İller Bankası çalışanı Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin verdiği İller Bankası mücadelesi nedeniyle hiçbir gerekçe sunulmadan Diyarbakır’a sürgün edildi. Hukuksal süreç başlatan Mimarlar Odası Ankara Şubesi, İller Bankası’nda inşaatı tamamlanmamış yapıya çalışanları taşıyarak insanların can güvenliğinin tehlikeye atılmasına dair basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ünal Kara, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Atakan, Muteber Osmanpaşaoğlu, Songül Üzgün ile Yapı Yol Sen Sendikası Ankara Şube Başkanı Hasan Akbaba ve Yapı Yol Sen Sendikası Genel Sekreteri katıldı.
İller Bankası Genel Müdürü Yusuf Büyük kendi gidişinin biletine imzasını atmıştır
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “İller Bankası Merkez Ankara’da inşaatı bitmeyen binaya 300 personeli apar topar taşıyarak devlet memurlarının can güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Yaşanan hukuksuz durumu görüntüleyen Yönetim Kurulu Üyemiz Ali Atakan'ın aynı gün aynı saatler içerisinde Diyarbakır'a sürgün edilmesi kabul edilemezdir. Cumhuriyetin bütün kurumlarında uygulanan yanlış politikalara karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Sürgünler ve baskılar bizi susturamaz, yıldıramaz. Bu sürgün kararına imza atan İller Bankası Genel Müdürü Yusuf Büyük kendi gidişinin biletine imzasını atmıştır. Bu hukuksuz kararı yargıya taşıyacağız. Yargı gereken cevabı verecektir. Cumhuriyet’in hiçbir mahkemesinin çalışanların sağlıksız koşullarda çalıştırılmasının fotoğrafını çekip kurumunu uyardığı için, kamu görevini yapan kişinin sürgüne gönderilmesine, aile bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğinize inanıyoruz. İktidar gidiyor, giderken de zulmünü artırıyor artırsın ki sonu daha da yakınlaşsın. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak İller Bankası’ndaki diğer bütün hukuksuz süreçler gibi bu işinde peşini bırakmayacağız. Mücadele etmekten yılmayacağız. İller Bankası Genel Müdürü Yusuf Büyük, İller Bankası’nda bakana 10 milyonluk saray yavrusu yapılmasına ve Atatürk heykelinin kaldırılmasına ilişkin yaptığımız açıklamalara, bürokratlarla, politikacılarla benimle uğraşmasınlar bu işin sonu iyi olmaz diyerek aba altından sopa göstermeye çalışmıştı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin hakikati söylemesi ve verdiği mücadeleden kaynaklı yönetim kurulu üyemiz Ali Atakan sürgün edilmiştir. Diyarbakır da ülkemizin güzide kadim bir kentidir. Orada çalışmaktan mutluluk duyarız, ancak kendi isteğimizle gidersek. İsteğimizin dışında gerçekleşen bir görevlendirme sürgündür, kim olursa olsun bu sürgüne karşı mücadele etmek de boynumuzun borcudur. Direnişimize devam edeceğiz.” dedi.
Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Macunköy’deki İller Bankası, kent suçu olan ve hukuksal süreci devam eden inşaat halindeki Merkez Ankara projesine taşınmıştır. Cumhuriyetin ilk kurumu İller Bankası kurumu da Merkez Ankara’dan bir blok satın alıyor. Yönetim Kurulu Üyemiz Ali Atakan’ın da çalıştığı İller Bankası Macunköy Tesisleri boşaltılarak İklimlendirme Müdürlüğü’ne verilmesi öngörülüyor. Dolayısıyla acilen çıkartılmaları gerekiyor. Çünkü oradaki bürokratların sıcak koltuklara oturması gerekiyor. Onun içinde Macunköy Tesislerinde çalışan İller Bankası çalışanları henüz inşaatı tamamlanmamış Merkez Ankara’nın bloğuna taşıyorlar. İnsanda biraz vicdan olur inşaatı devam eden bir yere siz 300 çalışanı gönderip hizmet üretmesini beklemezsiniz. Eğer çalışanları gönderecekseniz, İller Bankası Genel Müdürü Yusuf Büyük önce siz sıcak koltuğunuzdan kalkacaksınız o inşaatı devam eden noktada sandalyede oturmayı göze alacaksınız ki bunu memurunuzdan isteyebilesiniz. Bütün inşaatlar devam ediyor ve işçiler çalışıyor, iş güvenliği ve iş sağlığı açısından orada kamu hizmeti üretilmesinin mümkün olmadığı bir yapıdan bahsediyoruz.”
