Bu müzenin hikayesi peçeteye çizilen bir eksizle başladı
Royal Ontario Müzesi’nin Berlin asıllı mimarı Daniel
Libeskind’in tasarımı, orijinal tarihi tuğla binanın aksine cam ve
metal birleşimi, kamudan eşit oranda eleştiri ve övgü aldı.
Bu bina, ROM’un (Royal Ontario Müzesi) programatik içeriğini
ve alanın tekilliğini kristalize eden tek ve özel bir hikaye anlatıyor. Kristal,
ROM’un karakterini, Müze’yi Toronto’nun dinamik merkezi olarak
yeniden ortaya çıkarmaya adanmış bir atmosfere dönüştürüyor.
Royal Ontario Müzesi projesi, mevcut tarihi binanın içindeki 10 galerinin
yenilenmesi ve şu anda Michael Lee-Chin Kristali olarak anılan
yeni bir ekin tasarlanmasını kapsıyordu.Bu binanın yaklaşık yarısı galeriler
için ayrılmışken, zemin katta ise yeni giriş, lobi ve direkt olarak caddeden
girilebilen yeni ticari dükkanlar kurulmuş. Ayrıca üç adet yeni restoran da
eklenmiş.
Michael Lee-Chin Kristali adını, birbiriyle kesişerek kristal görünümüne
bürünen beş hacimden alıyor. Her biri yeni galerilere ev sahipliği yapan iki
kristalin arasındaki boşluk ise Spirit House olarak
adlandırılıyor.Aslında zeminden dördüncü kata kadar yükselen ve farklı katlarda
birbirini kesen birkaç köprü içeren bir avlu olan Spirit House, ziyaretçilerin
bir sergiden diğerine geçerlerken sergiler üzerine düşünebileceği bir alan
yaratıyor.
Dördüncü kristal Stair of Wonders olarak adlandırılıyor ve
dikey dolaşımı sağlarken aynı zamanda da sergi vitrinlerini görme imkanı
sunuyor. Beşinci kristal ise Batı Kanadı’ndaki mevcut galerilerin üzerinde
yerleşen ve kent merkezine panoramik olarak bakan büyük ve yeni bir restorana
evsahipliği yapıyor. Michael Lee-Chin Kristali’nin kesişim mekanları farklı
katlarda galerilere ve diğer mekanlar bakan çeşitli avlular yaratıyor.
Binanın dış zarı iki kattan meydana geliyor: şampanya rengi bir katmanın
üzerinde, eloksallı alüminyumdan yapılmış, su tutan ve güneşte parlarken, gece
de kentin ışıltısını içeri alan diğer bir katman. Cephenin yaklaşık %20’si,
binanın dışını gösteren, aynı zamanda da dışarıdan binanın ve galerilerin içini
göstererek Müze ile gelip geçenler arasında bir bağ kuran pencerelerden
oluşuyor.