İlk olarak 2008 yılında gündeme gelen ve mimarlık dünyasında yankı uyandıran
‘Mardin Evleri Projesi’ 2010 yılında basında tekrar yer aldı.
Neslihan Küçükaslan, 'Mardin Evleri Projesi'ni Mardin
Valisi Hasan Duruer ile konuştu.
Her şey Haziran ayında önüme
gelen ‘Mardin Evleri’ projesi ile ilgili bir makaleyi okuduğum zaman başladı.
Söz konusu projenin 2008 yılında ortaya çıktığından haberim vardı. Zamanla
gündemden düştüğü ve Mardin’de projeye yönelik bir hareket görmediğim için içim
rahattı ancak makale proje için ihale açıldığını ve gerçekleştirileceğini
belirtiyordu (1).Biraz daha araştırınca aslında konuyla ilgili son zamanlarda
yayımlanmış daha fazla sayıda makale olduğunun farkına vardım. Üstelik Valilik
resmi sitesinde de konuyla ilgili katalog ve açıklama bulunuyordu (2). İlk şoku
atlattıktan sonra gerekli yerlere konuyla ilgili soru soran ve görüş bildiren
bir mail attım. Konuya duygusal mı yoksa profesyonel mi yaklaştığımdan emin
değilim, belki de her ikisinden de. Ancak Mardin Valisi, Mardin Belediye Başkanı
ve Mardin milletvekilleri gibi kalabalık bir alıcı listesi olan mailime cevap
verme nezaketini gösteren tek kişi Mardin Valisi Hasan Duruer oldu. İletişimimiz
sonucunda en sağlıklı yolun kendisi ile röportaj yapmak olduğuna karar verdik
(3).
İlk olarak 2008
yılında gündeme gelen ve mimarlık dünyasında yankı uyandıran ‘Mardin Evleri
Projesi’ 2010 yılında basında tekrar yer aldı. 1 Haziran’da ihale duyurusu
yapılan “Mardin Evleri Projesi’nin, Nur Mahallesi içinde olup, üzerinde tescilli
yapıların bulunduğu yaklaşık 1210 dönüm yüzölçümüne sahip bölgede yaşama
geçirileceği, bölgedeki tarihi özelliği olmayan binaların yıkılacağı ve yörenin
tarihi yapısına uygun olarak ilk evrede 1.440 konut yapılacağı” (4)
belirtiliyordu. Proje kapsamında Mardin Sit içindeki 2500 beton yapının
yıkılarak yerine 3000’e yakın konut yapılması planlandığından söz ediliyor.
Basında ve akademik çevrelerde tepki çeken proje hakkında kafamdaki soruları 25
Haziran 2010 tarihinde Vali Hasan Duruer’ e sordum. Doğup, büyüdüğüm ve benim
bugüne gelmem de çok büyük etkisi olduğuna inandığım memleketim hakkında
kaygılarım vardı.
‘Mardin Merkez sit alanında yapılaşma
olmayacak’
Projenin tartışılanın aksine şehir merkezinde
olmadığını, Yenişehir’de yeni bir mimari üslupla yapıldığını belirten Vali
Duruer, yayımlanan haberlerde adı geçen mahalleler için ise “yanlış anlaşılmış
bir konu” ifadesini kullanıyor. Söz konusu mahallelerde bulunan beton dokunun
tamamını kaldırmayı amaçladıklarını, şiddetle Mardin Merkez sit içinde yapılaşma
olamayacağını, kendi deyimiyle ‘dokundurtmayacağını’ savunuyor.
Tabi bu cevapları
duymak beklediğim bir durum değildi. Zira yaptığım araştırmalar ve elimdeki
proje kataloğu bu açıklamaların tam tersini gösteriyor. Yanlış anlama ihtimalini
ortadan kaldırmak için daha açık ve detaylı bir biçimde sorunca ise benim
bahsettiğim ve elimde kataloğunu tuttuğum, ilk kez 2008 yılında ortaya çıkmış
olan projenin gündemde olmadığını, kendi projelerinin farklı bir proje
olduğundan bahsediyor. Valilik resmi sitesinden ‘Mardin Evleri Projesi’
başlığı ile elde ettiğim proje kataloğu ile kalakaldığım 2008 yılındaki projeyi
sorduğumda ise kendisinin bir fikrinin olmadığını söylüyor. Halbuki bu zaman
kadar bütün eleştiriler; bu görseller ve haberler baz alarak yapılmıştı. İlk
şoku atlatıp elimdeki projeyi Vali’ye uzattığım zaman ise kendi de şaşırıyor ve
hatta eleştirilere hak veriyor.
Böylesi bir projenin söz konusu olamayacağına dair kendi görüşünü
bildirdikten sonra gerekli yere telefon edip söz konusu kataloğun yayından hemen
kaldırılmasını talep ediyor. (Ancak ben röportaj sonrası 10.08.2010 tarihinde
hala kataloğu sitede görebiliyordum.) Telefon konuşmasından sonra yapılacak
yapıların kesinlikle katalogda gerçekleşen proje ile alakalı olmadığını, söz
konusu projenin dokuyu bozan yapıların yıkılması akabinde Yenişehir’de yapılacak
yeni yapılar olduğunu tekrar belirtiyor.
