Son 2.5 yılda konut sektöründe yaşanan canlılıkta hep proje geliştiricilerin, mimarların, mühendislerin anlattıklarını dinledik. Oysa o rezidansların, havuzlu, tenis kortlu villaların işçileri de vardı. Hem de binlerce... Onlar o güzel evleri yapmak için memleketlerinden geldiler, eşlerini, çocuklarını bıraktılar.
Ve ilk kez bir inşaat şirketi, işçilere mikrofon tuttu. 20 ayrı ilçede 20 farklı işçi ile röportaj yapıldı ve onlara hayatlarıyla, hayalleriyle ilgili ipucu veren 3 soru sordu. Bununla da kalınmadı, taşınabilir özelliğe sahip inşaat konteynırlarının bir araya getirilmesinden oluşan sergi mekanında, işçilerden alınan eşyalarla onların yaşadığı ortamlar hayata geçirildi.
Bu kez işçiler konuştu
Toplumun her kesiminden insanın 'bir fikri' olduğu inşaat sektörünün emekçileri olan işçileri konuşturma, onların yaptıkları iş ile ilgili düşüncelerine ışık tutup aktarma fikri İstanbul'da "Under Construction" adı altında güncel bir sanat mekanı dolaştıran Tepe İnşaat ve bu mekana hayat veren KİT Sanat Topluluğu tarafından oluşturuldu. Zeytinburnu, Maltepe, Pendik, Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy ve Kartal gibi İstanbul'un 20 farklı ilçesindeki inşaatlarda çalışan 20 farklı işçi ile röportaj yapıldı. İşçilere; üç temel soru soruldu. En çok da nasıl bir evde yaşamayı hayal ettiklerini anlatmaları istendi. Tepe İnşaat'ın sağladığı bir konteynırın içi işçilerin kullandığı gerçek eşyalarla donatıldı; verilen cevapların yayınlandığı eski bir televizyon konteynırın içine yerleştirildi. Sergi, 39 metrekarelik alanda, Maçka'da Cumhuriyet Parkı'nın ortasında açıldı.
Deprem dillerinden düşmüyor
Konuşulan 20 işçi konut, alışveriş merkezi, üniversite gibi değişik inşaatlarda, farklı görevlerde çalışıyor. Hepsi de konuşmalarında mutlaka 'deprem' kelimesini kullanıyor. Kayıtlarda, depremde zarar görmeyecek binalar inşa etmek istediklerini ve şu an çalıştıkları binaların dayanıklılığı hakkındaki düşüncelerini söylüyorlar. Yine hepsinin yaşamak istediği ev tipi de orman içinde, en azından bahçeli ve tenha bir yerde. İşçiler, 'sevdiklerim yanımda olsun, etraf da sessiz olsun' düşüncesine sahip. 20 işçiden genç olan ikisi dışında hiçbiri lüks peşinde değil. Onlar ise bir gün Boğaz'da yaşamanın hayalini kuruyor.
Fındık bahçesinde sevdiğiyle...
İşçilerin maaşları bin 800 YTL'yi buluyor. Ama bu onları mutlu etmeye yetmiyor. Kimi memleketinde bıraktığı fındık bahçesini, kimi de 3 aylık evliyken ayrılmak zorunda kaldığı sevdiğini özlüyor. Kurdukları hayalin kaba tasviri ise 'çoluk çocuk bir arada, yeşillikler içinde, sağlam bir evde yaşamak'.