Mimarlardan Atatürk Orman Çiftliği Mücadelesinde Bir Kazanım Daha

(Fotoğraf: AA)

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk Orman Çiftliği alanlarında, Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetine, şartlı bağışına ve kamu yararına aykırı plan değişikliklerine karşı hukuki kazanımlar elde etmeye devam ediyor.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, bu kapsamda Etimesgut ilçesi, Erler Mahallesi, 130117 Ada 3 No'lu Parselde İdari Hizmet Alanı amaçlı 1/10.000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1.000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın iptali için dava açmıştı.

Ankara 16. İdare Mahkemesi, alanda daha önceki yargı kararlarını yok sayan söz konusunu Etimesgut ilçesi, Erler Mahallesi, 130117 Ada 3 No'lu Parselde İdari Hizmet Alanı amaçlı 1/10.000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1.000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın hukuka aykırı olduğunu belirterek, dava konusu işlemi iptal etti.

Reklam Goruntulenme Bolumu

“Plan değişiklikleri üst ölçekli planlara, mevzuata ve hukuka aykırıdır”
Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi:

“Planların AOÇ misyon ve vizyonuna uygun olmadığı, Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetine aykırı olarak alanda yapılaşma öngörüldüğü, ağaçlandırma alanı olması gereken alanda üst ölçek plan kararları hiçe sayılarak ve Ankara 7. İdare Mahkemesi kararı gözetilmeden ‘idari hizmet alanı’ planının onaylandığı görülmektedir. Bu plan değişiklikleri şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına, hukuka ve mevzuata aykırıdır.  Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak bu gerekçelerle söz konusu plan değişikliklerini yargıya taşıdık. Ankara 16. İdare Mahkemesi,  karar gerekçesinde alana dair daha önceki yargı kararlarına atıfta bulunularak, ‘Dava konusu alana ilişkin olarak daha önce Ankara 7. İdare Mahkemesi'nin 19/11/2021 tarihli ve E:2019/396, K:2021/2142 sayılı kararı ile verilen iptal kararı, yukarıda anılan bilirkişi raporları ve dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazın tabi olduğu SİT statüsündeki değişiklikten dolayı imar planı yapılmasının koruma mevzuatı bakımından uygun olduğu görülmekte ise de; dava konusu planların planlama esasları ve plan hiyerarşisi bakımından 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı ilke ve esaslarına, planların kademeli birlikteliğine uygun olmadığı, taşınmazın AOÇ arazisinin bütünleyicisi olduğundan konumu nedeniyle imar planı ile getirilen 'İdari Hizmet Alanı' kullanımının AOÇ 1/10.000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı amaç ve hedeflerine aykırı olduğu ve planların kademeli birlikteliğinin sağlanmadığı, Sürdürülebilir Koruma Ve Kontrollü Kullanım Alanı koruma statüsüne göre parselde yoğun yapılaşmaya gidilemeyeceğinden 'İdari Hizmet Alanı' gibi bir tesisin yapılamayacağı, dava konusu plan değişikliklerinin bir önceki planın iptaline ilişkin Ankara 7. İdare Mahkemesi'nin 19/11/2021 tarihli ve E:2019/396, K:2021/2142 sayılı kararının gereklerine uygun olmadığı anlaşıldığından, Ankara ili, Etimesgut ilçesi, Erler Mahallesi, 130117 Ada 3 No'lu Parselde İdari Hizmet Alanı amaçlı 1/10.000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1.000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nda hukuka ve mevzuata uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir’ ifadelerine yer verilmiştir. Mahkeme alanda idari hizmet alanı adı altında yoğun yapılaşmaya gidilmeyeceğinin altını çizmiştir.”

Bilirkişiler: Alan tarihi, kültürel ve doğal özellikleri dikkate alınmadan yapılaşmaya konu edilmiştir
Açıklamada ek bilirkişi raporunda yer alan, “Dava konusu plan ile alana getirilen kullanım kararının, yapılaşmaya yönelik bir kentsel kullanım olarak açık yeşil alan kullanım türünden oldukça farklı bir tanım içerdiği, böyle bir kullanım türünün AOÇ alanı kuruluş amaçları ve dolayısıyla Koruma Amaçlı İmar Planı genel hükümlerinden de farklı bir içeriğe sahip olduğu, -Alanın sit alanı bütünü ile kurduğu tarihi ve doğal etkileşiminde, kent bütünü ile kurduğu ulaşım, sosyal donatı, erişilebilirlik, teknik alt yapı gibi hususlara ilişkin etkilerinin oluşturabileceği risklerin ortaya konularak alınması gerektiği, bu bakımdan dava konusu plan çalışmasının gerek AOÇ arazileri gerekse kent ile parça-bütün ilişkisini bozduğu, -Plan kararının, bütüncül değerlendirmeler sonrasında alan özelinde üretilmesi gerektiği, dava konusu alanın gerek tarihi ve doğal özellikleri gerekse de kentsel açık yeşil alan sisteminin bir parçası niteliğinde olduğu, yapılaşmaya konu edilmemesi gerektiği, bu bakımdan herhangi bir korunan alan olarak değerlendirip yapılaşmaya ilişkin plan kararı üretilmesinin oldukça hatalı olduğu, -Planda getirilen kullanıma ilişkin seçilebilecek oldukça fazla alternatif alan var iken, 12/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda da değinildiği üzere kuruluş amaç ve felsefesi, tarihsel ve doğal değerleri bakımından AOÇ'nin bir tane olduğu, alana getirilen plan kararlarının AOÇ kuruluş amaç ve hedefleri doğrultusunda yapılması gerektiği, ancak, plan kararı ile getirilen kullanımların, AOÇ kuruluş amaç ve hedefleri doğrultusunda belirlenen kullanımlar dışında olduğu, -Dava konusu olayda alanın tarihi, kültürel ve doğal özellikleri dikkate alınmayarak yapılaşmaya konu edildiği ve üst ölçekli plan ve kent bütünü ile kurgusunun dikkate alınmadığı, dava konusu alanın Eskişehir Yolu, İstanbul Yolu, Sakıp Sabancı Bulvarı, Şaşmaz Bulvarı gibi oldukça yoğun insan ve araç trafiğinin yaşandığı bir bölge olduğu, bölgeye yapılaşmaya konu yeni bir kullanım kararı getirilmesinin ise söz konusu araç ve insan trafiğini artıracağı, teknik altyapı hizmetlerinde (enerji, su, katı atık, atıksu vb. gibi) yetersizliklere neden olabileceği, alanın Ankara kent merkezinin sahip olduğu tek yeşil açık alan özelliğinde olduğu, söz konusu plan kararının emsal teşkil edebileceği ve tek açık yeşil alana yapılaşma baskısı oluşturacağı, dava konusu kullanım kararına ilişkin alternatif alanlar var iken ve gerekli bütüncül bir alan araştırması yapılmadan kent merkezinde kalmış oldukça yoğun bir bölgenin seçilmesinin yanlış bir plan kararı olacağı” ifadelerine de dikkat çekildi.