"Gürültüye maruz kalan insan sağlıklı olamıyor"
Konferansın açılışını gerçekleştiren Şişecam Düzcam Pazarlama Grup Müdürü Ebru Şapoğlu, gürültünün tanımını yaparak, "Gürültü, istenmeyen, insanı rahatsız eden ses olarak tanımlanıyor. Genel olarak tüm gürültüler insanı olumsuz etkilemektedir" dedi.
Ebru Şapoğlu
Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlıklı insan tanımının bedenen, ruhen ve zihnen iyi olma hali olduğunu vurgulayan Şapoğlu, "Gürültüye maruz kalan insan sağlıklı olamıyor. Yapılan araştırmalara göre, gürültü, kızgınlık, sıkıntı, uyku sorunu gibi sonuçlar doğuruyor. Gürültünün artması neticesinde ise kalp atışları ve solunum değişiyor" diye konuştu. Şapoğlu, tüm bu etkenler ışığında gürültüden uzak kalmak adına teknolojiden ve yeni malzemelerden faydalanmanın önemine değindi.
"Tasarım yaparken ses peyzajı unutulmamalı"
Konferansa "Tasarımın Sesi ya da Sesin Sesi" başlıklı sunumuyla katılan ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi, Akustik Danışman Prof. Dr. Arzu Gönenç Sorguç, duymanın 24 saatlik bir eylem olduğunu ve buna anne karnında başlandığını söyledi.
Arzu Gönenç Sorguç
Kötü tasarım, yanlış malzeme seçimi ve çevresel etkenler nedeniyle zamanla seslerin kaybedildiğini ifade eden Sorguç, "Nasıl ki peyzaj varsa bir de ses peyzajı var. Kentin de sesi var. Bunlar göz önünde bulundurularak tasarım yapılmalı" dedi.
"Kenti duymak için sese kapı açmak gerekir"
Suyabatmaz Demirel Mimarlık Kurucu Ortağı Yüksek Mimar Hakan Demirel, "Mimarın Gürültü ile İmtihanı" başlıklı konuşmasında, gürültü konusunu sinema salonu ve gayrimenkul projesi olmak üzere iki farklı örneklem üzerinden açıkladı. Gürültü konusunda farklı bir bakış açısı sunan Demirel, "Gürültüye kapıyı kapattığınızda tüm sesleri de engellemiş olursunuz. Oysa kenti duymak için sese kapı açmak gerekir. Çünkü gürültüyü sahiplenmek kenti sahiplenmek anlamına gelir" dedi.
Hakan Demirel
"Sıradanın içindeki müziği yakalamak gerek"
Yazgan Mimarlık Kurucu Ortağı Kerem Yazgan, "Şehri Dinlemek" başlıklı sunumunda, gürültü ile olan ilişkimize farklı bir açıdan yaklaştı. Sıradanın içindeki olağanüstü fikrinin bize farklı bir bakış açısı kazandırdığını belirten Yazgan, "Farkı dinleyerek bulabiliriz, bunun için de hayatımızı oluşturan parçalara odaklanmamız gerekir. Gürültü, şehri keşif biçimimize bağlı olarak değişir. Sıradanın içindeki müziği yakalamak gerek. " dedi. Yazgan, daha sonra Londra'daki 'Sound Taxi' ve Hırvatistan Zadar'daki 'Sea Organ' gibi kentteki gürültüyü farklı bir sese dönüştüren tasarımlardan örnekler sundu.
Kerem Yazgan
"Bir gün hepimiz evimizden olabiliriz"
Öncüoğlu Mimarlık Yönetim Kurulu Üyesi Y. Mimar Önder Kaya ise "Kentte Gürültüyle Yaşamak" adlı konuşmasında, kendi evinde yaşadığı gürültü sorunundan hareketle, ülkemizde mimarlar dahil, gürültü konusunda farkındalığın zayıflığına dikkat çekti. Proje yaparken güneş, rüzgar, günışığı analizlerinin yapıldığını, yalıtımın hesaba katıldığını belirten Kaya, gürültü faktörünün ise çoğunlukla göz ardı edildiğini ekledi. "Türkiye'de bu konuda yönetmelik var ama zorunluluk yok. Mimar ve yatırımcı olarak sizin hassasiyetinize kalmış bir konu" diyen Kaya, gürültüsüz bir ortamda yaşamak için sessiz bir yerde ev aldığını, ancak 4 yıl önce evin 60 metre yakınından geçirilen 10 şeritli yolun bu huzuru tamamen bozduğunu belirtti.
Önder Kaya
Kaya, "Bir gün hepimiz bu sorunla karşı karşıya kalıp evimizden olabiliriz. Çoğumuz bunun farkında değiliz. Benim de başıma gelmese fark etmeyecektim. Gürültü sağlığa zararlıdır, tedbir almamız lazım." diyerek, kentleri planlarken altyapı kadar gürültüyü de dikkate almamız gerektiğini vurguladı.