Geçen hafta cuma günü Mimar Sinan'ın 422. ölüm yıldönümüydü.
Birçok ilde bu büyük sanatkâr için anma programları yapıldı. Bıraktığı 400'e
yakın eserle Osmanlı kültür birikimini anıtlaştıran Mimar Sinan, bugün bile
dehasıyla herkesi kendine hayran bırakıyor. 1490 Kayseri doğumlu Sinan 98 yıl
yaşadı. Osmanlı Devleti'nin gücünün doruğa çıktığı Kanuni Sultan Süleyman
döneminde baş mimarlığa getirildi. Bu göreve getirildiğinde 50 yaşındaydı. Daha
sonra Sultan II. Selim ve Sultan Murad döneminde baş mimarlık görevini sürdürdü.
Üç kıtaya yayılan devletin birçok köşesinde sayısız eser bıraktı.
Mimar Sinan'ın mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun sanatının
gelişmesini gösteren basamaklar kabul edildi. Bunların ilki İstanbul'daki
Şehzade Camii ve külliyesidir. Dört yarım kubbenin ortasında merkezî bir kubbe
tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek
teşkil etmiştir. Süleymaniye Camii, Mimar Sinan'ın İstanbul'daki en muhteşem
eseridir. Kendi tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında
yapılmıştır. Mimar Sinan'ın en büyük eseri ise seksen yaşında yaptığı ve
"ustalık eserim" diye takdim ettiği, Edirne'deki Selimiye Camii'dir. (1575)
1588'de İstanbul'da vefat eden Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'nin yanında kendi
yaptığı sade türbeye defnedildi.
Mimarbaşı olarak ilk eseri
Haseki Hürrem Sultan Külliyesi: Cami, medrese, sıbyan
mektebi, imaret ve darüşşifadan oluşan Haseki külliyesi, Mimar Sinan'ın
mimarbaşı sıfatıyla yaptığı ilk eser olması bakımından önemlidir. Cami tek
kubbeli olarak inşa edilmiş, daha sonra bir kubbe daha eklenmek suretiyle
genişletilmiştir.
Üsküdar'da bir cami güzeli
Üsküdar Mihrimah Sultan Külliyesi: Kanuni Sultan Süleyman'ın
kızı Mihrimah Sultan adına 1542'de inşaatına başlanan külliye, cami, medrese,
sıbyan mektebi, hamam, tabhane, imaret ve handan oluşuyordu. Bugün külliyenin
sadece cami ve medresesi ayaktadır. Sinan'ın erken dönem eserleri içerisinde yer
alır. Kubbesi üç yanından yarım kubbelerle desteklenmiştir ama ön cephede yarım
kubbe yoktur. Camide kullanılan merkezi kubbe yapıya özel bir karakter
kazandırmıştır. Caminin bahçesindeki şadırvan dikkat çekici bir güzelliktedir.
Medrese bugün hastane olarak hizmet veriyor. Cami Üsküdar Meydanı'nda yer
alıyor.
Beni leb-i deryaya gömün
Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi: Beşiktaş'ın Boğaz'ı gören
şimdiki iskele önündeki meydanda bulunan türbe 1541 yılında Mimar Sinan
tarafından yapılmıştır. Sinan'ın ilk türbe mimarisi olarak önemli kabul edilir.
Türbe dıştan ve içten sekizgen biçiminde inşa edilmiştir. Yapının her yüzünde
alt üst birer pencere vardır. Türbe sürekli açık değil, sadece 1 Temmuz Kabotaj
Bayramı ve 4 Nisan Deniz Şehitlerini Anma Günü gibi özel günlerde resmi ziyarete
açılıyor. Barbaros Hayreddin Paşa 21 Eylül 1534 yılında bizzat kendisi
tarafından yazdırılmış Barbaros Vakfiyesi'nde Beşiktaş'taki medrese yanına
yaptırdığı türbeye defnedilmesini isteyerek "Beni leb-i deryaya gömün. Ben
leventlerimin sesini ve denizin hırçın dalgalarını duymak istiyorum." demiş ve
kabrinin üzerinde kandil yakılmasını vasiyet etmiştir.
Büyük camilere ilham kaynağı oldu
Şehzade Mehmet Camii ve külliyesi: Sinan'ın ilk abidevi
esiridir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Manisa'da 21 yaşında ölen çok
sevdiği oğlu şehzade Mehmet'in hatırasına yaptırılmıştır. Külliye, Eminönü
ilçesi Şehzadebaşı semtindedir. Mimar Sinan'ın çıraklık eserim dediği külliyede;
Şehzade Camii, Rüstem Paşa Türbesi, Şehzade Mehmet Türbesi, tabhane, medrese
olmak üzere beş ana yapı bulunur. Şehzade Mehmet Türbesi çinileriyle dikkat
çeker. Prof. Oktay Aslanapa'ya göre Şehzade Camii, Sinan'dan sonraki büyük
camilerin mimarlarına bir esas hareket noktası olmuştur.
