Mimarlar Odası 42. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi
TMMOB Mimarlar Odası 42. Dönem Olağanüstü Genel
Kurulu, 15-17 Nisan 2011 tarihleri arasında 1000’i aşkın delege ve
üyesiyle Nevşehir-Ürgüp’te toplanarak, mimarlık hizmetlerinin
niteliğinin yükseltilmesi, haksız rekabetin önlenmesi, meslek pratiği, meslek ve
meslektaş sorunlarına ilişkin konuları değerlendirerek, kimi düzenlemelerin
yapılmasını karar altına aldı. Genel kurulda ayrıca, ülke gündeminin kente ve
mimarlığa etkileri tartışıldı ve çözüm önerileri geliştirildi.
"Ülkemiz, 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen Anayasa referandumu ile
başlayan, yüksek seçim barajının korunduğu, demokratik olmayan bir genel seçim
süreci içinde bulunmaktadır. Önümüzdeki seçimler, mevcut iktidarın ülkedeki
siyasi yapıyı kendince yeniden şekillendirecek projelerini gerçekleştirebilmek
için sahip olacağı gücü belirleyecektir. Bu yapılandırma sürecinin ipuçları
Anayasa referandumu sonucunda netleşmeye başlamıştır. 'İleri demokrasinin' kısa
sürede görülen emareleri ile iktidar niyetlerini açık etmiştir. Emek, bilim,
sanat düşmanı, eğitimin cemaatleştirildiği, sınavların şifrelendiği, yargının
baskı altına alındığı, iktidarın beğenmediği kararları veren yargı mensuplarının
sürgün edildiği, basılmamış kitapların yasaklandığı anti-demokratik uygulamalar
yaşanmaktadır. Hükümetin otoriter eğilimlerini 'başkanlık sistemi' modeliyle
kurumsallaştırma girişimi, seçim gündeminin çerçevesini oluşturmuştur.
Yıllardır iktidarda olan zihniyet doğal afetlere karşı olumlu hiçbir proje
geliştirmediği gibi, afet risklerini daha da artıran kimi kararları ve
uygulamaları hayata geçirmekte sakınca görmemektedir. Bu süreçte, kentlerin
yağmalanması üzerine kurulu kentsel dönüşüm kurgusu tüm ülkeye dayatılmıştır.
Kent mekânını, kültürel mirası ve doğal çevreyi tahrip eden sermaye grupları,
iktidarın bu konudaki sözcülüğünü yapmaktadırlar. Bu grupların, yağma karşısında
mimarlığı, kentsel ve doğal değerleri savunan Mimarlar Odası ve sivil-demokratik
örgütlerin kapatılmasını önerebilecek cürete ve pervasızlığa kavuşmuş olması
düşündürücüdür. Ayrıca bu durum, ülke gündemi içinde mimarlığın ne denli
siyasallaşmış olduğunun da bir göstergesidir. Bu baskılar karşısında Mimarlar
Odası’nın yağma düzenine karşı mücadelesini yılmadan sürdüreceği
bilinmelidir.
Ülke gündemi ile mimarlık gündeminin çakıştığı bu dönemin en çarpıcı örneği,
Genel Kurulumuzun toplandığı günlerde Başbakan’ın İstanbul için sızdırılan
'çılgın projeleri'dir. Mimarlar Odası, 57 yıllık tarihi boyunca kentlerimizin
ihtiyaç duyduğu şeyin 'çılgın projeler' değil, akılcı ve insan odaklı planlama
olduğunu savunmuştur. Genel Kurul toplantımızın yapıldığı ve UNESCO’nun Dünya
Mirası Listesi’nde bulunan Kapadokya bölgesi içinde yer alan Ürgüp, Göreme,
Avanos ve Nevşehir’deki imar faaliyetleri, bu mirası tahrip etmeye yönelik
olarak sürdürülmektedir. Bunun yanında hükümet, Allianoi’yi kumlara gömerek,
Hasankeyf antik kentini sulara boğarak kültürel mirasımızı yok etmekte ve
dünyanın başına bela olan nükleer enerjiden medet ummaktadır. Kâr hırsıyla
ekolojik dengeyi HES’ler aracılığıyla altüst eden hükümet, dünyada benzeri
olmayan güvenlik barajlarıyla da toplumları birbirinden ayırmaya çalışmaktadır.
Kentsel doku sermayenin yıkıcı mantığına teslim edilmiş, opera ve darbuka
sesleri susturulmuştur. Kentler salt bir yatırım aracına indirgenmiş, merkez
işlevleri tüketim toplumunun sahte kamusal alanları olan alışveriş merkezlerince
ele geçirilmiştir. Kentin barındırdığı zengin yaşantı, sosyal konut amacıyla
kurulan TOKİ’nin niteliksiz, tek tipleşmiş, estetikten yoksun yapı bloklarına
hapsedilmiştir. Amacı dışında her türlü yapı üretimine soyunan TOKİ, başlı
başına bir haksız rekabet konusudur. Ayrıcalıklı imar hakları ile yeşil alanları
ve orman arazilerini yapılaşmaya açmakta, yerel yönetimlere ait yetkileri
demokratik olmayan ve denetimden yoksun biçimde kullanmaktadır. Bunun karşısında
mimarlığın, yaşamın tüm zenginliğini üreten, besleyen ve özgürleştiren bir
pratik olduğunu söylüyoruz. Kentlilerin yaşam çevrelerinin savunulması,
toplumsal bir hizmet olarak mimarlığın savunulması anlamına gelmektedir.
Kısaca belirttiğimiz nedenlerle ülkemiz önemli bir seçim sürecinin içinden
geçerken, bu süreçte sosyal hakların ve siyasal özgürlüklerin yeniden
tariflenmesi gündeme gelmektedir. TMMOB Mimarlar Odası Genel Kurulu, tüm
kesimleri, daha demokratik, katılımcı ve özgürlükçü bir yapının kurulması için
çaba göstermeye davet etmektedir. Ayrıca, 15 Mayıs 2011’de Ankara’da
düzenlenecek 'Haklarımız için, Geleceğimiz için, Halkımız için, Ülkemiz için
TMMOB Mitingi'ne katılmanın önemini işaret etmektedir. Ülkemizde faşist
darbelerin ve otoriter yönetimlerin bir daha yaşanmamasını garanti altına alan,
toplumsal parçalanmaya karşı dayanışmayı savunan, emekten yana, ülkenin en
yakıcı gündem maddesi olan Kürt sorununun aşılması için toplumsal uzlaşıyı
sağlayan, 'gücün şiddeti ve şiddetin gücü' karşısında barışı savunan,
özgürlükçü, demokratik bir anayasanın yapılması için demokrasiye inanan herkesi
sorumluluk almaya çağırıyoruz".