İsviçreli sıhhi tesisat üreticisi Geberit, Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) işbirliğiyle gerçekleştirdiği ‘Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri’ konferans dizisi kapsamında 1 Kasım 2017 Çarşamba akşamı, dekonstrüktivist mimarinin önemli temsilcilerinden Coop Himmelb(l)au'nun kurucu ortağı Wolf D. Prix’i konuk etti.
Geberit Türkiye Genel Müdürü Cengiz Kazazoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, firmalarının 2017 için belirlediği ‘Zaman geçer, kalite kalır’ mottosuna işaret ederek, Türkiye'de 30 yılda pek çok başarıya imza attıklarını söyledi. Kazazoğlu, beş yıldır düzenledikleri Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri etkinliğinin giderek artan bir izleyici kitlesine ulaşmış olmasından duydukları memnuniyeti de dile getirdi.
“Yapılar buzdağının görünen kısmı, mimarlık ise en tehlikeli kısım”
Önümüzdeki sene 50. yıldönümünü kutlayacak olan Coop Himmelb(l)au mimarlık ofisinin kuruluş hikayesi ile konuşmasına başlayan Wolf D. Prix, ünlü sinema filmi ‘No Country for Old Men’ (Yaşlılara Yer Yok)’a atıfta bulunarak, genç meslektaşlarına, “Mimarlıkta, genç mimarlara yer yok, onun için biraz daha büyümeniz gerekiyor.” dedi. Yapıların buzdağının görünen kısmı olduğunu, mimarlığın ise en tehlikeli kısım olduğunu söyleyen Prix, “Binaların sadece biçimiyle ilgileniyorsanız yanlış yoldasınız. Ancak tüm boyutlara temas ettiğinizde mimar olursunuz” şeklinde konuştu.
“Duygularımızın sismografı elimizdir”
Hayaller ile gerçekler arasındaki farka da dikkat çeken Prix, “Gerçekler çok başka, mimar olarak en çok görünmeyen konular ve boyutlar arasında sıkışıyoruz.” dedi. Karmaşık bir sistemin karmaşık sorunlar yarattığına, karmaşık sorunların çözümünün de yine karmaşık olduğuna vurgu yapan Prix, basit çözümlerin ise kolay anlaşılır olmasına rağmen, yeni hiçbir şey önermediğinden dem vurdu. Daha sonra kendi mimarlık yapma yöntemlerinden örnekler sunan Wolf D. Prix, tasarım ve uygulama sürecinde üç boyutlu modellemeden ve robotik sistemlerden nasıl faydalandıklarını aktardı.
Dijital araçların mimarlık dilini ileri taşımaya yardımcı olduğunu ancak bunları hiçbir zaman yaratıcı bir çalışma arkadaşı olarak görmediklerini dile getiren Prix, “Duygularımızın sismografı elimizdir” dedi. Konuşmasında Oscar Niemeyer, Le Corbusier, Mies van der Rohe, Constantin Brancusi gibi modernizm öncülerini sık sık zikreden Wolf D. Prix, tasarım sürecinde hangi yapılardan ve metaforlardan ilham aldıklarını da anlattı.
Coop Himmelb(l)au’nun kamusallığa verdiği önemi dile getiren Prix, bütün yapılarında mutlaka kamusal alana yer ayırdıklarını ekledi. Son dönemde imza attıkları müze ve kültür yapılarında ziyaretçiye farklı mekânsal deneyimler yaşatmak için geometri ile yaptıkları oyunları aktaran Wolf D. Prix, bunun salt biçimsel bir farklılıktan öte, enerji verimliliğini artıran çözümler barındırdığını gösterdi.
“Pazarlamadan uzak duruyoruz”
Konferansın ardından gerçekleşen söyleşi bölümünde Prix, AD Architecture Design Research Studio kurucusu Aslıhan Demirtaş’ın sorularını yanıtladı. Demirtaş’ın “Wolf D. Prix olmak için ne yapmak gerekir?” sorusuna, Avusturyalı mimar şöyle yanıt verdi:
“Yaptığımız yapılar gayet iyi işliyor, müzelerin ziyaretçi sayıları oldukça yüksek. Binaların formu başta insanlara uzak gelse de, içine girip deneyimlediklerinde hayranlık duyuyorlar. Sınırları zorlamayı, çizgileri kırmayı seviyoruz. (…) Pazarlamadan uzak durmaya çalışıyoruz, çok konuşmak yerine insanların anlattıklarına kulak vermeyi tercih ediyoruz.”
Aslıhan Demirtaş’ın bir diğer sorusu ise yarışmalarla ilgiliydi. Prix’in mimari yarışmalara ilişkin yorumu şöyle oldu:
“Yarışmalardan nefret ediyorum çünkü ciddi bir vakit ve nakit kaybı. Coop Himmelb(l)au olarak sadece davetli yarışmalara katılıyoruz. Son olarak başvurduğumuz Arvo Pärt Centre mimari proje yarışmasına 120 mimar başvuruda bulunmuştu. Her ofisin en az 50 bin Euro harcadığını varsaydığımızda, proje bütçesi olan 1.2 milyon Euro’nun yarısının çöpe gittiğini söyleyebiliriz. Jürinin bu projeleri değerlendirmek için harcadığı zamanı ve masrafı da düşünürsek bu, kamunun parasını boşa harcamak anlamına geliyor.”