'Geçmişte liman ve trenlerin birbirleriyle yakın bağları vardı.
Günümüzde de başta trafik sıkışıklığı olmak üzere pek çok sorunun üstesinden
geçmişte yapılanların ışığında gelinebilir.'
Alsancak Limanı’nın taşınması gerektiği görüşünü içeren bir haberin yanında
İzmir’den Ankara, Bandırma, Balıkesir ve Uşak’a yapılan tren seferlerinin kalkış
ve varış merkezinin Basmane Garı’ndan Alsancak Garı’na taşındığı haberi yer
alıyordu. İlgisiz bir şekilde verilen bu iki haber, liman ve tren garlarının
birbirleriyle çok sıkı olan tarihi bağlarını ve geçmişten günümüze uzanan
ekonomik önemini yeniden vurgulamak gerektiğini düşündürdü bana. Her gün önünden
geçtiğimiz, eski fotoğraflardan günümüze kalan çok az yapıdan biri olan Alsancak
Garı’nın, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk demiryolu hattının başlangıç noktası
olduğunu kaç kişi hatırlıyor? İzmir’in ilk saat kulesinin Konak’taki değil
Alsancak Garı yanındaki saat kulesi olduğunu kaç kişi biliyor? Alsancak
Garı’ndan o dönemdeki liman olan Pasaport Limanı’na Kordonboyu’ndaki demiryolu
hattından trenle yük taşındığını gözünüzde canlandırabiliyor musunuz? Bu
yapılara ve limana tarihin derinliğinden bakmak belki günümüzün sorunlarına daha
iyi çözümler üretilmesini sağlayabilir.
Alsancak Garı, Anadolu’daki ilk demiryolu hattı olan İzmir-Aydın demiryolu
hattının başlangıç noktasıydı. 1858’de hizmete giren demiryolu, İzmir
hinterlandından tarım ürünlerini o dönemde şimdiki adı Pasaport olan limana
ulaştırmayı amaçlıyordu. Bu amaçla oluşturulan ulaşım ağının tam ortasındaydı;
Ege’nin tarımsal ürünleri Alsancak Garı’nı getiriliyor, oradan limana yine
demiryolu ile taşınıyordu. Anadolu’nun ilk istasyonu ise Alsancak değil, 1857’de
yapılan Kemer istasyonuydu; yani deve kervanlarıyla gelen ticari ürünlerin kente
giriş yaptığı, şimdi ne yazık ki yıkılmış olan Kervan Köprüsü’nün bulunduğu yer.
Kısaca her şey ticaretin kapasitesini artıracak daha hızlı bir ulaşım ağının
oluşturulması içindi.
Alsancak Garı’nın yeri özellikle deniz kenarına yakın seçilmişti. 1869
yılında Pasaport doldurularak liman inşaatına başlandı. 1876 yılında tamamlanan
liman, 1877’de işletmeye açıldı. Bugünkü adıyla Konak Piere ve gümrük karakol
binaları bu liman için yapılan binalardı.
TRAFİK...
Pasaport’taki limanın tamamlanmasıyla tarifeli yük ve yolcu seferlerinin
sayısı artmıştı. Bu yoğun trafik, hem garın var olan binasını zorluyor hem de
kent içindeki ulaşımı etkiliyordu. Bu size günümüzde Alsancak Limanı’nın
trafiğin tıkanmasına yol açtığı yakınmalarını hatırlatmıyor mu?
Kent trafiğini rahatlatmak amacıyla Pasaport limanından Alsancak Garı’na
kadar Kordonboyu’nca tramvay hattı yapıldı. Gündüzleri atlı tramvayların
çalıştığı bu hat, geceleri gardan limana yük taşıyan trenlere hizmet ediyordu.
Ana hat trenleri ile tramvaylar birbirleriyle koordineli olarak çalışıyordu.
Kent dışından ya da banliyöden gelen biri, trenden indikten sonra tramvaya
binerek sahil boyunca Konak Alanı’na kadar gidebiliyordu.
İŞ HACMİ
1954 yılında inşa edilen şimdiki Alsancak Limanı’nın iş hacmi ve ihracat
açısından Türkiye’nin en büyük limanlarından biri olduğu belirtiliyor. Ancak
özelleştirme gerekçesiyle hiçbir yatırım yapılmadığı için yetersiz kalıyor.
Limanın ticari kısmının Çandarlı’ya taşınması, bugünkü yerin sadece turizm
amaçlı kullanılması öneriliyor. Ancak limanı İzmir’den uzaklaştırmak kentin
gelişimini engellemez mi?
Geçmişte liman ve trenler birbirleriyle yakın bağları olan tesislerdi;
günümüzde de başta trafik sıkışıklığı olmak üzere pek çok sorunun üstesinden
“geçmişte yapılanların ışığında’’ yani “raylı sistem’’ ve limanın eşgüdümü
sayesinde gelinebilir. Bunun için biraz tarihe bakmak yeterli.