Mimarlık İkonlarının Kapı Kolu Markası Olivari Tasarım Klasikleriyle Hafele’de…
Olivari’nin yüz yıl önce İtalya’da başlayan öyküsü,
modern mimarlığın dönüm noktalarına da tanıklık eder.
Olivari’nin kapı kolları, mimarlık ve tasarım akımları, stil,
malzeme ve üretim teknikleri açısından dönemin mimarisinin en küçük ölçekte
ifadesi. Velasca Tower (1956)’dan Daniel Libeskind imzalı
Denver Museum (2010) ve Steven Holl imzalı Linked
Hybrid (Beijing) binasına, Toyo Ito’nun Japonya Omotasendo’daki
Tod’s mağazasından Peter Marino tasarımı Chanel
mağazasına (Los Angeles) birçok önemli mimarlık eserinin kapı kolları
Olivari imzasını taşıyor. Yenilikçi mimari stillerini teknik mükemmellikle
yorumlayan Olivari’nin bugün bile üretilen tasarım klasikleri Häfele’nin öncü
kimliğiyle de örtüşüyor.
Bauhaus akımının
öncüsü Walter Gropius’un sanat, zanaat ve endüstriyi birleştiren silindirik kapı
kolu, Gio Ponti imzalı anodize alüminyumdan ilk seri üretim kapı kolu, Joe
Colombo’nun geleceğin evi için tasarladığı plastik kapı kolu, Rodolfo Dordoni,
Vico Magistretti, Alessandro Mendini, Richard Sapper, Andrea Branzi ve Paolo
Portoghesi gibi o döneme damgasını vuran birçok tasarımcının yalın çizgilere
sahip kapı kolları, bugün bile güncellenerek üretiliyor.
İnsanın bina ile temas noktası olan
kapı kolu, mimarinin en küçük ölçekte ifadesi. Yaşadığımız ortamda günlük
işlerimizi zorlaştırma ya da kolaylaştırma özelliğiyle gerçekten ergonomik
olması beklenen kapı kolu, mekana girerken evimizin ya da ofisimizin stilini
belirleyen en önemli detaylardan biri. Ayrıca insanın binayla ilişki kurduğu en
önemli nokta. Olivari ve tasarımcıları, sadece yenilik adına yapılan bilimsel
araştırmalar yapmanın değil, insan ve çevresi için yeni yaşam deneyimleri
yaratmanın yollarını keşfediyor.
Mimarlığın mihenk taşları ve Olivari
Ilk seri üretim kapı kolunun yaratıcısı olan Olivari 1920’lerde, geçmiş
yüzyılların stillerini ve motiflerinin biçim ve ölçek açısından standardize
edildiği bir dizi kapı kolu tipi önerir. Sektörden bağımsız stilistik yaklaşımı
içeren bu ürünler, seri üretimde kırılma noktası oluşturur. Walter Gropius’un
biçimsel ve yenilikçi konseptlerinin seri üretime uyarlanmasıyla sanat, zanaat
ve endüstriyi birbirine yaklaştıran teorik düşüncelerini gerçek bir objede
hayata geçirdiği silindirik kapı koluna dek... Gropius’un ‘soyut’ arketiplerinin
gücü ve geometri ve organik arasındaki uzlaşma Horta ve Gaudi’den gelen
‘natüralistik’ örneklerinin yanında, tüm İtalyan tasarımları gibi kapı
kollarında da sonsuz bir esin kaynağı olur.
Gio Ponti’nin 1937’de İtalyan otokrasisinin 20. yılında Uluslararası Sergi
için tasarladığı Olivari’nin anodize alüminyum denemeleriyle yaratılan ilk seri
üretim kapı kolu ve Marcello Piacentini'nin Milan Palazzo di Giustizia
(1932-1938) için geliştirdiği modeller yeni burjuva elitizminin de birer
göstergesidir.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, 1947 yılında Olivari, yeni İtalyan
mimarisini temsil edenleri yeniden oluşturur. 1950’lerde yapılan ürünler genelde
Mangiarotti’nin izinde Olivari’nin biçimsel ve teknik virtüözlüğünü yansıtan
organik tasarımlardır. Gio Ponti tasarımı Lama (1954)’da olduğu gibi kapı
kolları, insan ve bina arasında ilişki kuran bir protez gibidir.
Pop tasarımın yükselişe geçtiği 1971 yılında, Joe Colombo’nun The New
Domestic Landscape (MOMA, New York) sergisinin ‘Interiors’ bölümü için
tasarladığı Total Furnishing Unit büyük ilgi toplar. Aynı yıllarda Caccia da
Olivari için ilk plastik kapı kollarını yaratır ve post modern döneme geçiş
yapmış olur. Charles Jencks’in de ‘post-modern’ kavramını ilk kez kullanmasıyla
Modernizm’in parlak dönemlerinin de sonu gelmiş olur. Albini, Caccia Dominioni,
Gardella, Magistretti, Ponti gibi birçok İtalyan tasarımcı geçmişe referansları
olan, özgür formlar ve farklı semboller içeren mimarileriyle Jencks’ten önce
bunu hissetmiş gibidir. Paolo Portoghesi bunu ‘yasakların sonu’ olarak
tanımlar. Benzer olarak Olivari’nin ürünleri bu kültürel değişimin işaretlerini
verir. Post-modern fikirler sentetik reçinenin kullanılmasına dayanan projelerde
kendini gösterir. Küp ve silindir gibi yalın geometrik biçimler kullanmanın
ötesinde canlı renklerde plastik kullanılması son derece çağdaş bir uygulamadır.
Giorgetto Giugiaro'nun Pitagora (1985) kapı kolunda olduğu gibi... 1990’larda
Alchimia akımının öncüsü Vico Magistretti, Alessandro Mendini, Richard Sapper,
Andrea Branzi, Paolo Portoghesi gibi o döneme damgasını vuran birçok tasarımcı
Olivari’nin bugün hala üretimde olan ilk yalın modellerini tasarlar.
Alüminyumdan plastik ve çeliğe yeni
malzemeler, teknolojik gelişmeler ve yeni üretim teknikleri, mimari stilleri
etkileyen akımlarla birlikte biçimlenen Olivari kapı kolları, öncü kimliğini
bugün de sürdürüyor.