Mimari Harikalar Diyarı; Dubai


“Dubai, sorunları çözmekten çok, iştahları kabartan yeni ‘post-global’ kentin bir prototipi niteliğinde. Eğer Roma, ‘Ölümsüz Kent’ ve New York Manhattan’ı da 20. yy. tıkanmış kentleşmesinin tanrısı ise bu durumda Dubai, ortaya çıkmakta olan 21. yy. kentinin bir prototipi olarak değerlendirilebilir; kara ve deniz sınırlarını aşan izole şehirler olarak sunulan ‘protez’ ve ‘göçebe’ bir vaha.”

Böyle tanımlıyor Dubai’yi George Katodrytis, ‘Metropolitan Dubai and the Rise of Architectural Fantasy’ adlı makalesinde.

Dubai bugün gerçekten de tarihinin ilk dönemlerindeki küçük ve önemsiz balıkçı köyü görünümünden çok uzakta. Birleşik Arap Emirlikleri’nin 7 emirliğinden biri olan Dubai, yaklaşık 1.5 milyonluk nüfusu ve Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika arasında yer alan stratejik konumu nedeniyle uzun zamandır Basra Körfezi’nin en önemli uluslararası ticari ve iş merkezi olarak görünüyor.

Abu Dabi’den sonra ikinci büyük emirlik olan Dubai ticaret, ulaştırma ve turizm sektörlerinde bölgesel bir merkez olmasının yanında son yıllarda artan inşaat faaliyetleri ile de göze çarpıyor. Dubai Shanghai’dan sonra yeryüzünün en büyük “şantiye”si. Yüzlerce gökdelen, alışveriş merkezi ve tasarım harikalarıyla dolu bu ‘inşaat ormanı’na 2010 yılında denizaşırı ülkelerden gelecek ziyaretçi sayısı 15 milyon olarak tahmin ediliyor ki bu New York’takinden 3 kat fazla. Dubai Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yapılan bir araştırmaya göre emirliğin petrol-dışı GSYH’sının %12.2’sini inşaat sektörü oluşturuyor ve sektörün yıllık ortalama büyüme hızı %27. Dubai Geliştirme ve Yatırım Müdürlüğü (Dubai Development and Investment Authority) bugün Dubai’nin değişen ekonomisinin %90’ının petrol dışı ekonomiler tarafından yönlendirildiğini ve Dubai’nin de bu yeni sanayiler yaratma yarışında turizm ile öne çıktığını belirtiyor. Turizm sektörünü hareketlendirmek ise kenti yeniden şekillendirmekten geçiyor.

Kendisini küresel bir ticaret, turizm ve eğlence odağı olarak kabul ettirme yarışında olan Dubai, bu amaçla milyarlarca dolarlık “mega projeler” gerçekleştiriyor; yapay ‘dünya’, dünyanın en uzun binası Burj Dubai, sualtı oteli Hydropolis, dünyanın en büyük alışveriş merkezi Dubai Mall, Disneyland ve Las Vegas atmosferinden çok daha ötesini sunmayı hedefleyen dünyanın en büyük tema parkı Dubailand, yelkenli görünümündeki 7 yıldızlı otel Burj Al-Arab bunlardan sadece birkaçı. Sunulan vergisiz ortam, kusursuz altyapı ve hizmetler, kentin, dünyanın en zengin bölgelerinden birinde konumlanmasıyla birleşince, küresel şirketlerin iştahının kabarmaması için başka bir neden de kalmıyor. Böylece kent, küreselleşme eğilimlerine cevap vermek üzere 21. yy gereklerine uygun olarak yeniden yaratılıyor.

Dubai halen varolan internet kenti, medya kenti, bilgi köyüne ek olarak, sağlık kenti, akademik kent, silikon vahası, vb. kentler yaratarak “marka”laşma ve emirlik şeyhi Al-Maktoum’un da belirttiği gibi “dünyanın bir numarası olma” yolunda hızla ilerliyor. Ancak bu ilerleme doğal çevre ve kıyı alanlarına verilen zararlar nedeniyle sürdürülebilir olamama, elit kesime hizmet eden yaşama ortamları yaratma, yerel halka değil, geçici nüfusa hizmet vermek üzere programlanma, yerel kültürün temsil edilebilirliğini elinden alma gibi sert eleştirileri de beraberinde getiriyor. Her ne olursa olsun 90 milyar dolarlık (2005 yılı tahmini rakamı) proje yatırımlarıyla bu dev “şantiye”de “vinç savaşları” artarak devam ediyor...