Geçtiğimiz hafta Ankara’daki Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) "çirkin ve
estetikten yoksun bir yapı" olduğunu ve yıkıp yeniden inşa edeceklerini
açıklayan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a yanıt Mimarlar Odası’ndan
geldi. "Türkiye Uygarlıklar Müzesi’ne evet, bunu bir başka kültür yapısını
yıkarak yapmaya hayır" diyen Mimarlar Odası'nın açıklamasında şu ifadelere yer
verildi:
"Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Ertuğrul Günay, basın mensuplarının sorularını
yanıtlarken, Ankara / Atatürk Kültür Merkezi’ni "...çirkin ve estetikten
yoksun..." sözcükleriyle tanımlayarak, yapının yıkılacağını ve yerine onun 5
misli büyüklüğünde yeni bir müze yapılacağını açıkladı. Mimarların meslek odası
olarak önce şunu hatırlatmalıyız: Evrensel ve ulusal mimarlık söyleminde
"çirkin" sözcüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle Sn. Bakan’ın Atatürk Kültür
Merkezi’ni "...çirkin ve estetikten yoksun..." sözcükleriyle tanımlaması,
yapının yıkılacağını ve yerine onun 5 misli büyüklüğünde yeni bir müze
yapılacağını açıklaması, giderek alıştığımız ardı olmayan, bilgi ve belge ile
beslenmemiş, cılız bir söylem olmanın ötesine geçememiştir. Bu sözcük sübjektif
bir değerlendirmenin ürünüdür ve bu nedenle kamusal nitelikli bir yapının
ortadan kaldırılması için ne yeterli ne de geçerli değildir. Sayın Bakan’ın bu
sebep/sonuç ilişkisinden yola çıkıldığında ülkemizdeki birçok yapıyı kişisel bir
değerlendirme ile yıkmak mümkün olacaktır.
Sayın Bakan Atatürk Kültür Merkezi’ni yok ederek, bizden sonraki nesillerin
Cumhuriyeti mimarlık yapıtları üzerinden okumalarını engellememeli, onların
kendi değerlendirmelerini yapmalarına olanak sağlamalıdır. Sayın Bakan, bu
yapının bir ulusal proje yarışması sonucu elde edilen projeye göre yapıldığını,
döneminin kültür merkezi anlayışının bir ürünü olduğunu ve en azından bu
niteliği ile Cumhuriyet mimarlığının bir belgesi olmayı hak ettiğini herhalde
bilmektedir. Bu ve benzeri belgeler, kişisel değer yargılarıyla yok
edilmemelidirler.
Sayın Bakan Atatürk Kültür Merkezi’nin, Türkiye’nin mimarlık tarihiyle
bağdaşmayan bir yapı olduğunu söylerken tüm tarihsel, sanatsal ve bilimsel
doğruları bir anda gözardı etmiştir. Bu yargıya varılması için binlerce yıla
yayılan ülke mimarlığının araştırılması ve yorumlanması gerektiği
unutulmamalıdır.
Türkiye’nin 22 yıl önce yapılan bir yapıyı, hangi nedene dayalı olursa olsun
yıkma lüksü yoktur. Türkiye mevcut yapı stokunu özenle korumalı ve
kullanmalıdır. Akılcı ve kamu yararına yaklaşım, yapının işlevini en etkin ve
yeterli düzeyde yerine getirmesini sağlamak olmalıdır. Ekonomik açıkları giderek
büyüyen bir ülkenin başka seçeneği yoktur.
Sayın Bakan’ın Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkarak Türkiye’nin müze sorununu
çözeceğine olan inancını çok ciddi bir yanılgının ürünü olarak görüyoruz. Sayın
Bakan, gelecek sene 'Türkiye Uygarlıklar Müzesi'nin açılacağını bildirmiştir.
Mimarlar Odası bu girişimi olumlu bulmaktadır. Ancak bu çok önemli projenin ele
alınması sürecinde, var olan müzelerin daha yeterli hale getirilmeleri, daha
sağlıklı ve çağdaş bir görünüm ve kullanıma kavuşturulmaları da düşünülmeli,
yeni müze projesi bir başka kültür yapısının yıkımı üzerine kurgulanmamalıdır.
Daha sonraki süreçlerde, bir başka sayın yöneticinin "Tüm Ülkemiz Bir Müzedir"
sloganını benimsememesi halinde "Türkiye Uygarlıklar Müzesi" yıkılacak
mıdır?
Sayın Bakan’ın kültür kurumlarının endişelerini gidermesini; bu önemli
girişimin kültür yapılarının yıkılması yönündeki tartışmalarla gölgelenmemesini;
çözüme yönelik süreçleri ilgili kurum ve kişilerle paylaşmasını diliyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası;
Herhangi bir kamu etkinliği için yeni mekân gerektiğinde, bu gereksinmenin
öncelikle mevcut yapı stoku ile karşılanmasına çalışılmasını;
Evrensel ve ulusal tasarım söyleminde yeri olmayan yakıştırmalarla kamusal
yapıların yıkılmamasını;
Ülkenin kültürel yaşamında önemli roller oynayabilecek program ve bu
programların gerektirdiği mekânların oluşum süreçlerinin ilgili tüm kesimlerin
katılımıyla gerçekleştirilmesini ve ortaklık sağlanarak hayata geçirilmesini
dilemektedir."