Mimarlık Pratiğini Genişletmek için 'Konutların İkinci Yaşamı'nı Düşünmek



LAN Architecture'ın, ürettiği yapıların ikinci yaşamını göz önünde bulundurarak, mimarlık pratiğinin bakış açısını genişletmeye çalıştığına değinen Umberto Napolitano, Résidence Etudiante (Paris), 72 Logements (Bègles), Neue Terrassen Hamburg (Hamburg) ve LAN 489 Mina el Hosn (Beyrut) projeleri hakkında bilgi verdi.

Toplamda 150 öğrenci stüdyosunu içeren Résidence Etudiante'ta, boşlukları optimize ederek, öğrencilere daha fazla ortak alan sunmayı amaçladıklarını belirten Napolitano, sunumunda; avlu, bisiklet parkı, oditoryumun yer aldığı bir patio ve teraslardan oluşan açık alan senaryosuna dikkat çekti.



72 Logements'ın ise, yatırımcılar için ciddi potansiyel ihtiva eden bir banliyö alanında yer aldığı bilgisini veren mimar, bir ay önce inşasına başlanan projenin, kullanıcının ihtiyaçlarına göre değişebilecek esneklikte kurgulandığını, sundurmaların daha sonra kapatılarak alan ihtiyacının karşılanabileceğini ekledi.



Yarışmayla master plan ve bina projesini elde ettikleri Neue Terassen Hamburg projesinden de heyecanla bahseden Napolitano, bir arada vakit geçirmekten hoşlanan Alman kullanıcılar için zeminde ortak alan kullanımına olanak tanıyan bir şemayı tercih ettiklerini söyledi. Komşu mahalle sakinlerinin de proje sürece dahil edildiğini ifade eden Umberto Napolitano, tekil ailelere hizmet edecek olan dairelerin her birinin ayrı bir iç mekan tasarımına sahip olduğunu dile getirdi.

Konu Başlıkları Burada Görünecek

"Beyrut siluetine müdahalede bulunmak ciddi bir saygı gerektiriyordu"

Napolitano'nun Konut Konferansı katılımcıları ile paylaştığı son proje, hızlı bir dönüşüm geçiren Beyrut'ta gerçekleştirdikleri LAN 489 Mina el Hosn idi. Proje kendilerine geldikten sonra, Beyrut'u tanımak için 6 ayı bu kentte geçirdiğini belirten mimar konuşmasını şöyle sürdürdü:



"Beyrut'un en yüksek yapısına imza atacaktık. Ama bu yapı, hemen yakınında yer alan savaş tanığı kuleyle aynı kütleye sahip olacağı için bu bağlam bizi biraz ürküttü. Son kent içi savaşın yaşandığı Beyrut'taki kuleler tamamen tahrip olmuştu. Kent siluetine yeni bir bina eklemek ciddi bir sorumluluk ve saygı gerektiriyordu. Bunun için çok sayıda yuvarlak masa toplantısı yaptık. Sonuçta; Roma, İstanbul, Şam gibi farklı kent kültürlerinin harmanlandığı Beyrut'u ve burada yaşayanları yansıtacak bir cephede karar kıldık ve kentin kartografyasını yansıtan çelik kabuklu bir kule tasarladık."