İstanbul’un kuzeyinde yer alan meşe, kayın, gürgen ağırlıklı ormanların yaşı 60-80 arasında. Özellikle meşe ağaçları koruma ormanı statüsünde olan Belgrad Ormanı’nda 140-150 yaşlarına ulaşıyor. Bu ormanların tamamı insanların kolay ulaşabileceği yükseltide olduğu ve İstanbul tarihinin 8 bin yıl geriye gitmesi nedeniyle zaman zaman tahribat görse de betonlaşmaya maruz kalmadığı için bugüne kadar korunabildi.
Şimdi ise Kuzey Ormanları 3. Havalimanı, 3. Köprü ve Kanal İstanbul projeleriyle yapılaşma tehdidi altında. Bu aşamada Hükümetin ormanların yok olmasına dair argümanlarından biri ‘ağaçları taşıyacağız’ oldu. Ağaç taşıma söylemi ise Gezi Direnişi'nden sonra ortaya çıktı. Birgün Gazetesi'nden Seçil Türkkan'ın haberine göre, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Ünal Akkemik ormanların insan müdahalesi ortadan kalktıktan 4 ila 100 yıl sonrasında kendini tamamlayabildiğini belirtiyor.
Gezi ve sonrası
2012 Temmuz ve Ekim aylarında Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçların İBB tarafından açıklanmayan nedenlerle teker teker kesilmesi tepkilere yol açmış, Mimarlar Odası konuyla ilgili olarak "Bu bir kıyım başlangıcı" demişti. 2013 yılında Gezi Parkı'na Topçu Kışlası'nın yapılmak istenmesine karşılık sokağa çıkanlara seslenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş 31 Mayıs 2013'te yaptığı basın açıklamasında ağaçların kesilmeyeceği ama bazılarının zorunlu olarak taşınacağına vurgu yapıp "3-4 ağaç taşıdık" ifadesini kullandı.
Topbaş, Gezi Komünü'nün kolluk güçleri tarafından dağıtılmasından 2 gün önce yaptığı açıklamada "Taksim'de toplamda 563 ağaç var ve 66 tanesini tekniğine uygun olarak Sadabad'a taşıdık" dedi. Gezi Parkı sürecinde kullanılmaya başlayan 'kesmiyoruz, taşıyoruz' söylemi zaman içinde kendisine medyada da yer buldu. 3. Havalimanı için 1 milyon 855 bin 391 ağacın kesilmeyip 'taşınacağı' ÇED Raporu'na yazıldı. Zekeriyaköy'de KÖY Projesi için 232 ağaç taşındığı haberi Aralık ayında basına servis edildi.
Algı yönetimi süreci
Prof. Dr. Ünal Akkemik ‘ağaç taşıma’ söyleminin artışını bir algı yaratma yöntemi olması ile ilişkilendiriyor. 24 yıldır Orman Mühendisi olan Prof. Akkemik "Meslek yaşantım boyunca ormanlara bu kadar acımazsızca ve rant gözüyle bakıldığını görmedim. Elbette her dönemde ormanlara karşı olumsuz bir müdahale vardı ama hiçbirinde bu 3-5 yıllık zaman içinde gördüğümüz kadar büyük orman katliamı görmemiştik." diyor.
Ağaç taşıma işleminin normal şartlar altında kent içinde kalmış ağaçların taşınması ya da kentteki parklara küçük fidanlar dikmek yerine kısa sürede yeşillendirmek adına ön hazırlıklardan sonra yapılması gerektiğini anlatan Akkemik "Bir yandan ormanları keserken, diğer yandan “Bu ağaçları taşıyarak yaşamalarını sağlıyoruz” deyip aslında bu şartlarda gerçekleşmesi mümkün olmayan bir uygulamayı, yapıyormuş gibi topluma sunuyorlar" diyor.
