Macahel'e Sekiz Elektrik Santralı Kuruluyor



Macahel, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir vadi. Gürcistan sınırında yeşillikler içerisinde saklı bir cennet gibi. Vadinin iki yanı asırlık kayınlar, ıhlamurlar, köknar, kestane, ladin çamları, meşe ağaçlarıyla kaplı. Hiç eksik olmayan yağmur suları dağ sırtlarından aşağı bulduğu her kıvrımdan akıyor. Yükseklerde küçük şelaleler oluşturan sular, vadinin ortasında büyük derelere dönüşüyor. Irmağın gümbür gümbür akan sesi ise tüm vadiye yayılıyor.

UNESCO tarafından Türkiye’nin tek ‘Biyosfer Rezerv Alanı’ ilan edilen Macahel Vadisi’nde ‘tehlike çanları’ çalıyor. Tüm Doğu Karadeniz’de olduğu gibi, Macahel Vadisi’ndeki derelerde de Hidroelektrik Santralı (HES) yapılmak isteniyor. Macahel’de EPDK’nın lisans verdiği HES sayısı sekiz. Türkiye’nin dereleri son günlerde HES projeleriyle anılır oldu. Doğu Karadeniz’de yapılması düşünülen yaklaşık 550 HES, bölgede örgütlü mücadeleye yol açtı.

Macahel Vakfı’nca ‘H2SOS’ adıyla düzenlenen toplantı Macahel’in altı köyünden biri olan Camili’de yapıldı. Doğa Derneği’nden Camili Koruma Derneği’ne, TEMA Vakfı’ndan Derelerin Kardeşliği Platformu’na kadar onlarca sivil toplum örgütü Camili’de buluştu. Sadece Derelerin Kardeşliği Platformu’nda 21 dernek ve vakıf var. Toplantıda Macahel Vakfı Başkanı Bahattin Sarı tam bir çevre felaketi tablosu çizdi: “HES santral için üç metre çapında 85 kilometre uzunluğunda tünel yapılacak. 150 bin ton hafriyat çıkacak. Bu hafriyat ortalama 10 bin kamyonla taşınacak.” Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’e göre Türkiye’de dereler soykırıma uğruyordu: “Belki de tüm dereler satıldı. Başımıza neyin geleceğini bilmiyoruz. Su kullanımı konusunda karanlık bir dönemden geçiyoruz.”

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Gürses temkinliydi:

“İstemezuk anlayışıyla hareket etmedik. Doğru bilgiye ulaşıp zararın ne olacağı, neler yapmamız gerektiği konusunda çalışmalara başladık. İçinde sosyologların dahi olduğu uzmanlardan bir ekip oluşturduk. İlk amacımız geniş çaplı bir rapor oluşturmak.”

Gülkar Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. Camili’deki Gohinavi Deresi’nde 5.05 megavatlık HES için EPDK’dan lisans aldı. Şirket bir ay içinde inşaata başlamayı ve bir yılda bitirmeyi hedefliyor. Radikal’in sorularını yanıtlayan şirketin ortağı Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Gülbin’e HES’lere karşı tepkilerin ‘maksatlı’ olduğunu iddia etti:

“Yapılan çevreciliğin hiçbir bilimsel yanı yok. Bölgeyi Biyosfer Rezerv Alanı ilan eden UNESCO yenilenebilir enerjiyi destekliyor. UNESCO’nun başkanlığında Orman Genel Müdürlüğü’nde içinde ziraat mühendislerinin de bulunduğu beş kişilik bir bilim komisyonu var. Projelerin çevreye zararı olmadığını söylediler. TEMA’nın orada uzun dönem stratejik bir planı var. Bölgede ekonomik kaynakları durdurup insanları zorla göçe zorluyor. Bizim proje amaçlarına ters. Ne kadar su bırakılacağının formülleri var, buna uyulmazsa çevre kanununa ters düşmüş oluruz. İnşaat sonucunda 220 bin metreküp hafriyat çıkacak. 500 metreküp de ağaçlık alan zarar görecek bu da tahmini 600 ağaç. Bunun karşılığında kesilen ağacın dört katı fidan dikim ücreti ve beş yıllık bakım maliyeti Çevre Bakanlığı’na ödeniyor.”

‘Pet şişeye hayır derken...’

Ama Camili Derneği Başkanı Hasan Yavuz tedirgin: “Burada yıllardır yaygın işkolumuz ormancılıktı. Ağaç kesiyorduk. Sonra ağaçları kesmekle bir yere varamayacağmızı anladık. Arıcılıkla uğraştık. Ormanları korumaya başladık. 5 yıl önce buraya pet şişeleri sokmamanın, buradan su alınmamasının yolunu aradık. Tam bu konuda sonuçlar alınıyordu ki şimdi de bu HES belası çıktı karşımıza!”

İki gün süren toplantının ardından köy kahvesinin önünde toplanan Ekrem Paker, Selim Ekivi, Zihni Gülbin, Şadi Özgöz ve Özden Gülbin hem kırgın hem de kararlı: “Tüfeği alacaksın, hepsini vuracaksın”, “Geldiler, size iş vereceğiz dediler, yer miyiz”, “Yolunuzu yapacağız dediler, meğer derelerimizi alacaklarmış.”