Türkiye’de mimarlık, içmimarlık ve tasarım disiplinlerinin önde gelen temsilcilerini buluşturmak amacıyla Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından başlatılan “2D1 Tasarım Toplantıları”nın dördüncüsü “Perakende” teması ile 28 Mayıs 2015 Perşembe günü gerçekleştirildi.
Ağustos Teknoloji Kurucusu ve PLD Türkiye Dergisi Editörü Emre Güneş, Terminal Design Kurucusu Akın Nalça ve Bülend Özden Design Kurucusu Bülend Özden’in konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, perakende satış mekanlarının tasarımı; aydınlatma, mekansal iletişim ve içmimarlık gibi farklı disiplinlerin penceresinden mercek altına alındı.
“İyi aydınlatma tesadüfen olmuyor, tasarlanıyor"
Etkinlikte ilk sözü alan Emre Güneş, "Işık ve Algı" başlıklı konuşmasında, ışığın hayatımızda ne kadar önemli olduğunu ve algımızı nasıl etkilediğini, fizik kurallarından başlayarak, mekansal tasarıma kadar geniş bir perspektifte aktardı. Algının, görüntünün beyinde yorumlanması sonucu oluştuğunu, geçmiş bilgi ve deneyimlerin de bu karmaşık süreçte etkili olduğunu ifade eden Güneş, “Hepimizin yaşadığı farklı bir gerçeklik var ve çok kısa sürede karar veriyoruz.” dedi.
Işığın elektromanyetik bir dalga, rengin ise bir dalga boyutu aralığı olduğunu hatırlatan Güneş, gün içinde ne yapmamız gerektiğini belirleyen biyoritmimizin de günışığına göre beynimiz tarafından salgılanan hormonlarla oluştuğunu ekledi. Bağışıklık sistemimize bile etki eden ışığın önemine dikkat çeken Emre Güneş, “Aydınlatma üzerine düşünün ya da sizin yerinize düşünecek biri ile çalışın” dedi.
Mekan ve kullanıcı, bilim ve sanat arasında iletişimi sağlayan aydınlatma tasarımının, sosyoloji, psikoloji gibi alanların yanı sıra teknik konulara da vakıf olmayı gerektirdiğini söyleyen Güneş, mekanı farklı ya da istenilen şekilde aydınlatmanın, bulunmaktan hoşlanacağınız yerlere dönüştürmenin ancak bunun üzerine düşünüldüğü zaman mümkün olduğunu belirtti. Güneş konuşmasını, IALD derneğinin sözleri ile sonlandırdı: “İyi aydınlatma tesadüfen olmuyor, tasarlanıyor.”
“Yanlışın adını koymak çok önemli”
"Mekânsal Araçların Verimli Kullanımları ve Esnek Mekanlar İçin Çözüm Yaklaşımları" başlıklı sunumuna, grafik tasarımdan mekansal iletişim alanına nasıl geçtiğini anlatarak başlayan Akın Nalça, daha sonra altıncı yılını tamamlayan Terminal markasıyla ilgili bilgi verdi. Terminal’in başka bir yerde görmediği özgün bir iş modeli olduğuna dikkat çeken Nalça; ofis çözümleri, sergileme, mimari sistemler gibi farklı alanları tek çatıda buluşturan bir merkez olması nedeniyle “terminal” ismini seçtiklerini ve ofis binasının da bu çerçevede tasarladığını belirtti.
Yeni bir ürün yaratma yolculuğunu 19 yıldır sürdürdüğünü söyleyen Akın Nalça, sürdürülebilir tasarımın ve esnek mekanların nasıl yaratılabileceği konusunda öncü çalışmaları olduğunu ekledi. Bir teşhir sisteminin mimari sisteme dönüşümü, mekansal bir sistemin ‘pop-up store’a (geçici mağaza) dönüşümü, tasarımcı yorumları ile standart dışı uygulamalar gibi başlıklar altında, mevcut ürünleri nasıl yeni kullanımlara kavuşturduklarını örneklendirdi.
Nalça, sunumunun ikinci bölümünde tüm bu deneyimlerin tek bir noktada kesiştiği Network Zorlu Center mağazası tasarım sürecini paylaştı. Bu örnekte, görsel kimliği oluşmuş bir markaya mekanlar ilgili yeni bir görsel algı kazandırdıklarını belirten Akın Nalça, projeye başlamadan önce mevcut mağazalarda yaşanan sorunları tespit ettiklerini söyledi. “Yanlışın adını koymak çok önemli” diyen Nalça, daha sonra teşhir araçlarının nasıl konumlandırılacağı, kullanılacak ürünlerin nasıl bu projeye özgü hale getirileceği gibi mekansal kararlara geçtiklerini dile getirdi.
"Marka kimliğini iyi analiz etmeli, kolektif bir çalışma yürütmelisiniz"
Konferansın son konuşmacısı Bülend Özden, "Tasarımda Mağazacılık ve Ofis" başlıklı sunumunda, Saat&Saat ve Ten Lingerie için tasarladığı mağazaların proje süreçlerini paylaştı. Mağazacılık deneyiminin 1996 yılında Floransa'da Claudio Nardi mimarlık ofisinde çalışırken başladığını belirten Özden, bu sayede Dolce Gabanna gibi uluslararası markalara proje ürettiğini söyledi.
Ünlü saat markalarının Türkiye'deki dağıtıcısı olan Saat&Saat firmasının zincir mağaza sayısının bugün 130'a ulaştığını ifade eden Özden, proje kendisine geldiğinde firmanın hedefin en az 100 mağaza açmak olduğunu ekledi.
"Marka kimliğini iyi analiz etmeniz ve kolektif bir çalışma yürütmeniz çok önemli" diyen Özden, Saat&Saat Store'ların, patron ve personel ile yürütülen toplantılar sonucunda ortaya çıktığını vurguladı. Hazırlanan projenin 100 farklı mağazaya uyması gerektiği için modüler bir tasarım yaptıklarını söyleyen Bülend Özden, kurumsal kimlik tasarımının marka bilinirliğinin en önemli unsurlarından biri olduğunu hatırlattı ve zincir mağazaların dış cephe tasarımını da bu doğrultuda gerçekleştirdiklerini ekledi.
Saat&Saat ofis binasının da tasarımını üstlenen Bülend Özden, 200 kişilik genç bir kadronun görev aldığı binada, bu dinamizmi renkli camlar kullanarak ifade ettiklerini söyledi. Özden, tasarımını gerçekleştirdiği Ten Lingerie mağazasının ise, başarısız bir uygulama ile hayat geçirildiğini belirtti.
"Satış mekanı yaratmak, yeni bir kültür yaratmak demek"
2D1 Perakende konferansının "Alışveriş Sonrası Sohbet" başlıklı sohbet bölümünde, konuşmacılar, YEM Etkinlik Yöneticisi Zeynep Gülşen ile izleyicilerin sorularını yanıtladılar.
Satış mekanı yaratmanın, yeni bir kültür yaratmak anlamına geldiğini vurgulayan Akın Nalça, "İnsanların omuz omuza savaştığı avm'lerde sadece ürünle varolamazsınız, yeni bir kültür sunmalısınız." dedi. Başarılı bir tasarım için müşteriyi dinlemenin önemini yineleyen Bülend Özden ise, "Başarı için her soruna ılımlı yaklaşmalısınız" şeklinde konuştu.