İtalya, Avrupa'nın endüstrileşmeyi gerçekleştiren son büyük devletiydi. Savaş sonrasının yeniden inşa döneminde Kuzey İtalya, 'miracolo' diye andlandırılan ve hem ekonomilerini dönüştürmelerini, hem de ilerici tasarımın merkezine yerleşmelerini sağlayan mucize yıllarını yaşadı.
1950 ve 1960'lı yıllardaki hızlı yükseliş dönemini ortaya çıkaran tasarımcıların çoğu Milano'da konuşlanmışlardı. Kentin varoşları, özellikle de bugün bile mobilya endüstrisinin uluslararası merkezlerinden biri olan Brianza bölgesinde metal, ahşap ve plastik kullanımında eşsiz bir uzmanlık sahibi olmalarını sağlayan sayısız özel atölye yer alıyordu. Milano, tasarımı hem ticari bir avantaj, hem de kültürel bir sorumluluk olarak gören Pirelli, Brionvega, Cassina gibi aile şirketlerinin başı çektiği özel niteliklere sahip sanayiciler tarafından yaratılmış bir kentti.
İtalya işe, ileride Çin'deki fabrikalar tarafından da uygulanacak bir yöntemle önce bilinen tasarımların düşük maliyetli versiyonlarını üreterek başladı. Ama daha sonra sofistike tasarım becerilerini devreye sokarak, nitelikli pazarlara ulaştı. Milano'nun altın çağı olan 1960'larda tasarım, Almanya'nın savaş öncesi modernizminin hiçbir katı kuralcı yönünü benimsememişti. Aralarında Gio Ponti, Achille Castiglione, Joe Colombo ve Ettore Sottsass'ın da bulunduğu eşsiz tasarımcılara sahipti. Bu isimlerin fikirlerini rahatça yaymalarına olanak veren dergi yayıcılığının da merkeziydi.