Mimarlık şaheseri Süleymaniye
Süleymaniye Camii: Mimar Sinan'ın kalfalık eserim diye
nitelediği Süleymaniye Camii bir mimarlık şaheseri kabul edilir. Şehrin en büyük
ve görkemli camisidir. Dış ve iç estetiği ile seyredenleri büyüler. Caminin
temelinin atılması 3 yıl sürmüştür. Kanuni Sultan Süleyman adına 1550-1557
yılları arasında inşa edilmiştir. Süleymaniye Camii, medrese, kütüphane,
hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin
bir parçası olarak yapılmıştır. Yapımından günümüze dek İstanbul'da yüzü aşkın
deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak
oluşmamıştır. Dört fil ayağı üzerine oturan caminin kubbesi 53 m yüksekliğinde
ve 26,5 m çapındadır. Bu ana kubbe, Ayasofya'da da görüldüğü gibi, iki yarım
kubbe ile desteklenmektedir. Kanuni Sultan Süleyman bu külliye içinde Sinan'ın
eseri olan türbede yatmaktadır. Yine Kanuni Türbesi'nin yakınında Hürrem
Sultan'ın türbesi de bulunur. Mimar Sinan'ın mütevazı türbesi de külliyenin bir
köşesinde yer alır.
Bu çinilerin benzeri yok
Rüstem Paşa Camii: Süleymaniye'den sonra Selimiye'nin
inşaatının başladığı 1568 yılına kadar Sinan'ın vücuda getirdiği camilerin en
önemlilerinden biridir Rüstem Paşa Camii. İstanbul Tahtakale'de Hasırcılar
Çarşısı içinde yer alır. Dıştan sade ve süslemesiz görünen caminin asıl
zenginliği iç mekanda çini süslemelerde kendini belli eder. Özellikle lale
motifli çiniler, Osmanlı çini sanatının en başarılı örneklerinden sayılır. Cami,
Kanuni'nin vezirlerinden aynı zamanda damadı olan Rüstem Paşa için
yaptırılmıştır. (1561)
Mağlova Su Kemeri: Mimar Sinan tarafından 1554-1562 yılları
arasında İstanbul'da, Alibey Deresi vadisi üzerinde yapılmış olan su kemeri.
Bugün Gaziosmanpaşa ilçesi sınırlarında bulunan Cebeci köyü yakınlarındadır.
1563 yılında selden zarar görmüşse de aynı yıl onarılarak eski haline
getirilmiştir. Alibeyköy barajının göl suyu yapıtın dörtte birini kaplamaktadır.
Kemer İstanbul'a su taşımaya devam etmektedir. Eser dünya su mimarisinin baş
yapıtlarından biri olarak kabul edilir.
Büyükçekmece Köprüsü: İstanbul Büyükçekmece ilçesinde
bulunan Büyükçekmece Köprüsü, uzun yıllar Büyükçekmece-Mimar Sinan köyü
arasındaki bağlantıyı sağlamıştır. Aynı zamanda da bu köprü Büyükçekmece Gölü
ile Marmara Denizi arasında bir geçit niteliğindedir. Köprünün bulunduğu yerde
Bizans döneminde de bir köprü olduğu kaynaklarda geçmektedir. Kanuni Sultan
Süleyman (1520-1566) Zigetvar seferine çıkarken bu köprünün yapımına başlanmış,
Sultan II. Selim zamanında (1566-1574), bir yıl içerisinde de tamamlanmıştır.
147 pencereli cami
Kılıç Ali Paşa Camii: Tophane'nin hemen önünde, deniz
kıyısında inşa edilmiştir. Cami iki yarım ve bir merkezi kubbeyle örtülmüştür.
Kubbesi Ayasofya kubbesini hatırlatır. Pencereler cami bol gün ışığı alacak
şekilde yerleştirilmiştir. Cami, 24'ü kubbe kasnağında olmak üzere toplam 147
pencere ile aydınlatılmaktadır. Yazıları ve çinileri ile ünlü caminin avlusunda
mermerden yapılmış bir şadırvanı bulunmaktadır.
Sinan'ın son eserlerinden
Azapkapı Sokullu Mehmet Paşa Camii: İstanbul'da Unkapanı
köprüsünün Galata ayağının dibinde, Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar
Sinan tarafından 1578'de Sokullu Mehmet Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camii
stilinde yapılmış olan caminin altı mahzendir. Denize yakın camiler içinde
sağlam temellidir. Giriş kapısı köprü tarafında olup caddeden gelinen bir
patikadan dönülerek girilir. Camilerde alışılmışın aksine tek minaresi solda yer
almaktadır. Bunun nedeni denize fazla yakın olmasıdır.
Osmanlı mimarisinin başyapıtı
Edirne Selimiye Camii: Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği
Selimiye Camii, gerek Sinan'ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli baş
yapıtlarından biri kabul edilir. Osmanlı İmparatorluğu'nun simgesi olan cami,
kentin merkezinde, eskiden Sarıbayır ve Kavak Meydanı denilen yerdedir. Caminin
kapısındaki kitabeye göre yapımına 1568 yılında başlanmıştır. Caminin inşaatına
başlandığı sırada Sinan, 80 yaşındadır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması
planlanmışsa da ancak II. Selim'in ölümünün ardından 14 Mart 1575'te ibadete
açılmıştır. Selimiye Camii 31,5 m çapındaki kubbesi ve sekizgen gövdenin
etrafını çeviren ince endamlı dört minaresi ile çok uzaklardan kendini belli
eder. Cami çini süslemeleri ile de dikkat çeker. Caminin mermer ayağında, bir
küçük ters lale motifi bulunur. Ters lalenin hikâyesi farklı rivayetlerle
anlatılır.