Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu tarafından yapılan yazılı açıklamada görüşlerine yer verilen Platform Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, 6306 sayılı Kanun'un kentsel dönüşüme bütüncül yaklaştığını savundu ve hiçbir kanun ve yönetmeliğin mükemmel olmadığını, her vatandaşın durumuna da uymayabileceğini kaydetti.
"Kanun, riskli alanların boşaltılması, rezerv alanlarında yeni konut ve işyerlerinin yapılması, riskli binaların yıkımı ve yeniden yapımı, imar planları, kamulaştırma, hak sahiplerine yapılacak yardımlar dahil olmak üzere dönüşümü tüm boyutları ile kapsayan bir yapı oluşturmuştur. Deprem ve diğer afetler doğrultusunda İstanbul ve diğer yerlerin kentsel dönüşümü konusunda daha ayrıntılı düzenlemeler de yönetmelik ve genelgelerle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılmaktadır. Doğaldır, hiçbir kanun ve yönetmelik mükemmel değildir ve her vatandaşın durumuna uymayabilir. Burada asıl amaç kamu yararı olduğu için, devletçe hızlı hareket edilerek deprem veya afetten önce hukuki altyapının hazırlanmasıdır. Hükümet, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve kentsel dönüşümden sorumlu Genel Müdürlük bunu başarmış ve başlatmıştır. Mutlaka eksikler vardır ve çıkacaktır. Kervan yolda düzelecektir”.
Gürsel Öngören"Deprem kovalayacak, biz koşacağız"
Öngören, “Deprem kovalayacak, biz koşacağız. Bundan sonrası halkın hızlı hareket etmesine kalmıştır. Devlet görevini yapmaktadır. Riskli alanlar ilan edilmektedir. Tespitlerin yapılması için lisanslar dağıtılmıştır. Halkımızın bu yasal altyapı doğrultusunda; binaları yenileme konusunda ön görüşmeleri tamamlayarak, belediye ve çevre il müdürlükleri ile görüşerek riskli yapıları tespit ettirmesi, riskli alanlarda uzlaşma görüşmelerine başlaması ve riskli yapıların yıkımı ve yeniden yapımı için çalışmaları olgunlaştırması gerekmektedir” şeklinde açıklamalarını sürdürdü
Riskli binalar bir an önce boşaltılmalı
Prof. Öngören, kentsel dönüşüm sürecinde ilk dikkat edilecek konunun can güvenliği olduğunun altını çizerek, bu konuda da vatandaşlara önemli sorumluluk düştüğünü sözlerine ekledi:
"Bakanlık ve Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü, vatandaşın can güvenliği için elinden gelenin en iyisini yaparken, halkın mal derdine düşmeyip, canını düşünmesi gerekir. Evet, mal canın yongasıdır ama deprem kovalarken, riskli alanlarda ve yapılarda oturulmaya devam edilemez. Halkın hızla risksiz alanlarda bulunan ama risk taşıyan ve eski binalarının dönüşümü için kendi aralarında toplantılar düzenleyip, binayı kendilerinin mi yeniden yapacağına yoksa bu konuda inşaat firmalarıyla bir anlaşma mı imzalayacağına karar vermelidir.
Riskli binaları bir an önce boşaltmalıdır. Binayı yenilemeyi kendileri yapacaksa bunun mali yönü için hazırlıklara başlamalıdır. İnşaat firmalarıyla kat karşılığı bir anlaşmaya girecek ise de verilecek daire veya işyerinin büyüklüğünden ziyade depreme dayanıklı bir mülk elde etmeye odaklanmalıdır. Yenileme sonucu küçük daire düşüyorsa; satıp yenisini alabilir veya kiraya verip başka yerde oturabilir. Ama dairem küçülüyor deyip, anlaşmayı engelleyip, kendisinin ve başkasının can güvenliğini tehlikeye atmamalıdır. Bunun vebali ve faturası ağırdır. Oturduğu ilçe ve bölge riskli alan ilan edilen yerlerde de halkımız, belediye ve diğer kamu yöneticileriyle arsa bazında uzlaşmalara katılmalı ve evlerini önümüzdeki bahar veya yaz günlerinde boşaltmaya başlamalıdırlar. Kervan yola çıkmıştır. Halkın da depremin önünden koşması gerekmektedir”.