Konferansta 'Rusya Proje Tecrübeleri' başlıklı bir sunum gerçekleştiren Öncüoğlu Mimarlık Yönetim Kurulu Üyesi Enis Öncüoğlu, 1991 ekonomik kriziyle birlikte başlayan 'yurtdışı proje' hizmetlerinin önemli pratiklerinden birini oluşturan Rusya pazarında yaşadıklarını ve bunların kendi işleyişlerine yansımalarını aktardı. Hastane projeleriyle başlayan Rusya pratiklerinin 1996 yılında bir 'okul' olarak nitelendirdiği ENKA'yla çalışmaya başlamalarıyla farklı bir boyut kazandığını ifade eden Öncüoğlu, proje yönetiminin öneminin yanısıra hızlı karar vermenin gerekliliğinin de farkına vardıklarını söyledi. 'Mimar her şeyi bilir' yanılsamasının doğru olmadığını gördüklerini belirten Öncüoğlu, çalışmalarında herşeyi yapan değil de yorumlayan ve yöneten bir pozisyon aldıklarını dile getirdi. Öncüoğlu, dünyada çok hızlı bir yapı üretim süreci olduğuna ve mimarın rolünün de hızla değiştiğine dikkat çektiği konuşmasında, danışmanların artık ortaya çıkan tasarımlarda ciddi biçimde belirleyici olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Rusya'da ikinci büyük deneyimimi, ilk kez orada birlikte çalıştığımız bir İngiliz şirketle yaşadım. İş sözleşmesini şartlar gereği onlar üzerinden yapmayı uygun bulduk ve ortaya çıkan sözleşmede yapmayacaklarının listesi yapacaklarının listesinden daha uzundu. Yangın, akustik vs bütün kalemler için danışman istiyorlardı ve Türk mimarlık pratiği ile yabancı mimarlık pratikleri arasındaki mesafeyi orada gördüm".
Rusya'da yangın konusunda, Türkiye'nin deprem için gösterdiği hassasiyete benzer bir refleks olduğuna işaret eden Öncüoğlu, ancak standartlar ve kurallara rağmen her zaman istenilen sonuçların alınamadığını belirtti:
"Rusya, Çin ile birlikte en fazla yangın felaketinin yaşandığı ülkelerden; bu yangınlar nedeniyle ciddi can kayıpları da yaşanıyor. Orada bir yangın danışmanıyla bir araya geldiğinizde, karşınızda bir general var zannediyorsunuz. Ancak Moskova'da onaylattığınız bir projeyi, geniş bir coğrafyaya yayılan ülkenin başka bir bölgesinde uygulayamayabiliyorsunuz. Rusya'da özellikle kamusal yapılar, elektrik donanımı bakımından çok zayıf. Her ne kadar sıkı denetimler koysalar da, değişen fonksiyonlar, uygulama problemleri nedeniyle sıkıntı yaşanabiliyor. Ayrıca işletme de büyük bir sorun; siz kurallara uygun iş yapsanız ve istenilen standartlarda malzeme tercih etseniz de, bina ve ekipman doğru kullanılmayabiliyor".
Murat KaderGelecek, organik formlar ve heyecanlı cepheler vaadediyor
Enis Öncüoğlu'ndan sonra söz alan İki Design Group Kurucu Ortağı Murat Kader de 'Cephe Tasarımında Evrensel Dil, Çağdaş Yorum' başlıklı sunumunda, değişen cephe tasarımları ve bununla birlikte ortaya çıkan disiplinler arası işbirliği ihtiyacı üzerinde durdu. Kader, içi ve dışı olan bir kabuk olarak tanımladığı cephenin, her dönemde o zamanın ruhuna uygun bir geometriyle inşa edildiğini, ancak çağdaş uygulamalarla birlikte kuralsız, esnek bir yapıya büründüğünü kaydetti. Hareket eden, artık cevap veren cephelerin giydirilmeye başlanmalarıyla birlikte içerde kaldığını ve ara tabakalar oluştuğunu anlatan Kader, "Malzeme ve doku farklılaştı. Artık cephe danışmanlarının yanısıra yangın danışmanlarına da ihtiyaç duyuyoruz" dedi. "Kural koymak yetmiyor, o kuralı da tasarlamak gerekiyor" şeklinde konuşan Kader, artık bir bilen (danışman), üreten, yapan birlikteliğinin çok önemli olduğunu vurguladı. Geleceğin organik formlar ve heyecanlı cepheler vaadettiğini ifade eden Kader, yangını ortadan kaldıracak önlemler üzerine eğitim almanın öneminin ve yangın güvenliği simulasyonlarının da artık sözleşmelere girmesi gerekliliğinin altını çizdi.