Artvin’in Borçka ilçesi sınırları içindeki
Macahel, UNESCO’nun dünya üzerinde ilan ettiği
23 Biyosfer rezerv alanından biri. Türkçesi şu: Altı köyün
(Camili, Düzenli, Efeler, Kayalar, Maral, Uğur) bağlı olduğu yöre, sadece
Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da insan eli değmemiş tek orman ekosistemine
sahip. Sadece buraya has bitki ve hayvanlar yaşıyor.
Kendi gözümle Macahel’i ve dava dilekçesini görmesem inanmazdım: Evet,
yeryüzü cennetlerinden biri sayılan bu bölge de HES (hidroelektrik santral)
tehlikesiyle karşı karşıya! Macahel’e giden virajlı, sarp yola
girdiğinizde hummalı yol çalışmalarıyla karşılaşıyorsunuz. Sanki
Türkiye’nin başka dağında taş kalmamış gibi taş ocakları kurulmuş. ‘Karadeniz
isyanda’ başlıklı yazı dizisinde HES’lere giden yolun başında taş ocağı kurmak
olduğunu, bu sayede bölgenin ‘SİT alanı olma özelliğini’ kaybettiğini, ardından
hazırlanan bir ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) Raporu ile göz açıp kapayınca
kadar şantiyelerin kurulduğunu ve HES’le birlikte bölgenin tahrip edilip geri
dönülmeyecek noktalara getirildiğini yazmıştım.
Haber bile vermemişler
Şimdilik Doğu Karadeniz turlarının en güzel duraklarından biri olan Macahel,
sözkonusu projeler hayata geçerse talan edilecek. Sonra arayıp da bulun bakalım
Kafkas arısını, balcılığı, kelebeğin, el değmemiş ormanları... Allah aşkına,
değer mi?
Avukat Yakup Okumuşoğlu’nun Çevre ve Orman
Bakanlığı’na açtığı dava dilekçesinde, Dağlar Enerji Elektrik
Üretim A.Ş’nin Sarnıç 1-2 regülatörü için “ÇED gerekli
değildir” kararının yürütmesinin durdurulması isteniyor. Facianın nasıl sinsice
geldiğini anlatabilmek için kısaltarak aktarıyorum:
1- Sarnıç 1-2 Regülatörü ve HES hakkında Macahel Camili Yöresinde herhangi
bir muhtarlığa bilgi verilmiş değil. 2- “Çed Gerekli Değildir” kararından
Camili havzasında yaşayanlar haberdar edilmemiş, yörede bazı faaliyetler
başlayınca halkın tedirginliği artmış. Artvin Barosu avukatlarından Bedrettin
Kalın’ın başvurusu neticesinde 14-01-2009 tarihinde Sarnıç 1-2
Regülatörü ve HES hakkında hazırlanan Proje Tanıtım Dosyası ve üst
yazısından, projeye 16-9-2008 tarihinde “ÇED gerekli değildir” kararı
verildiği öğrenilmiş.
Davacılar kim?
Borçka ilçesine bağlı Macahel (Camili Yöresinde) yaşayan, evleri olan, Efeler
Deresi Vadisi’nde (Macahel-Camili Havzası) yüzen, balık avlayan, piknik yapan,
dere boyunca yürüyüş ve kamp yapan, balcılık faaliyeti ile uğraşan, yaylacılık
yapan, vadiye gelen çok sayıda yerli ve yabancı turistlere rehberlik eden TC
vatandaşları. En büyük kaygıları, bölgenin güzellikleri ve kültürel değerlerini
gelecek nesillere aktarmak.
Peki Macahel’de HES inşasına başlanırsa ne olur?
Biyosfer Rezerv alanı olan Machael, aynı zamanda Milli Park özelliğine sahip
ve SİT karakteri taşıyor. Havzayı oluşturan Efeler Deresi Vadisi’nde yapılacak
HES, davacılara göre ekolojik bütünlüğü ciddi olarak tahrip edecek. Yani bu
sayfada gördüğünüz o güzelim fotoğraflar tarihe gömülecek. Buna hangi insanın
vicdanı elverir? İster Diyarbakır’da yaşayın, ister İstanbul’da. Macahel’e
gelecek en ufak bir zarara karşı sesinizi çıkartmazsanız, bu ülkeyi sevdiğinizi
iddia etmeyin!
Sümela’nın freskleri
- Trabzon’a gittiğim gün, Sümela Manastırı’nın 88 yıl sonra ilk defa ayine
açıldığı 16 Ağustos’tu. Bu
tarihi güne şahit olmak için ilk iş Sümela’nın yolunu tuttuk. -
İstenirse hiçbir provokasyona izin verilmeyeceğini, Türk, Gürcü, Ermeni, Rus ve
Yunan’ın pekala barış dolu bir
ortamda bir araya gelebileceğini de böylece gördük. - Çoğunluğunu yaşlı
insanların oluşturduğu kalabalık, ayinden sonra Sümela’nın dik yollarını
aşındırıp en yukarıya, 1150 metre yükseklikteki manastırı tavaf
etti. - İlk kilisenin MS. 375-395 arasında
yapıldığı, ancak manastırın 14’üncü yüzyılda, Trabzon imparatoru Alexius III.
Kommenos tarafından kurulduğu sanılıyor. - Her şeye rağmen, Sümela’nın
olağanüstü renk ve canlılıktaki fresklerinin tahrip edildiğini görmek asap
bozucuydu. Restorasyon çalışmalarında duvarların çimentoyla sıvanması, yerel
taşların kullanılmaması zamanında çok eleştirildi ancak engellenemedi. -
Sümela isminin, Rumca karanlık, siyah anlamına gelen ‘melas’ kelimesinden
geldiği söylense de kurulduğu Mela Dağı (bugünkü adı Karadağ) ile
bağlantılandıran kaynaklar var. Yunancada ‘Stou Mela’, Mela’da anlamına
geliyormuş. Pontus şivesiyle ‘sou mela’ya dönüşmüş. -Nasıl gidilir:
Trabzon’dan Maçka’ya sapınız. Sümela tabelalarını her yerde göreceksiniz. 45-50
dakikalık bir yolun sonunda, Altındere Milli Parkı’na varacaksınız. Manastırı
çok uzakta, ağaçların arasına saklanmış halde. Bundan sonrası 500 metre tabana
kuvvet!