Mersin'den Hububat Çıkartan ÇED Raporu!



Mersin Akkuyu’da kurulması planlanan Türkiye’nin ilk nükleer santralinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu eksikliklerinin tamamlanması üzerine firmaya geri gönderildi.

2014'ün temmuz ayında açılması planlanan Akkuyu NGS Elektrik Üretim A.Ş firması'nın yapacağı santralin ÇED raporu geçen hafta,  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda üniversiteler, TAEK ve ilgili bakanlıklardan oluşan bir İnceleme Komisyonu tarafından incelendi.

ÇED raporu, eksikliklerin giderilmesi için firmaya geri gönderildi; firma ikinci kez de eksiklikleri tamamlamazsa ÇED raporu iade edilecek.

Lisansı 40 yıl öncesinin raporuna dayanıyor

Bianet'ten Nilay Vardar'ın haberine göre, toplantıya katılan Ekoloji Kolektifi'nden avukat Fevzi Özlüer, rapordaki eksiklikleri anlattı.

* İlk itirazlarımız depremsellik kriterini baz alan yer lisansı ve çevre düzeni planında gösterilmemesi üzerineydi. Nükleer santralin nereye yapıldığı çevre düzeni planında gösterilir ancak santral 1/100.000'lik imar planlarında gösterilmemişti ve iki yıl önce planlar hakkında yürütmeyi durdurma kararı alındı.

TAEK de kabul ediyor

* Santrale, Akkuyu'ya 1970 yılında verilmiş yer raporu kapsamında yer lisansı verildi. Bu rapor, o sahanın deprem kriterlerini ortaya koyan biyolojik ve jeolojik bir araştırmanın bütünü. Lisansa dayanak olan bu rapor bugünkü hukuka uygun olmadığı için güncellenmeli. Dolayısıyla yer lisansı da güncellenmeli. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) da bunun böyle olduğunu kabul ediyor.

ÇED'i veren firma objektif mi?

* Neden denenmemiş bir santral modeli sunulduğunu ve neden alternatif yer önerileri olmadığını sorduk. ÇED'i hazırlayan DOYAK firması aynı zamanda termik santral projeleri için de ÇED raporu veriyor. Bu raporlarında nükleer santrallerde atık yönetimin neredeyse mümkün olmadığını çevresel risklerin büyük olduğunu ve termik santrallerin daha avantajlı olduğunu yazdılar. Bu raporların bilimsel ve objektif olması nasıl düşünülebilir?

Kaza olursa önlem yok

* Projede afet ve risk yönetimini oluşturulması gereken şirkettir; ancak raporda olası bir radyoaktif kazada bölgede yaşayanların çok sınırlı bir tahliyesinden başka bir önlem belirtilmemiş. Kaza olursa tazminat sorumluluğu Fukuşima'da olduğu gibi şirket iflas ederse devlete kalır; yurttaşlar idareye karşı dava açabilirler ama tam karşılığını ödeyecek tazmin mümkün olmaz.

Atık sorunu nasıl çözülecek?

* Çevre kanunu uyarınca ortaya çıkacak kirliliğin sorumluluğu yatırımı gerçekleştiren firmanın yükümlülüğünde. Ancak raporda nükleer atıkların nasıl bertaraf edileceği de yok; sadece nükleer atık çubuklarının Rusya'ya götürüleceği söyleniyor ama götürülmezse yaptırımı da yok. Sorun şu ki, iki Rusya ve Türkiye arasında imzalanan sözleşmede de atıklar gündeme gelmedi. Ekonominin diliyle atık maliyeti hesaplanmadığı için bu projenin kar getiren olduğunu söylemek de mümkün değil.

Çevresel zararları nasıl önlenecek?

* Deniz suyu sıcaklığı artması sonrasında bölgedeki ekosistemin etkilenecek olması ve sıcaklığın iklim değişikliği üzerindeki etkilerinin bertarafına yönelik önlem yok. Projenin yanındaki Göksu deltası özellikle kuş türleri ve biyoçeşitlilik açısından özel bir yer. California'da yapılan bir çalışma santralin soğutma suyu kanallarının denizdeki milyonlarca larvanın kaybolmasına neden olduğunu gösteriyor.

Balıklar adapte olur denmiş

* Bununla ilgili asgari tedbir alınacak ya da baskı olmayacak diye geçiştirmişler. Deniz suyunun sıcaklığının artması ile ilgili de milyonlarca yıldır sıcaklık değişiyor, canlı yaşamın buna adapte oluyor; yine olur denmiş. Bilimsellikten o kadar uzaklar ki raporda, memeli canlı türü olan fok için fok balığı denmiş. Narenciye memleketi Mersin'in tarımsal faaliyetinin hububata dayandığı yazılmış.