Şehirler hızla büyüdükçe şehir planlamacılarının da işleri gittikçe zorlaşıyor. M.Ö 479'da inşa edilen Milet'in tasarımı ise birçok planlamacı için hâlâ örnek alınan ana model durumunda.
Birleşmiş Milletler'in çevre raporuna göre 25 yıl içerisinde dünya üzerindeki mevcut şehirlere 2 milyar insan daha taşınacak. Ancak şu an bile 6 milyar olan dünya nüfusunun yaklaşık yarısı şehirlerde yaşıyor. Bu rakamın 2010 yılına kadar 4 milyara yaklaşması bekleniyor. Kısacası özellikle son 50 yıl içerisinde global olarak yayılan şehirleşme trendi, önümüzdeki dönemde de etkisini sürdürecek. Bu sorun, dünya üzerindeki mevcut şehirlere çok sayıda yenisinin ekleneceği anlamına da geliyor. Giderek büyüyen ve metropol haline gelen şehirlerde ise, hayatın yaşanır kalabilmesi için planlamacılara büyük görevler düşüyor.
Planlı hayata geçiş
İnsanlığın topluluklar halinde yaşaması tarihin ilk dönemlerinde başladı. Ancak zamanla nüfusun artması ve kalabalığın belirli merkezlerde toplanması, şehirlerin her metresinin tasarlanma zorunluluğunu da beraberinde getirdi. Bu "planlı" yaşam tarzının ilk örnekleri Mısır medeniyetleri ve Mezopotamya devletlerinde görüldü. Asur Kralı Sanherib (M.Ö. 705-681), imparatorluğunun başkenti Ninova'yı büyük uğraşlar sonucunda döneminin "en planlı" ve modern şehri haline getirdi.
Kral Sanherib, kendinden sonra gelenlerin yaptığı eseri yok etmemesi için şehir merkezine bir de uyarı yazıtı koydurdu. Halen İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunan yazıtın mesajı çok açıktı: "Şehrin her tarafına yollar açtırdım ve onları pırıl pırıl yaptırdım. Bu yolları her kim daraltırsa, onu kendi evinin çatısına astırırım!". Tabii uyarı bu kadar net ve ceza da bu kadar kesin olunca, Ninova şehrinin yolları da uzun yıllar hiç daralmadı.
İlk şehir merkezi doğdu
Avrupa bölgesinin ilk planlı şehri ise M.Ö. 479'da ünlü mimar Hippodamus tarafından inşa edilen Milet oldu. İlklerin kenti olarak bilinen şehirde ilk defa kent, devlet binalarının bulunduğu "şehir merkezi" etrafında oluşturuldu. Sokaklar ve caddelerin köşeleri ilk defa doksan derecelik açılarla tasarlandı ve tüm sokakların birbirlerini yine dik açıyla kesmesi sağlandı. İnsan trafiğinin en yüksek olduğu şehir merkezlerinde cadde ve sokakların zemini çok daha sağlam taşlardan döşendi. Sokak ve caddelerin arasında kalan parsellerin aynı büyüklükte olması sağlandı. Böylece şehir içerisinde her karış toprak plan çerçevesinde kullanılır hale gelirken diğer yandan bu bölgelerde yaşayanlar arasında da eşitlik sağlanmış oldu.
Avrupa'ya yayıldı
Bu model o kadar tuttu ki, dönemin önde gelen tüm büyük şehirlerinde kullanılmaya başlandı. Bugün bile hâlâ Torino gibi Avrupa'da birçok kent, Milet modelinin temel çizgilerini taşıyor. Antik şehirlerin planlanmasına neden olan gelişmelerin başında güvenlik geliyordu. Örneğin, Romalılar şehirlerini kare tasarıma göre şekillendirdiler. Bu tasarımda, Milet'te olduğu gibi şehir merkezi yoktu, ancak kenti hem dikey hem de yatay olarak iki eşit parçaya bölen iki geniş cadde bulunuyordu. Bu caddeler de ayrıca çok sayıda küçük sokakla kesiliyordu. Bu tasarımın sağladığı en büyük avantaj şehirleri savunulması çok kolay hale getirmesiydi.