‘Mardin’in dokusunu bozan yapılar’ ile ilgili
çalışmalar devam ediyor
Burada akla ‘dokuya uygun olmayan yapı’
kıstaslarının neler olabileceği geliyor. Vali Duruer, Mardin’in görünümüne zarar
veren ve fiziki dokuyu bozan yapıların ‘dokuyu bozmak’ ile nitelendireceğini
söylüyor. Bu yapıların bazılarının dokuyu bütünüyle bozduğu, bazılarının ise
mevcut yapı üzerine sonradan kat eklenerek büyüyen yapılar olduğunu da
belirtiyor. Bu bağlamda bu tür oluşumların yıkılacağı ancak ortaya çıkacak
boşlukların yeni öğelerle bütünleştirileceği ve bu öğelerin dokuyla
kemikleştirileceği sonucu beliriyor. Bu yeni öğelerin ne olacağı ile
ilgili çalışmaların ise hala devam ettiğini ifade ediliyor.
Bu noktada endişemin ‘tarihi özelliği olmayan yapıların’ yıkılıp yerine
‘tarihi özelliği olmayan taklit yapıların’ yapılma olasılığı olduğunu
belirtince, bu ihtimalin yok denecek kadar az olduğunu belirten Vali Duruer,
TOKİ’nin yapacağı projeyle Valilik olarak ortak görünmekle beraber, kendilerini
ilgilendiren bir konu olmadığını söylüyor. Bence ise burada bir çelişki var,
zira sizi ilgilendirmeyen bir konuya ortak olmak mantığı olmayan bir durumdur.
Ancak Vali burada durmayıp, Yenişehir’in elden çıktığını, kendisini tarihi
Mardin’in ilgilendirdiğini de ifade ediyor. Bu durumun ne kadar doğru olduğu ise
açıkçası benim kafamda bir soru işareti oluşmasına neden oluyor. Bir il
Valisi’nin sorumlu olduğu ili parçalara bölüp, bazı parçaları sorumluluğu
dışında tutması çok ilginç bir durum.
Bunları düşünmeye
ara verdiğimde yayımlanan eleştirileri geliyor aklıma. Zira bu eleştirilerin
birçoğu Valilik resmi sitesinde bulunan projeye dayandırılarak yapılmış. Bu
düşüncemi Vali Duruer ile paylaşınca, kendisinin de eleştirilere katıldığını
öğreniyorum. Duruer; eleştirilerin haklı olduğunu, sözü edilen mahallelerin (4)
sit alanı içinde olmadıkları ancak, olması yönünde çalışmaları olduğunu hatta
Mezopotamya’ya kadar olan kısmın sit alanı içerisine almayı amaçladıklarını
söylüyor.
Olayların bir de insan boyutu var ve belki de bu konudaki en
önemli boyut bu. Ancak yıkılan yapılarda yaşayan insanların Yenişehir’e
yerleştirileceğini belirten Vali, bu konuda detaylı bilgi vermiyor.
Sonuç olarak Vali Hasan Duruer ile yaptığımız konuşmalar sonucu aklımdaki
soru işaretlerinin bir kısmının giderilmesinin yanında, bazı önemli detayların
hala netlik kazanmadığının farkına varıyorum. ‘Mardin Evleri’ projesinin 2008
yılında ortaya çıkan proje değil, yeni bir proje olduğundan bahsederken,
gündemdeki proje kapsamında yapılacak yıkım sonucunda ortaya çıkacak yapıların
niteliğinin net olmadığı anlaşılıyor. Bununla beraber 1 Haziran 2010’da ihalesi
yapılan işin ‘Tünel Kalıp Sistemi İle Yapılacak 1440 Konut, Konvansiyonel Kalıp
İle Yapılacak 1 Adet Cami ve 2 Adet Cami Tamamlama İnşaatları ile Altyapı ve
Çevre Düzenlemesi İşi’ şeklindeki tanımı da Tarihi Sit’e yapılacak müdahalenin
hakkında çok fikir vermiyor.
“Mardin’deki
kentsel dönüşüm projesi kapsamında ise Mardin sit alanındaki 2.500 beton yapı
yıkılarak, ilk etapta 1140 konut olmak üzere, yerine toplam 3.000’e yakın konut
yapılacak. Yapımı tamamlanan konutların 700’üne evleri yıkılan ailelerin
yerleştirilmesi öngörülüyor.”
“Müstakil
ve geniş alana sahip “Mardin Evleri” projesi bir yerleşim yerinde 50 adet konut
olarak tasarlanmış olup sosyal donatı alanları içerisinde 1 adet Ticaret Tesisi
ve 1 adet Dini Tesis ile peyzaj ve çevre düzenlemesi de yer almaktadır. Bir
yerleşim yerinde talep edilen konut sayısı 100 adede ulaşıldığı takdirde 1 okul
yapımı da projeye dahil olacaktır. Bu projede; yapılan değerlendirme sonucunda
Tip1 220,45 m2 ve Tip2 200,05 m2 konutlar
tasarlanmıştır.”
3. “Mardin Valisi İle ‘Mardin’de Gerçekleşen
Projeler’ Hakkında”, Yapı Dergisi, Sayı 346, sf:
36-38