Mimarlık ve Eğitim Kurultayı Alkışlarla Sona Erdi



Mimarlık meslek uygulamalarının ve mimarlık eğitiminin sorunlarının tartışıldığı, “Mimarlık ve Eğitim Kurultayı V”, bugün (13 Kasım 2009) sona erdi. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Kurultay’ın son günü kendilerine söz verilmediğini iddia eden öğrencilerin, kısa süreli alkışlı protestosuna sahne oldu.

Üçüngü günün “Meslek Yetkisinin Verilmesi ve Yetkinin Yenilenmesi” başlıklı ilk oturumunun tartışma bölümünde, söz istedikleri halde kendilerine söz verilmemesi üzerine sinirlenen Mimarlar Odası Ankara Şubesi Öğrenci Komisyonu ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi Öğrenci Komisyonu üyeleri toplantıyı terk etti. Nimet Özgönül ve Kubilay Önal tarafından sakinleştirlen öğrenciler, “Dün de söz istedik ama öğrenci forumunda konuşursunuz, diye söz vermediler. Öğrenci forumunda mikrofon bir türlü elimize geçmedi“ diye konuştular.

İkinci günün son oturumu olan “Öğrenci Forumu”nu öğrenciler, yaptıkları sunumun kapsamına dair eleştiri almıştı.

“Değerlendirmeler”

Kurultay’ın değerlendirilmesinin yapıldığı “Değerlendirmeler” başlıklı oturumun keyifli geçeceğinin sinyalini veren oturum başkanı Doğan Hasol’un, “Bu oturum için bir buçuk saat ayrılmış. Sanırım yeterli olur. Oturumun konuşmacıları zaten çok az konuşan arkadaşlar: Oktay Ekinci, Mücella Yapıcı, Cafer Bozkurt ve Hakkı Öney” sözleri salonda kahkahayla karşılandı.

Oturuma eğitim süresi, eğitim kalitesi, mesleğe kabul edilme ve akreditasyon, yabancı mimar tutkusu, hükümetin bir mimarlık politikasının olmaması şeklinde mesleğin sorunlarının sıralayan Hasol şunları söyledi:

“Bize zaman zaman bu kötü yapılarda sizin de hiç payınız yok mu? O projelerin izinlerini sizler vermiyor musunuz? Türkiye’de on dört ilde ve o illere bağlı ilçelerde hiç mimar yok! Demek ki o izinleri biz vermiyoruz.”

Swissotel mi Dolmabahçe Sarayı mı?

Görsel ağırlıklı ve esprili sunumuna geniş açılı bir Dolmabahçe fotoğrafıyla başlayan Oktay Ekinci, Türkiye’deki mimarlık, yetki ve sorumluluk sarmalını Swissotel ve Dolmabahçe Sarayı’nı içeren bu fotoğrafın çok iyi anlattığını ifade ederek, “Mimarlık bu fotoğraftakilerin hangisini öz önüne alacak? Mimari anlamda beğenilen Swissotel’i mi, Dolmabahçe’yi mi yoksa Dolmabahçe’nin tepesine Swissotel’in yapılmasına yetki verenleri mi?” diye sordu.

Ekinci, Kurultay’da konuşulan şu üç konuya vurgu yaptı: “Mimarlık sanattır... Tasarlayarak uygulamadır... O halde bunun eğitimi de sanat eğitimi olmalıdır ve mimarlık okullarına öğrenciler puanla değil yetenek sınavı ile alınmalıdır. İkinci önemli nokta mimarlığın parsel ölçeğinde olmamasıdır. Mimarlık ile şehircilik eğitimi en azından ilk iki yıl birlikte olmalıdır. Mimar şehirciliği bilmezse parsele hapsolur, şehirciler mimarlığı bilmezse de zaten kentlerimizin durumu budur. Ayrıca mimarlık, kültürün ifadesidir; kültür de toplumsal bir yaşamın ürünüdür.”

“Daha az mimarlık ve daha fazla felsefe”

Kurultay’ı mimarlık ortamının daha iyiye yönelmesinin bir çabası olarak gördüğünü dile getiren Mücella Yapıcı, ayrıca değişen mimarlık alanına hiç değinmediği için Kurultay’ı eleştirdi.

Kurultay’ın genel bir değerlendirmesini yaptığı konuşmasında “Mimarlık bir sanattır, kültürdür. Evet, katılıyorum. Fakat günümüzde artık kültür, sanat ve hatta eğitim, endüstri haline gelmiştir. Kapitalizme açılan alan artık mekanın ve mimarın kendisidir” diyen Yapıcı’nın, mimarlık mesleğinin felsefe ile olan bağının tarihin hiç bir döneminde, bugünkü kadar koparılmadığını vurgulayarak söylediği “daha az mimarlık ve daha fazla felsefe” sözleri alkış aldı.

Mimarlık ve eğitim üzerine konuşan Cafer Bozkurt’un “Bugün medyanın yönlendirdiği bir mimarlık ortamı var. Mimarlığı medya tanımlıyor.” Sözleri dikat çekiciydi.

Daha önceki kurultaylara değinen Hakkı Öney ise SMG’nin zorunluluğa dönüşmesi istedi. Öney, “Mesleğe Kabul Kurumu”nun kurumunun bu kurultaya kabul edilerek, hemen kurulması gibi eğitim ve meslek alanına dair pek çok öneri de bulundu.

Üçüncü günden notlar...

* ”Kamuda Mimarlık Hizmetleri” başlıklı oturumu yöneten Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Nimet Özgönül, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından Mimarlık Yasası oluşturma çabalarını olumlu olarak değerlendirerek, bu konunun da irdelenmesi gerektiğini ifade etti. Doğan Hasol da mimar olan Bakan’ın iyi şeyler yapabileceğini söyledi.

* Aynı oturumda değerlendirme yapan Gazi Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim görevlisi Aziz Konukman, neoliberalizmin çatladığı böylesi bir ortamda “İyi ki Ankara’da Türk-İş var” sloganına atıfta bulunarak “İyi ki TMMOB var, iyi ki Mimarlar Odası var” diye sözlerini tamamladı.

* Galataport'un ve Zaha Hadid’in Kartal projesinin yüksek sesle tartışılmasını isteyen Ekinci, yaşadığı bir olayı aktardı: "Bir gün, bir gazeteci Zaha Hadid'in projesini nasıl bulduğumu sordu; kendisine benziyor dedim".