Candan, bugüne gelen süreci ise şöyle özetledi: “İller Bankası ve kamu kurumları yanlış yapmaya ve rant politikalarını Cumhuriyet kurumlarını yok etmeye devam ettikçe Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak bu süreci takip edecek ve kamuoyuyla paylaşacağız. Bütün süreçler kamuoyuyla paylaşırken İller Bankası Yusuf Büyük’ün çeşitli bürokratlar ve çeşitli siyasetçiler vasıtasıyla Mimarlar Odası’na mesaj gönderdiğini bizimle uğraşmayın dediğinin de altını çizmek isterim. Diğer tarafından ikinci bir Cumhuriyet kurumu olan Ego Hangarları Ankara Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde iken tescil başvurumuz devam ederken bir gecede yıkıldı. Bu alan TOKİ’ye 2013 yılında 500 milyona satıldı. Sonra Gökçek’i devre dışı bıraktılar TOKİ bu alanı 600 milyona bir yıl sonra Emlak Konut’a sattı. Sonra 2014 yılında arsa satışı gelir paylaşımı yoluyla Emlak GYO burada ihaleye çıktı. Merkez Ankara inşaatı, Başkent’in bağrına saplanmış büyük bir kent suçu öbeği olarak karşımıza çıktı. 2015 yılında Pasifik İnşaat aldı ve yapmaya başladı. Bunlar Ziraat Bankası’ndan aldıkları borçları ödeyemedikleri için Ziraat Bankası Next Nevel AVM’ye el koydu Ankara’nın en önemli yerinde kentin bütün kaynakları kullanılarak kentin sistematiğini bozarak yapılan Merkez Ankara, çevresini de dönüştürdü. AKM alanlarını Merkez Ankara satılsın diye Millet Bahçesi haline getirdiler. Merkez Ankara Cumhuriyetin kültürel mirası EGO Hangarlarını yok ederek devasa bir kent suçu yapısına dönüştü. Ankara’nın bütün kaynağını sömüren bu inşaatın satışları da gerçekleşmeyince kamu yine devreye giriyor ve kamu kurumlarına kiralamalar başlıyor.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı göreve davet ediyoruz
Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı’nı göreve davet eden Candan, İller Bankası’nın taşındığı Merkez Ankara’nın fotoğraflarını göstererek şunları kaydetti: “Yusuf Büyük, çalışanları bu kent suçu mekanında inşaatı bitmemiş alanda kamu kurumu görevini yapmaya gönderiyor. Kendisi sıcak koltuğundan kalkmıyor. Kapısı olmayan içi yapılmamış elektriğin kesildiği asansöre binmesini istiyorlar asansörün düğmesine basılamadığı için bir görevli asansör kapağını açarak düğmeye basıyor. İller Bankası personeli ellerinde dosyalarla inşaatın arasında kamu hizmeti üretmeye çalışıyorlar. Her yerden kabloların fışkırdığı koridorlarda insanları çalışmaya zorluyorlar. Böyle bir kamu kurumu olabilir mi? Neydi sizin aceleniz Macunköy tesislerini kime peşkeş çekeceksiniz? Yusuf Büyük de utanmıyor sıcak koltuğunda oturmaya devam ediyor. Çalışma ve Güvenlik Bakanlığını göreve davet ediyoruz. İş Sağlığı Kanunu’na aykırı bir ortamda meslektaşlarımız ve İller Bankası çalışanları çalışmaya zorlanıyor. 657 sayılı devlet memuru kamu görevi yapar. Bunlar hükümetin Cumhurbaşkanlığı’nın memuru değildir bunlar devlet memurudur. Devletin malını mülkünü korur, gerekirse oradaki bürokrattan, siyasetçiden korur çünkü 657 sayılı yasa bunu öngörür. Devlet memurları devletin malını mülkünü korumakla orda çalışanların sağlığını korumakla, kamu yararı uygulamalar yapmakla yükümlüdür. Bunun üstüne kamu kurumu niteliğinde kurulmuş bir meslek örgütünün yöneticiyseniz iki kez kamu görevi yapıyorsunuz demektir.”
