Olası İstanbul depreminde binlerce bina, ne kadar sağlam olursa olsun 'sıvılaşma' yüzünden dibe girecek veya yan yatacak
Sıvılaşma, ilk olarak 17 Ağustos depreminde; Düzce'de, Gölcük'ün sahil şeridinde ve Adapazarı merkezinde, 'birkaç katları su veya toprak zemine gömülmüş ya da yan yatmış-devrilmiş binalar' olarak karşımıza çıktı. Oysa bu görüntünün tek nedeni olan 'sıvılaşma', İstanbul'da da bir çok semtteki binaları ve dolayısıyla 10 binlerce insanı tehdit ediyor.
Tempo Dergisi de, yayınladığı bir haberle 'sıvılaşma' tehlikesi altındaki semtlere ve bölgelere dikkat çekti. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan'ın, İstanbul'da da yeraltı sularının yüzeye çok yaklaştığı bölgelerin olduğunu vurgulayarak, 'dere kenarları', 'eski dere yatakları' ve 'dere ağızları'nı potansiyel sıvılaşma riski taşıyan yerler olarak gösteriyor.
'Sıvılaşma olan alanlardaki binalar, tıpkı 'köksüz bir ağacın rüzgarda devrilmesi gibi devrilebilir' diyen Prof. Ercan, çok sağlam binaların da 'sıvılaşma' nedeniyle yıkılabileceğine dikkat çekiyor. Fakat depremle ilgili pek çok konuda olduğu gibi sıvılaşma tehdidine karşı da pek önlem alınmıyor; bu tür alanlar imara açılıyor ya da gerekli tedbirler alınmadan bina yapılıyor.
Onbinlerce kişi tehlikede
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Jeofizik Yüksek Mühendisi Yrd. Doç. Oğuz Gündoğdu da, bir alanda güvenli yapı inşa edebilmek için, jeolog, jeofizik mühendisi ve İnşaat Mühendisleri Odası'nın tayin ettiği geoteknik mühendisleri tarafından yapılacak üçlü incelemenin şart olduğunu belirtti.
Ancak, bütün bu uyarılara rağmen 'zemin etüdü' eksik binalar, İstanbul'un sıvılaşabilecek ya da riskli zeminlerinde yükselmeye devam ediyor.
RİSK ALTINDAKİ SEMTLER
Ortaköy Dereiçi,
Beşiktaş Dereiçi
Üsküdar Çarşı içi
Kadıköy Kurbağalıdere ağzı
Ayamama Deresi hattı
Yeşilköy-Ataköy sahili
Bakırköy sahil kesimi
Beylikdüzü Kavaklıdere
Avcılar Haramidere
Ambarlı
Kumburgaz
Kemerburgaz dere hattı
Haliç'in kıyı hattı
Kartal-Pendik eski dere yatakları
Riva Deresi'nin beslediği vadi
SIVILAŞMA NEDİR?
Prof. Ercan'ın verdiği bilgilere göre; sıvılaşma, yeraltı sularının bulunduğu alanlarda depremin etkisiyle toprağın çamur, balçık haline dönüşmesidir. Çamur haline dönüşen zeminin taşıma gücü azalıyor ve 'akışkan harekete' geçerek, üzerindeki yapıyı harekete geçiriyor. Bunun sonucunda binalar, yan yatabiliyor ya da bir kaç kat birden dibe batabiliyor. Bu tarz zeminlerde, yapıların çok sağlam olması da fazla işe yaramıyor.
MİMAR SİNAN BİLİYORDU
Aslında 'sıvılaşma' literatüre yeni girmiş bir konu değil, bundan 500 yıl önce Mimar Sinan'ın eserlerinde inşaat aşamasında bu problemi çözdüğü biliniyor. Süleymaniye Camii'nin yapımına 1550 yılında başlayan Mimar Sinan, temeli atarken, bütün kumlu tabakayı kazdırır. Sinan, inşaatı tamamladıktan sonra da, caminin etrafına kuyular kazdırarak, yeraltı sularının Süleymaniye'nin temelinde olumsuz tahribat yapmasını önler. Bu gün hala çalışan bu kuyular, Süleymaniye'nin temeline gidebilecek suları toplamaya ve camiyi korumaya devam ediyor.