Mimarlık ortamındaki bu sorunların kaynağı mimarlık eğitimi
mi?
İlke Tekin: Mimarlar okuyorlar ama okuduklarını ne kadar o alanın içine girerek okuyorlar, okuduklarını ne kadar anlıyorlar ve kendi biçim dünyalarının içine ne kadar dahil ediyorlar tartışılır. Diğer disiplinlerde kullanılan kavramlar o metinlerin içinde bambaşka konular içinde başka anlamlarda ele alınırken mimarlığın alanına keyfi bir biçimde sokulmaya çalışılıyor. Piyasadaki mimarlık ortamından önce bir entelektüel alan yaratmak isteyen eğitimciler yüzlerce kavramın çukurunda öğrencilere bir özgürlük alanı vermeye çabalarken bu keyfilik alanını veriyorlar ve onlara ego pompalıyorlar. Ama bu alanın içi boş ve mimarlığı bir anlamsızlığın içine sürüklüyor. Öğrenciye o kadar fazla yükleme yapılıyor ki öğrenci o kadar çok şey olamayıp hiçbir şey olarak mezun oluyor.
Mimarlık eğitiminde pompalanan egoyla sürekli mimarın, mimarlığın büyük bir gücü olduğu vurgulanıyor. Mimarlığın kent mekanını üreten diğer aktörlerden sadece biri olduğu gerçeğini görmek gerek.
Hakkı Yırtıcı: Nasıl “Island” filminde klonlara, beyin yıkama sahnesinde sürekli “sen özelsin” diyorlar, mimarlık öğrencilerine de sürekli aynı şey söylüyoruz; “sen özelsin”. Bunu önce böyle olmadığını, mimarlığında piyasa üretimi, onun kuralları ile hareket ettiğini kabul edelim ki sonra bunların üzerine yeni bir bilgi alanı oluşturulabilsin.
İlke Tekin: Belki de çok büyük sözler söylememek gerekiyor. Çünkü mimarlık söylem üretmek değil, mekan üretmektir.