Özel güvenlik biriminin sistematik bir fişleme sürecinin aracı olduğu görülüyor
“Yönetim kurulu üyemiz Ali Atakan’ın, hem İller Bankası çalışanı hem Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesi olarak bu haksızlığı ve hukuksuzluğu belgeleyip İller Bankası’na vermek üzere 14 Aralık’ta fotoğraf çekerken peşine özel güvenlik amirleri adam takmıştır. Bu kişiler de Atakan’ın fotolarını çekip bunu üst amirlere kadar iletmiştir.” diyen Candan, şunları kaydetti: “Özel güvenlik biriminin de sistematik bir fişleme sürecinin aracı olduğu görülüyor. Bunlar sabah oluyor aynı gün Diyarbakır’dan bir anda İller Bankası’ndan 14 Aralıkta elemana ihtiyaçlarına dair bir yazı geliyor, ne kadar hızlısınız, aynı gün aynı saatler içerisinde yönetim kurulu üyemiz Ali Atakan’ın tayini Diyarbakır'daki İller Bankası’na çıkıyor. Madem bu kadar hızlı davranabiliyorsunuz şu binayı zamanında yapsaydınız da insanlar sağlıklı ortamda çalışsaydı daha anlamlı olmaz mıydı? Bu sürgün ve arkasındakiler, aslında AKP'nin rant politikasını, kültürel mirasları nasıl yok ettiğini, Cumhuriyet değerlerini nasıl çarçur ettiğini de ortaya koyuyor. Kurulan bu sistemde kamu görevi yapan, görevini hatırlatanlar baskıyla, zulümle susturulmaya çalışılıyor. Böylesi bir ekonomik kriz ortamında aileleri parçalıyorsanız inanılmaz derecede vicdansızsınız demektir. Biz bu olaylarla yeni karşılaşmıyoruz, bu iktidarın her türlü ranta politikasına karşı verdiğimiz mücadelede bütün yönetim kurulu üyelerimiz sorumluluk almıştır, ateşten gömlek giymiştir. Çünkü bizim Cumhuriyet’e senet olarak verilmiş diplomalarımız var. İller Bankası’nın bu son yaptığı sürgün tepemizin tasını attıran son noktadır. Orada çalışanın bir kılına zarar gelsin bunun sorumlusu İller Bankası Genel Müdürü Yusuf Büyük’tür, Çevre Şehircilik Bakanı’dır, bu iktidardır. Yürütmeyi durdurma süreci almak üzere bu kararı yargıya taşıyoruz. Aynı zamanda çalışma sosyal bakanlığına da buradan çağrı yapıyoruz, çalışanların güvenliği tehdit altındadır. Böyle bir inşaatta çalışma başlatılamaz. Ayrıca tespit yapıyoruz ve dava açıyoruz. İller Bankası Genel Müdürü ve imzası olan ve ajanlık yapan özel güvenlikçiler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Büyükşehir Belediyesi’ni de buradan göreve çağırıyoruz, sonuç itibariyle bu asansörler çalışmıyor, buranın iskanı belgesi var mı eğer iskan verildiyse bunu iptal edilmesi yapının mühürlenmesi gerekiyor. Çalışanların can güvenliği tehlikede. Bu bina henüz tamamlanmadı geçici kabulü bile yok insanlar geçici kabulü olmayan bir yerde çalıştırılmak isteniyor.”