Ünal Akkemik: ‘Teknik olarak mümkün değil’
Dünyadaki örneklerine bakıldığında bir ormanı taşıyacağını söyleyen bir ülke bulunmadığı gibi, ağaç taşıma işlemi bireysel bazda ağaç taşımalar için kullanılıyor. Çünkü işlem aynı zamanda çok fazla maliyet gerektiriyor. Prof. Akkemik süreci şöyle anlatıyor “Düşünün, büyük bir kamyonun arkasına bağlı olan makine tek bir tane ağaç taşıyabiliyor. Tek bir ağacı toprağıyla beraber söküyorsunuz ve uzak bir mesafeye taşıyorsunuz. Bu işlem saatler alır ve büyük bir işgücü ile yakıt maliyeti vardır. Bunu bir de onbinlerce ağaç için düşünün. Bu işlemi yapmak olanaksızdır ve bilimsel açıdan değerlendirildiğinde kesinlikle yanlış bir uygulamadır.” Günümüzde büyük taşıma makineleri olsa da Türkiye’de bunlardan yok, bu yüzden yurtdışından şirketler ağaç taşıma işlemleri için talip oluyor.
‘Havalimanı arazisi toparlandı’
Eskiden açık işletme madenlerinin olduğu 3. Havalimanı sahası ise ekosistemin kendisini yenilemesine iyi bir örnek. Prof. Akkemik’ e göre maden ocakları oradaki ekosistemi altüst etti fakat yapılaşma ve betonlaşma olmadığı için tekrar ormancılık çalışmalarıyla bölgede göletler ve meralar oluşabildi, ekosistem kendisine yeni bir yol buldu. 3. Havalimanı ise ekosistemi ortadan kaldıracak.
‘232 ağaç zaten ormana taşındı’
Siyahkalem firmasının Zekeriyaköy’deki KÖY Projesi uğruna taşıdığı 232 ağaç için “Ormanı ağaca indirgeyen rant anlayışının bir parçası” yorumunu yapan Prof. Akkemik: “Orası zaten orman ve taşıdığınız yer orman içerisinde küçük bir açıklık. Devlete ve topluma ait olan bir orman parçasına şahıslar için villalar yapıp ekosistemi yok ediyorsunuz. Mesele oradaki 232 ağaç değil, ekosistem bütünlüğünün yok edilmesi” dedi. Siyahkalem ise konuyla ilgili sorulara yanıt vermedi.
‘Ekosistem yok ediliyor’
Taşınması halinde tekrar tutma ve yaşama ihtimalinin neredeyse imkansız olduğu, ağırlıkla çam ve meşe ağaçlarından oluşan Kuzey Ormanları ve 3. Havalimanı için 1 milyon 855 bin 391 ağacın taşınmasının teknik açıdan doğru bir uygulama olmadığına vurgu yapan Akkemik “Bu kadar ağacı taşımak ve yaşatmak mümkün değil” diyor. “Burada sorun orman kavramının tek bir ağaca indirgenmiş olması. Orman eşittir ağaç değil, bir yaşam birliğidir. Ağaç ise bu yaşam birliğinin insanlar tarafından en kolay şekilde görülebilen tek bir unsuru. Siz, bu ekosistemin bir parçası olan ağacı alırsanız kendini onarması yüzlerce yıl alır. 3.Boğaz Köprüsü ve bağlantı yolları, 3.Havalimanı ve Kanal İstanbul projeleriyle sadece ağaç kesilmiyor, bir daha düzelmemek üzere ekosistem yok ediliyor.
Yasalar ve şehir
Türkiye’de orman alanlarını en çok şehirleşmenin yok ettiğini anlatan Prof. Akkemik “Yasalarla orman lar daraltılıyor” diyor. 3. Köprü için 900 bin ağacın kesildi ve 2 buçuk milyona yaklaşacağı söyleniyor. Çevresel Etki ve Sosyal Etki Değerlendirme Raporu’nda geçen “Araştırmaya nisanda başladık fakat inşaat daha önce başlamıştı. Dolayısıyla yok olan bitki türlerine dair bilgi verilemiyor” ifadesi büyük projelerin süreci özetliyor.
‘Ormana park diyeceğiz’
Prof. Akkemik “Ormanlarla beraber mesleğinizin de yok olma tehlikesi altında olduğunu düşündünüz mü?” sorusuna ‘umutlu’ yanıt veriyor. “Ormancılık hiç bu dönemki kadar popülist olmadı. O nedenle mesleğimizin daha da güçleneceğine inanıyorum. AKP’nin popülist yaklaşımları sonucu, '1 milyon fidan diktik' gibi bilbordları süsleyen reklamlar yapılıyor” diyor. Ekliyor: “Bu gidişat ormanların parka dönüşmesine yol açacak. Belgrad Ormanı yerine Belgrad Parkı diyeceğiz mesela en son kalan ‘muhafaza ormanı’na”.