Madencinin Kaz Dağı 'Çekti'



Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği, Radikal de dahil gazetelere tam sayfa ilan vererek, 'Kaz Dağları'ndaki altın arama faaliyetleri konusunda kamuoyunun yanıltıldığını' öne sürdü. Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Madencilik Meclisi tarafından verilen ilanda, maden aranan bölgelerin Kaz Dağları olmadığı başta, bir dizi 'yanlışlık' sıralandı.

Ancak Kaz Dağı'nı bir dağ değil, aralarındaki platolarla birlikte bir dağlar silsilesi ve ekolojik bir bütün olarak gören, üstelik bunu üniversite kürsülerinde öğrencilerine de böyle anlatan akademisyenler madencilerin iddiasının tam aksini savunuyor. Çevreciler ve uzmanlara göre madencilerin tartışmayı getirip 'sınır' boyutuna taşıması sadece bir 'kaçış'.

'Milli parktan ibaret değil'
Madencilerin 'Kaz Dağı' değil dediği, dolayısıyla gönül ferahlığıyla sondaj yaptıklarını ilan ettikleri bölgeleri, 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş şöyle anlatıyor:

"Kaz Dağı sadece doruklar değildir, bir dağ sistemidir. Geniş bir coğrafyayı kapsar. Çevresiyle birlikte değerlendirilir. Edremit Körfezi, Bayramiç, Yenice ve Ezine ovalarını da kapsayan jeolojik bir sistemdir. Bu sistemi, coğrafya alan birimi olarak 'Kaz Dağı yöresi' olarak adlandırmak doğrudur. Kaz Dağı Milli Parkı'ysa Kaz Dağı doruklarının Balıkesir sınırları içerisinde kalan güneyinden doruklarına kadar uzanan bölümdür. Birileri 'Milli parkta çalışma yapmıyorum, yani Kaz Dağları'nda çalışmıyorum' derse yanlıştır. Oradaki endemik türler, coğrafi zenginlik fauna, flora dağın kuzey yamaçlarında da var. Sistem olarak değerlendirilmelidir."

'Kelime oyunu yapmak yetmez'
Kaz Dağları'yla ilgili uzun yıllardır çalışmalar yapan Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür'e göre madencilerin verdiği ilan sadece 'kelime oyunları', 'bir kaçış noktası': "Kaz Dağları' bir tepe olarak veya bir milli park olarak algılanırsa, evet Kaz Dağları'nda madencilik yapılmıyor! Ancak hem jeolojik, hem yer biçimleri, yeraltı, yerüstü suları olarak bunlar hep Kaz Dağları ekosisteminin içersindedir. Aynı orman sisteminin içindedir, aynı havayı sağlıyorlar. Ayrıca sadece arama yapıyoruz deniliyor. Arama yapmak bir süre sonra oranın işletmeye geçeceği anlamına gelir."

Çanakkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdinç Yiğitbaş'a göreyse tartışmaya dahil olan çevreciler de madenciler de yanlış sloganlar kullanıyor. Çünkü Yiğitbaş'a göre,

1)"Madencilerin gösterdiği yer olsa olsa milli park olabilir. Ama Kaz Dağı milli parktan ibaret değil."
2) "Madencilik faaliyetlerinin 'yapıldığı yerler' olarak sınırlandırılması kısır bir tartışma. Tartışmalar kesinlikle bu boyuttan değerlendirilmemeli. Biga Yarımadası'nda da veya ülkemizde madencilik yaptırmayız demek de doğru değil. Önemli olan madenciliğin doğayı tahrip edip etmemesidir. Çevreciler de madenciler de yanlış sloganlar kullanıyor."

'Siyanür kullanıldı diyen yok ki!'
Kaz Dağı Koruma Girişimi üyesi Süheyla Doğan'a göre madencilerin verdiği ilan gerçekleri saptırmaya yönelik. Doğan, madencileri, 'çevrecilerin söylemediği şeylere' karşılık vererek kafaları karıştırdığını söyledi.

"Sondaj yapılan yerler Kaz Dağı'nda. Madencilerin ilanında başka bir yer gibi gösteriliyor. Kaz Dağları ekolojik sistem ve jeolojik olarak bir bütündür. Kuzey etekleri Marmara Denizi'ne, batı etekleri Ege Denizi'ne, güney etekleri Edremit Körfezi'ne kadar uzanır."

Doğan, madencilerin sondaj için "Sadece 10 santimetre çapında delik açılıyor. Kesilen ağacın yerine 10 katı dikiliyor" savunmasını da gülünç buluyor: "10 santimetre çapında delik için ormanın içinden beş altı metre genişliğinde yollar açtılar; yüzlerce yıllık ağaçları kestiler. Ya işletmeye geçerlerse ne olacak? Yollar daha da genişleyecek. Ekosistemini bozduktan sonra yenilerini ekmek ne fayda?

Eğer ağaç dikmek istiyorsanız bir sürü boş yer var, gidin oralara dikin. Ayrıca biz hiçbir zaman 'Aramalarda siyanür kullanılıyor' demedik.
'Eğer maden işletilmeye başlanırsa kullanılacak. Bunun için işletme ruhsatı verilmesin' dedik. Bizim iddia etmediğimiz bir şeyi, sanki biz böyle söylemişiz gibi önümüze savunma olarak getiriyorlar."