Alarm zilleri uzun zamandır açık açık, gürültülü biçimde çalınıyor. Dikkat! Gezegen tehlike altında. Küresel sınma, ekolojik bozulma gibi sorunlar yüzünden tüm insanlık adına hayatta kalabilme mücadelesi verenler arasında, üzerine en çok görev düşen meslek gruplarından biri de mimarlar.
EURAF (European Arhcitecture Foundation) bu konuya dikkat çekebilmek ve mimarların toplumdaki rolünü daha iyi aktarabilmek için, Archi-world internet sitesinin teknolojik desteğiyle bir belgesel filme imza attı.On iki mimarın kendilerini ifade etme fırsatı bulduğu “Last Call For Planet Earth” (Gezegen İçin Son Çağrı) isimli belgesel filmin ilk gösterimi 12 Ekim’de Belçika’da gerçekleştirdi.
Belgeselde, dünyanın çeşitli ülkelerden on iki ünlü mimarın, küresel ısınmanın etkilerini hafifletmek ve sürdürülebilir kalkınmayı yaygınlaştırmak için uyguladıkları çözümler aktarılıyor. İnovativ mimarinin desteklendiği belgeselde yer alan dünyaca ünlü mimarlar, gelecek nesillerin de güvenlik içinde yaşamalarını kolaylaştıracak işlere imza atıyorlar.
Yönetmeni Jacques Allard'ın önümüzdeki aylarda, filmde yer alan röportajların tam metin olarak verileceği bir kitabının da çıkacağını belirttiği "Gezegen İçin Son Çağrı" belgeselinden notlar yayınlıyoruz:
Mimar Françoise-Hélène Jourda sürdürülebirliği sağlamak adına, yenilenebilir, low- tech (teknoloji içermeyen) ve bioklimatik malzemeler kullanıyor. İnovativ bir tasarımla bütünleşen geniş cam alanlar, Christoph Ingenhoven’in ekoloji ve teknolojinin incelikli kullanımına odaklanan projelerinin temelini oluşturuyor.
Thom Mayne (Morphosis), Caltrans Binası (Los Angeles)
Thom Mayne, mimarinin küreselleştiğini söylüyor. 2005 yılında Pritzker ödülüne layık görülen Amerikalı mimar, sürdürülebilir kalkınma gereksinimine cevap veren saygın yapılar tasarlıyor. (Caltrans nakliye firması binaları- Los Angeles, 2004; ya da San Fransisco Federal Binası – 2006 bunlara örnek gösterilebilir). Thom Mayne, şu sıralar, Vali Arnold Schwarzenegger’in isteğiyle seçildiği, sıfır enerjili bir okul projesi üzerinde çalışıyor.
Richard Rogers’ın, Rogers Stirk Harbour + Partners mimarlık ofisinden ortağı olan Ivan Harbour, temiz teknoloji kullanımının bugün kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Ofis, su, rüzgar ve güneş enerjisi kullanılarak gerçekleştirilen pasif tasarımı geliştirebilmek için bilfiil çalışıyor. Gezegenimizin geleceği için bulunacak çözümlerin ancak yeni teknolojiler aracılığıyla oluşturulacağı bir gerçek. RSH-P tarafından yapılan binalar da ısınma, havalandırma ve başlangıç faaliyetlerinin tümünü kontrol eden elekronik bir sinir sistemiyle donatılmış.
Massimiliano Fuksas: Fiera Milano
Massimiliano Fuksas, Rho Pero’da yaklaşık 120 hektar üzerine kurulan yeni Milano fuar alanı için, kentin bir bölümünü yeniden imar etti. Çelik kolonlarla desteklenen dev cam örtü, sıra tepe ve kraterleri dalgalandırırken, bağımsız mimari yapıları ve uzun bir yürüme yolunu da koruma altına alıyor.
Doğudan örnekler
Belgeselde, Uzak Doğu’dan birbirine tamamem zıt olan iki ünlü mimar seçilmiş: Kengo Kuma ve Qingyun Ma.
Japon mimar Kengo Kuma, köklerinden gelen kültürel gelenekleri, mimari, doğa ve insanlarla harmanlayarak kullanıyor. Onun için yeni bir armoni yaratabilmenin tek yolu bu üçgene sadık kalmaktan geçiyor. Projelerinde ahşap, bambu, taş ve yeni teknolojileri uygulayarak elde ettiği ham toprak sıkça kullandığı malzemelerden.
