Mimar Oktay Ekinci, bugün cumhuriyet gazetesindeki “’Yaşam mimarı’ ve Mimarlar” isimli köşe yazısında, Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu’nun Mimarlar Odasına yönelik sert sözlerine yanıt verdi. Ekinci, "Giderek ünlenen emlak tüccarları Ali Ağaoğlu bir yandan “Yaşam Mimarı”yım diye övünürken öte yandan da mimarlara yüklenmeden edemiyor!" dedi.
Ekinci’nin işte o yazısı:
‘Yaşam Mimarı’ ve Mimarlar
Giderek ünlenen emlak tüccarları Ali Ağaoğlu bir yandan “Yaşam Mimarı”yım diye övünürken öte yandan da mimarlara yüklenmeden edemiyor!
Anımsarsanız, “İstanbul’un son ormanları”nı da kemirecek “Maslak 1453”ün reklamlarında projeleri yerlere attı; bu görgüsüzlük “asıl mimar”ın kendisi olduğunu “ima” etmek içindi… Aynı “şımarık”lıkla şimdi de Mimarlar Odası’na çatıyor! Çünkü kente ve çevreye zarar verecek “ayrıcalıklı” projelere dava açan oda, hem mimarlığın onurunu hem de toplumsal çıkarları savunmaktan ödün vermiyor.
Bunu hazmedemeyen sözde “yaşam mimarı” ise Dubai’deki satış ofisinin açılışında bakın neler söylüyor: “Elimde olsa Mimarlar Odası ve sivil toplum örgütlerini kaldırırım.” (3 Mart-gazeteler)
Sadece bu sözüyle bile odaları “susturma” yasaları hazırlayanlarla kol kola olduğunu gösteren Ağaoğlu, “kasalarındaki trilyonlarla ne yapıyorlar?” dediği “TOBB de kapatılsın” buyruğuna bakın TMMOB’ye bağlı meslek odaları için neler eklemiş: “Her projeden tasdik harcı, her mimardan aidat alarak, her plana dava açıyorlar. Yargı da onlara çanak tutuyor.”
‘Kollanan’ tüccar
Ekonomi tarihimize “imar rantı sevdası”yla geçecek bu dönemin “kollanan”ları arasındaki emlak tüccarının “yağmaya dur” diyen yargıya hakaret etmesine Mimarlar Odası yanıt verdi: Dubai konuşmasına “Ağaoğlu’ndan Sert Sözler” başlığıyla sayfalar ayıran medyanın, aynı sayfalarda “kısa haber” bile yapmadığı açıklamada şunlar vurgulandı:
“Bu hezeyanın temel nedeni, TOKİ’nin hazırladığı planın açıkça doğa yağmasına neden olacağının kanıtlanmasından ötürü bağımsız yargı tarafından iptal edilmesidir.”
Peki, şan ve servetini adaletin “hayır” dediği talan yatırımlarına borçlu olan bir tüccar, acaba kimlerden cesaret alarak kamu kuruluşu niteliğindeki odaları “kapatırım!” diyebilmektedir?
Anayasada açıkça “mesleğin ve halkın çıkarlarını korumak”la görevlendirilen odalara böylesine aşağılayıcı sözler söyleyebilmek, hangi “müteahhitlik etiği”ne sığmaktadır?
Yanıt yine Oda’nın açıklamasından: “Doğanın ve yaşam alanlarının yağmasına yönelik yasaların hazırlanmasında demokratik katılımcı yöntemler yerine, halkı, sivil toplumu, meslek odalarını dışlayan, uyarıları bile kale almayan yönetimler, Ağaoğlu’na ilham kaynağı olmaktadır.”
İkinci soru içinse “edep dahili”nde ancak şu söylenebilir: Talan projesi dışındaki kamuya ait ormanda müşterileri kandırmak amacıyla at koşturmak, dolandırıcılıkla konut pazarlamak değil de nedir? Bu bile müteahhitlik bir yana, geleneksel “ticaret etiğinden yoksun”luğun göstergesidir..
Bakalım yakında TBMM’ye sunulacak yeni anayasada, “meslek odalarını güçlendirmek” mi, yoksa zaten kısıtlanan yetkilerinin sözde demokrasi adına “tümüyle budanması” mı hedeflenecek?
Ağaoğlu bunu da açıklarsa, şimdiden öğrenmiş olacağız..."