilmesi zor olmasa gerek. Sonrasında yapılması gereken, müteahhitlerin maliyet çerçevesi içinde kalarak o mahallelerin dokusuyla bağdaşacak ama aynı zamanda da komşu yapılardan ayrışacak 'mimar apartmanları'nın projelerini oluşturmak. Ülkemizde müteahhitlerin hızı ve emlak piyasasının en durgun dönemde bile dinmeyen hareketliliği göz önüne alındığında çok kısa sayılabilecek süreler içinde yeni sakinlerinin oturacağı mimar apartmanlarının dikilmesi işten bile değil.
Her ütopyaya olduğu gibi, poli-topyamıza da 'mümkün değil' diyerek karşı çıkılabilir. O zaman İstanbul'un geleceğiyle ilgili bir kapı daha açılmadan kapatılmış olur. Kaldı ki, şu anda kent yönetiminde bulunan tepe yöneticilerinin böyle bir projeyi en azından konuşmaya açık oldukları rahatlıkla söylenebilir.
...
Dünya Mimarlık Kongresi'nin yapılmasına daha bir yıl var. Önümüzdeki bir yılda poli-topyanın hayata geçirilmesi doğrultusunda somut adımlar atılabilir. Hatta belki bazı mimar apartmanlarının tamamlanması bile mümkün olabilir.
Dünyanın dört bir yanından gelecek mimarlara İstanbul'un -en azından- hayallerinin ayakta olduğu gösterilse az mı?"
Yukarıdaki yazım Arkitera mimarlık portalında (www.arkitera.com) yayımlandı. 6 ay kadar önce. Daha sonra hiçbir şey olmadı. Arkitera'cılar konuyu belediyeye iletmeye çalıştılar. Bazı mimarlar bu konuda konuştular. 1 tek gönüllü mimar bile 'varım' demedi. Belediyemizin de star mimarlara kamu yapılarını vermek istediğini medyadan öğrendik. Demek yeni anıtlarımız olacaktı.
Mimarlık bir gösteri olarak parladıkça hayatımızdaki yeri giderek siliniyor.