Qingyun Ma (MADA s.p.a.m.), Thumb Adası, Şangay
Ülkesinde yaşanan tüketim çılgınlığı gibi konulara değinen Çinli mimar Qingyun Ma ise, çevresel faktörleri gözardı etmeyen megayapılar tasarlamakla meşgul. Şangay’da 185 bin m2lik bir alanda yer alan 16 binalık Longyang konut kompleksi buna örnek gösterilebilir. Ma, Şangay yakınlarındaki Thumb Adası'nın park alanı içinde yer alan ve çatısı kamusal bir park olarak kullanılacak bir bina tasarladı.
Finlandiya çevre koruma konularında oldukça hassas davranan bir ülke. Markku Komonen de aynı derecede hassas bir mimar. Helsinki’nin kültürel miraslarından sayılan eski antrepoları ofis binalarına dönüştüren Komonen, sürdürülebilir mimarinin bir tarz ya da etiket olarak anılmaması gerektiğini söylüyor. Çünkü bu, sadece yeni bir moda olamayacak kadar önemli!
Kanadalı Daniel Pearl de konuya aynı açıdan yaklaşarak “green washing” (yeşille yıkama) olayının sadece bir pazarlama aracı olarak kullanılmasından kaynaklanan endişesini belirtiyor: “yeşil” olarak addedilen bir proje, çoğu zaman onu mimari çevreden kopartan yeni teknolojilerle donanmış olabiliyor. Belgeselde, mimarın Montréal’deki konut yenileme projesi ve peyzaja uyumlu konut inşaatları üslubunu yansıtması açısından örnek olarak gösteriliyor.
Jaime Lerner: Curitiba
Gezegenin geleceği, acil çözümler gerektiren kentlerin mevcut durumundan okunabilir. Brezilya’nın güneyindeki Paraná eyaletinin başkenti Curitiba’nın kaderi, gelir dağılımındaki dengesizlik ve yoksulluk oranıyla giderek anarşik bir şehir haline dönüşmesiyle değişiyor. Ancak aynı zamanda Parana valisi de olan şehir plancısı Jaime Lerner’in yaratıcılığını konuşturduğu kentsel dönüşüm hareketiyle Curitiba, ekoloji, ekonomi ve sosyal anlamda uluslar arası bir referans noktası haline dönüşüyor. Lerner, çabalarını “kensel akapunktur” olarak nitelendiriyor.
Belçikalı Jo Crepain ise sürdürülebilirliğin ilk ilkesinin mimari kalite olduğunu söyleyerek, yapının niteliğinin, yalıtım ve malzemelerin (çoğunlukla tuğla), yüksek tavanların doğal havalandırmaya izin vereceğini, bunun da yeşil alan yaratımı için önemli bir faktörü olduğunun altını çiziyor. Yeni ofis konseptine cevap veren ve Telindus için Leuven yakınlarında tasarladığı binada uygulanan cam kullanımı sayesinde, gün ışığı 20 bin metrekarelik ofis alanın her noktasına nüfuz edebiliyor.
Georg Reinberg: Biotop, Viyana
Georg Reinberg, Viyana’da pasif konutların kalitesini gözler önüne seriyor. Ekolojik inşaatın Avusturyalı liderlerinden olan Reinberg’in uyguladığı enerji çözümleri, filmde gösterilen Viyana’daki konut yapıları ve Biotop binasıyla anlaşılabiliyor.
Sürdürülebilir mimari uzmanlarından Profesör Hugo Hens (KU Leuven) ve Avrupa Birliği Enerji Komisyonu’ndan Andris Piebalgs’ın katılımlarıyla zenginleşen film kendini; “sürdürülebilir kalkınma, yeni bir kent konsepti, yeni bir konut yaklaşımı, özgürleştirilmiş zihinler ve malzemelere, su, hava ve enerji kaynaklarına daha hassas bir odaklanmayla gerçekleştirilebilir. Gelecek nesiller için ciddi tehlikelerin bulunduğunu unutmayalım” cümlesiyle özetliyor.
Kaynak: www.lastcallforplanetearth.com