ABD'li şehirler daha şanslı
Kentleşme konusunda en çarpıcı değişim ise sanayi devrimiyle birilikte başladı. İş imkanları nedeniyle hızla köylerden kentlere göç eden insanlar, şehir yöneticilerini ve tasarımcılarını içerisinden çıkılması neredeyse imkansız bir sorunla karşı karşıya bıraktı. Londra ve Paris başta olmak üzere birçok Avrupa şehri, ciddi altyapı sorunlarıyla karşılaştı. Dünyanın diğer bir köşesinde aynı dönemlerde şekillenmeye başlayan ABD'li kentler ise, bu konuda çok daha şanslıydı. Avrupalı ve Asyalı metropollere kıyasla daha geç inşa edilen bu kentler, tasarım bakımından mükemmele yakın oluşturuldu.
Geçmişin deneyimlerini günün ihtiyaçlarıyla birleştiren şehir planlamacıları, yerleşim bakımından mükemmele yakın şehirler tasarladı. Konunun uzmanlarına göre, şehir planlamacılığı bakımından en dikkat çekici metropollerin başında New York geliyor. Nüfusu 20 milyona yaklaşan kent, tam bir planlama harikası. Yüzlerce caddenin binlerce sokakla kesiştiği bu kentte, insan ve araç seli olabildiğince kontrol altında hareket edebiliyor. Kentin şehir planına bakıldığında ise, oldukça çarpıcı bir manzarayla karşılaşılıyor. Zira devasa şehrin sokak ve caddelerinin tasarımı 2 bin 485 yıl önce inşa edilmiş Milet kentinin adeta büyük bir kopyası gibi. Kısacası dünyanın neresinde olursa olsun, her büyük ve planlı kentin ruhunda mutlaka Milet'ten bir parça bulunuyor.
Kentleşmeyi körükleyen nedenler
İş alanları
Yüksek kazanç
Kariyer imkanı
Tüketim, bakım ve eğitim imkanları
Bağımsız hareket imkanı
Kültürel ve sanatsal imkanlar
Yüksek yaşam standardı
Kentte hayatı cehenneme çeviren nedenler
Dar alanda yüksek nüfus
Doğaya yabancılaşma
Hayatın tekdüzeleşmesi
Her alanda yüksek rekabet
Hayat pahalılığı
Trafik sorunu
Büyük şehir sıkıntısı
"Açtığım yolları daraltanı evinin çatısına asarım"
Yaşadığı dönemin en modern şehirlerini kuran Asur Kralı Sanherib (M.Ö. 705-681), Ninova şehrinin merkezine diktiği taşa şunları yazdı:
"[...] Dünyanın dört bir yanında saraylarda oturan bütün prensleri, boyun eğmiş olarak ayaklarıma getirttim ve onlar benim boyundurluğuma girdi. O zaman, benim kraliyet şehrim Nineve'yi büyüttüm. Çarşı sokaklarını bir kral yolu geçecek kadar geniş eyledim ve yolu gün gibi parlar hale getirdim. Dış duvarların ustaca yapılmasını sağladım. Ve onları dağlar gibi yükselttim. 50 kübite (yaklaşık 50 metre) genişlettim. İleriki günlerde kral yolu daraltılmasın diye karşılıklı yüzyüze duran steller diktirdim. Park kapısına kadar kral yolunun genişliğini 52 kübit ( 25 metre) olarak ölçtürdüm. Eğer bu şehirde oturanlardan eski evini yıkıp yeni bir ev inşa ederse, bu evin temeli kral yoluna tecavüz ederse o, evinin üstünde bir direğe asılacaktır"