“Meslek Odalarına Kulak Vermezseniz Tüm Ankara'yı Sel Alacak”



Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Başkent’in her yağmurda sele teslim olmasının nedeni, sağlıksız kentleşme politikaları ve altyapı sorunu. Dere yatakları ve vadiler yapılaşmaya açıldı her yer betonlaştı. Emsal artışları, yüksek yoğunluk ve yanlış yer seçimleri ile kentin sistematiği bozuldu. Gökçek döneminde altyapıya yatırım yapılmadı, rant odaklı proje ve planlamalarla her yer betonlaştı. 25 yıllık yerel yönetim dönemi Ankara’nın 100 yılına mal olacak bir tahribat yarattı.” diye konuştu.

Ankara’yı sadece yağmur suları değil, yakında kanalizasyon atıkları da basacak
Candan, “Ankara il sınırları içerisinden geçen su baskını açısından tehlike yaratabilecek akarsu ve birçok dere yatağı bulunmaktadır. Kızılırmak, İncesu Deresi, Çubuk Çayı, Hatip Çayı, Ankara Çayı Çubuk ve Hatip Çaylarının Etlikte birleşir ve Kirazlı Dere adını alır. Dikmen Deresi, Bayındır Deresi, Çed Deresi Peçenek Deresi, buralar betonlaştırıldı. Alt yapı yetersizliği, alınmayan önlemler ve dere ıslah çalışmalarının fenni kurallara göre yapılmaması, yoğun yağışların yaşanması ile kentsel felakete dönüşüyor. Akıl dışı kentleşmenin sonucu ise; su baskınları, dere yatağına dönen vadi tabanları, toprakla taşla dolmuş yollar oluyor. Toprak yok, yağmur suyu deşarj olamıyor. Altyapı yeterli değil, sağlıksız kentleşme politikalarını terk edilerek altyapıya yatırım yapılmalı. Yönetenler bilimin izinden gitmemekte ısrar ederse kentleri büyük felaket senaryoları bekliyor. Plansız hormonlu büyüyen kentleşmeyi altyapı karşılayamıyor. Ankara’yı sadece yağmur suları değil, yakında kanalizasyon atıkları da basacak.” dedi.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Dereler yatağını bulmaya çalışıyor
Candan şöyle devam etti: “Vadilerin ve dere yataklarının yapılaşmaya açılması, derelerin yanlış ıslah politikaları, derelerin üstünün kapatılması, yağmur suyu ve atıksu drenajının ayrılmaması, aynı yerden deşarj edilmesi, uzmanların uyarılarının dikkate alınmaması, sağlıksız kentleşme politikaları ve altyapının düzgün yapılamaması, Başkentte doğa olaylarının kentsel felakete dönüşmesine neden oluyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak bu konuda defalarca uyarılarda bulunduk. Ankara vadiler ve derelerin birleştiği eşsiz bir kentti.  Vadiler üst ölçekli planlarda korunacak ve ağaçlandırılacak alan olması gereken, kentin havalandırma koridoru olan ekolojik sistemin bir parçasıdır. Kentte derelerin üstlerini kapattılar yerin altına hapsettiler. Vadileri birer birer yapılaşmaya açtılar. Her yeşil alan ve vadi betonlaştırıldı. Sel basan yerlere baktığınızda Ankara’nın üstü kapatılan derelerin yatağını bulmaya çalıştığını görüyorsunuz. Tamamen betonlaştırılınca kent su yatağını bulup toprakla buluşamıyor. Her gelen yerel yönetim, bu kente haksızlıklar yaptı. Kimi planladı, kimi ‘ben yapmadım benden öncekiler yaptı’ diye devam ettiriyor, ama olan Cumhuriyet’in başkentine oldu. Balık adamların yüzdüğü Gökçek döneminden bu yana altyapı ve kentleşme politikalarında bir gram değişiklik yok, yine vadi yatakları yapılaşmaya açılıyor, inşai faaliyetler durdurulmuyor, alt yapı yetersizlikleri devam ediyor. Çevre yönetim planı olmaması, birçok semtte ayrık kanalizasyon sistemi bulunmaması ciddi bir sorun.”

Ranta ve betona dayalı politikalar nedeniyle toprağın buluşacağı tüm açık yeşil alanlar bir bir yok edildi
“Ankara’nın en önemli sorunlarından birisi altyapıdır ancak yıllardır altyapıya ciddi bir yatırım yapılmıyor”  diyen Candan son dönemde kentte yaşanan su baskınlarına da değindi.

Candan, şunları kaydetti:

“Meslek odaları olarak, şehir hastanelerini hem sağlık açısından hem de yer seçimleri açısından facia yatırımlar olduğunu defalarca dile getirdik. Ankara’nın altyapı olarak bu potansiyeli kaldırılmasının mümkün olmadığını ifade ettik. Etlik Şehir Hastanesi’nde yaşanan sel baskını da bunu yine gözler önüne serdi. Ankara Devlet Opera ve Balesi’ de selde büyük zarar gördü, arşivler yok oldu. Bu da yine derelerin yanlış ıslahının sonucudur. Kentleşme politikaları, ulaşım altyapısı, kentsel bellek ise sizlere ömür. Sağlıksız kentleşmeye kente zaten fazlasıyla yük veriliyor.  Öte yandan içinde Gökçek döneminde balık adamların yüzdüğü, yanlış kentleşme politikalarının ürünü olan ve alt ve üst geçitler de yine benzer manzaralarla karşılaştık. Gökçek döneminin israf projeleri olan alt ve üst geçitler kentin sistematiğini ve matematiğini bozdu. Kenti düğüm düğüm kilitledi. Bir alt geçit diğerini tetikledi ve kentin altı üstü, yaşamı alt geçitlerle oyulmuş oldu. Kent yaşamı parçalandı. Ankara’nın birçok semtinde yaşanan sel baskınlarının nedeni kentin plansız şekilde büyümesidir. Ranta ve betona dayalı politikalar nedeniyle toprağın buluşacağı tüm açık yeşil alanlar bir bir yok edildi. Plansız ve hormonlu büyüyen kentin, altyapısı bu yoğunluğa cevap veremediği için her yağmurda bu manzaralarla karşılaşıyoruz. Bütün alt ve üst geçitlerin sular altında kalmasının asıl sebebi budur. Taşkın riskini önlemeye yönelik bir yönetim yaklaşımı sergilemeyen, toprakları, dereleri ve dere yataklarını betonla kaplayan yöneticiler sorumludur.”

(Fotoğraf: AA)