Atakan, emir kulu, sünepe, pısırık bürokratlara boyun eğmedi
Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu da tepkisini şöyle dile getirdi: “Ali Atakan ile uzun zamandır İller Bankası yapısının yıkılmaması için sürdürdüğümüz mücadelede yan yanayız. Çok iyi hatırlıyorum, kendisiyle İller Bankası’nın yıkıldığı sabah ilk açıklamayı orada, alanda yapmıştık. Hiçbir zaman çalıştığı kurumun yanlış işlerinden dolayı konuşmaktan kaçınmadı, sözünü esirgemedi. Emir kulu, sünepe, pısırık bürokratlara boyun eğmedi; her zaman açıkça konuştu. Bugün, İller bankasının yıkıntıları üstünden sonra başka bir tozlu topraklı ortamda, geçici kabulü dahi yapılmamış bir binada diğer çalışma arkadaşlarıyla birlikte çalışmak zorunda bırakıldı. Oysa geçici kabul teknik bir olaydır, bir inşaat bittikten sonra kabul yapılır ancak ondan sonra oturulabilir hale gelir. Çok zorunlu hallerde ancak yüzde 5 eksiğiyle kabul yapılabilir ama bu kabul yapılırken çalışılabilir bir ortam olması gerekir. Kafanızdan sarkan kablolar, ayağınızın altından geçen borular olmaması gerekir, riskli bir inşaat asansörüne binmemeniz gerekir. Diğer türlü çalışanların buna tepki göstermesi gayet normaldir, hakkıdır. Hep birlikte bu süreci de bir şekilde atlatacağız, hak yerini elbet bulacaktır.”
Vakıflarda, tarikatlarda, cemaatlerde söz sahibi olan insanların kamu kurumlarına getirilmesi bugünkü neticelerin esas nedenidir
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen de “Kişilerin inisiyatiflerine bırakılmış keyfi bir yönetim var bu ülkede. Bugün Ekonomi Bakanı'ndan tutun da Merkez Bankası’na kadar kişilerin inisiyatifleriyle yönetilen ülkemizde geldiğimiz durum ortadadır. Vakıflarda, tarikatlarda, cemaatlerde söz sahibi olan insanların devletin kamu kurumlarında yetkili yerlere getirilmesi, bürokrasinin bu insanların iki dudağının arasına bırakılması bugünkü neticelerin esas nedenidir. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum da buna karşı mücadele verenleri nasıl yıldırılmaya çalıştıklarının bir örneğidir. Yönetim kurulu üyemiz, İller Bankası'na dair Şubemizin yürüttüğü mücadelelerde en başından beri hiçbir zaman sessiz kalmamıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu görevi gereği bütün kamu görevlerini yerine getirmiş içinde bulunduğu durumdan da her zaman kendisine vazife ederek bütün haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı çıkmıştır. Bunun bedelini ödetmeye çalışan, kurumu keyfiyetle yöneten müdürlere pabuç bırakacak değiliz. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak hem hukuki süreci yürüteceğiz, hem kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz. Hem de Ali Atakan’ın Diyarbakır’a gönderilmesi kararının durdurulmasını sağlayacağız. İller Bankası’nın Atatürk’ün kurduğu şekilde 1930’lardaki kurumsal yapısına dönmesi için hep beraber mücadeleye devam edeceğiz.”
Türkiye’nin imar kurallarını belirleyen kurumlar tarafından imar suçları işleniyor
Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Songül Üzgün de, “Artık kral çıplak! Her yönüyle kral çıplak bunu hepimiz görüyoruz. Bu ülkede sürekli suç işleniyor. Bu suçlar da devlet üzerinden işleniyor. Bugün bu vakada da gördüğümüz gibi Türkiye’nin imar kurallarını belirleyen kurumlar tarafından imar suçları işleniyor. Mücadeleye hep beraber devam edeceğiz kimse bizi bu yoldan geri döndüremeyecek.” dedi.
Yapı Yol Sen Sendikası Ankara Şube Başkanı Hasan Akbaba ise şöyle konuştu: “Ülkede tüm olumsuzlukların her kuruma sirayet ettiği bir dönemden geçiyoruz. Bu da hem kamu çalışanlarına hem de hakkı için yürüyen insanlara kadar sirayet ediyor. Dün sabah itibariyle bu gelişmeden haberimiz oldu. Burası adeta kaçak bir yapı, elektrik yok, su yok, iş güvenliği ve iş sağlığı yok, say say bitiremezsiniz. Ali Atakan hem Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi hem de Yapı Yol Sendikası üyesidir. Yetkililere sesleniyoruz, bu hukuksuzluğa ve bu işlemlere derhal son verin. Biz de sendika olarak bu sürecin takipçisi olacağız sonuna kadar takip edeceğiz ve mahkeme süreçlerini başlatacağız.”